Ölçü Kaybolunca
981 Okunma, 0 Yorum
Ebubekir Sifil - Milli Gazete
Zafer Kafkas

ÖLÇÜ KAYBOLUNCA...

 

"Nefis muhasebesi" diye bir kavram vardı bizim kültürümüzde. Modern zamanlarda günlük hayatımıza yön vermesi şöyle dursun, hafızamızdaki lugatten bile silindi bu kavram; tıpkı hayatımızı anlamlı ve "ölçü"lü kılan diğer kardeşleri gibi...

Muhasebe yapabilmeniz için elinizde "şaşmaz bir ölçü"nün bulunması zorunludur. Eğer ölçüyü yitirmişseniz, ya da neyin ölçü olduğu konusunda bir kararsızlık içindeyseniz, muhasebeyi "neye göre" yapmanız gerektiği gibi "hayatî" bir problemle karşı karşıyasınız demektir.

"Nefis muhasebesi" kavramının hayatla içiçe olduğu zaman dilimlerinde "neyin neye göre" hesaba çekileceği konusunda her hangi bir sıkıntı yaşanmıyordu. Hatta böyle bir sorunun varlığı bile söz konusu değildi. Kavramların, gerek iç dünyamızda ve bilincimizde, gerekse dış dünyamızda oluşturduğu anlam haritası, buradan bakınca hayal gücümüzü zorlayan ölçülerde derinlik ve genişliklere sahipti.

"Atın, arabanın arkasına koşulduğu" modern zamanlarda artık –diğerleri gibi– "nefis muhasebesi" kavramı da buharlaştı ve yerini bambaşka bir muhasebeye, "din muhasebesine" bıraktı. Atın arabayı çektiği dönemlerde "din"i esas alarak nefsimizi hesaba çektiğimiz için adaletin, hakkaniyetin, ilmin, kültürün, medeniyetin ve "insanlığın" merkezi konumundaydık; şimdilerde ise "nefsi" esas alarak "din"i hesaba çekiyoruz ve Müslümanlar'ın durumu ortada!..

Ne var ki "tarihsel" olanın tespitinden başlanarak gelinen "dini çözümleme" noktası bize, insanlık tarihinde yaşanan en kapsamlı "sapma"lardan birisini işaret ediyor. Zira bunlardan birincisini kabul ettiğiniz zaman, ikincisine varmak kaçınılmaz olmaktadır.

Artık sadece bir takım "Fıkhî meseleler"in yenilenmesi değildir problem; o meselelerin çözüm adresini teşkil eden Fıkh'ın da, Fıkh'ın beslendiği Kur'an ve Sünnet anlayışının da ve hatta Kur'an ve Sünnet'in bizzat kendilerinin de sorgulanması gündemdedir.

Sınırları, ölçüleri ve nereden başlayıp nerede durması gerektiği çok iyi tespit edilmemiş bir "tarihsellik" anlayışı, bizi sonunda "nefis muhasebesi"nin "gerekli" ya da "doğru" bir faaliyet olup olmadığının tartışma konusu yapıldığı bir zemine itmektedir. Öyle ya, nefsimizi hesaba çekerken esas aldığımız ölçülerin "doğru"luğundan ya da "doğru okunduğundan" nasıl emin olabiliriz? Ya bizzat o ölçülerin veya okunma biçimlerinin hesaba çekilmesi gerekiyorsa?!..

Bunların doğru sorular olduğunu bir an için düşünsek bile, iş burada bitmiyor: "O ölçüleri veya onların okunma biçimlerini hesaba çekerken hangi zemin üzerinde hareket edeceğiz?" sorusu ön plana çıkıyor ve cevap genellikle "Evrensel değerler" gibi "sahte/sanal" bir retoriğin arkasına sığınılarak veriliyor. Gerçek ile yalanın, sahici ile sahtenin birbirine iyice karıştığı bu ortamda niçin vahiy değil de evrensel(!) değerler?..

 YORUM

Ölçüyü Kaybetmemek İçin Düzen Gerek

Önyargılı yaklaşım bizden olmayanların yaptığı güzel , faydalı , yararlı şeyleri hafifsememize , hor görmemize ve bunlardan faydalanmama gibi bir tavra girmemize sebep olmaktadır.  Bugün Batıyı çıplaklığına, zinanın yaygınlaşmış olmasına ve eroin , uyuşturucu gibi zararlı maddelerinin kullanımına göre değerlendiriyoruz. Batının bu hataları ve yanlışları yapılan doğru ve güzel şeyleri görmemize engel oluyor maalesef.  Almanya ile ülkemizi kıyasa tabi tutarsak hırsızlığın, kapkaçın, vergi kaçırmanın, yolsuzluğun Almanya’da bize göre daha az olduğunu görürüz. Verilen sözlerin zamanında yerine getirilmesinden tutun da insanların birbirlerine olan saygıları , selamlaşma gibi sahiplendiğimiz hasletler de maalesef Almanya’da bize göre daha üst seviyelerde. Ne demek istediğimi somutlaştırmak için hepimizin mutlaka başına gelen benim de bugün yaşadığım bir olayı anlatayım.  Oturduğumuz evde tadilat yaptırıyoruz, tadilat işini yapan ustamızla işi dün itibariyle bitirmesi için anlaşmıştık. Yetiştiremedi bugüne sarktı, tamam dedik, bugün sabah 8:30 gelecekti ama maalesef  bugün gelmedi, telefonlarını da kapatmış ulaşamadık, evde her yer dökülmüş çoluk çocuk diken üstünde oturuyoruz. Bu faciayı bize yaşatan şahıs bir gün önce bana peygamber kıssası anlatıyordu.  Düşünün bu olayı, Almanya ‘da yaşamazsınız. O zaman ölçü ne?

 

İnancın insan üzerindeki denetim mekanizması, kontrolü ve yönlendirmesi önemli bir fonksiyondur. Lakin yukarıdaki kıyaslarda ve örnekte de görüldüğü gibi ölçüyü sadece kendi değerlerimize hasretmek, olumsuz örneklerin ortaya çıkmasıyla bu ölçülerin zarar görmesine , ön yargıların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Ölçülerimizin doğru olduğuna olan inancımız tam olmakla beraber uygulayanların arızalı olduğu muhakkaktır. Doğruluğunda şüphe olmayan bu ölçülere sahip olmak uygulamada arızaların ortaya çıkmasına engel olmuyor görüldüğü üzere.

 

Düzenin, sistemin, insanları hangi ölçülere sahip olurlarsa olsunlar doğru olmaya, iyilik yapmaya ve karşılıklı güven içinde yaşamaya yönlendirecek şekilde oluşması gerekir. Bu şekilde oluşan düzen içerisinde inanç değerleri de düzeni destekleyen, ayakta tutmaya yarayan, manevi tatmine sebep olan birer destekleyici unsur olarak düzenin içerisinde kendine yer bulur. Düzen kurulmadan bir nefis muhasebesinin, Allah ve Ahiret inancının toplumda huzuru ve güveni sağlaması mümkün değildir. Düzen olmadan bu ölçüler insanların hayattan kopmasına, mistisizmi kurtuluş kabul etmelerine ve başkalarına köle olmaya götürecektir. Hem köle olmadan, hem hayattan kopmadan inancımızı ve ölçülerimizi kaybetmeden yaşayacağımız düzen olan Adil Düzen’in bir an önce kurulması dileğiyle.     

 

 

Zafer Kafkas






Sayı: 61 | Tarih: 8.08.2010
Ruşen Çakır
Fethullah Gülen neden kendini riske atıyor?
2285 Okunma
Tayibet Erzen
Dücane Cündioğlu
Müslüman Ateistle Diyalog
1289 Okunma
Abdülkadir Altınhan
Reşat Nuri Erol
Aman dikkat!
1125 Okunma
7 Yorum
Ilker Ardic
Mehmet Şevket Eygi
Cehennem Ebedîdir
1124 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ahmet Hakan
Hiç tatmin edici değil kumandan
1036 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
Anlayanlar için bir pazar fıkrası
986 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek
Ebubekir Sifil
Ölçü Kaybolunca
981 Okunma
Zafer Kafkas
Oktay Ekşi
Her şey tartışılır mı?
976 Okunma
1 Yorum
Vahap Alma