Para, faiz, enflasyon ve "Halk Ekonomisi"
1204 Okunma, 1 Yorum
Reşat Nuri Erol - Milli Gazete
Zübeyir Erol

18.07.2009

Cebinizde yüz liranız var. Bir müddet sonra o yüz liranızı bir şekilde değerlendirerek yüz on lira yapamazsanız, zarardasınız demektir.

Neden zarardasınız?

Zarardasınız, çünkü "enflasyon" var.

Sizin paranızı yani yüz liranızı on lira artırmak için Merkez Bankası yeni para basmalıdır. Bu yeni para, yani karşılıksız kâğıt para basılınca, otomatikman yüzde on enflasyon olur. Çağımız dünyası ekonomik dengesizliğinin ana sebep ve kaynaklarından biri de işte budur; karşılıksız basılan kâğıt para!

Bu sömürü kaynağı ve bu sistem "faizli para sistemi"dir. Yani, karşılığı olmayan kâğıt para her yıl artırılmakta, o yılki "reel faizleri" verebilmek için matbaada basılmakta, ancak basılan yeni para kadar da "enflasyon" olmaktadır.

Bu uygulamanın, bu karşılıksız kâğıt paraya dayalı enflasyonist faizli sistemin ne gibi sakıncaları ve zararları vardır?

Yukarıda sözünü ettiğimiz parayı, yani karşılıksız kâğıt parayı basan Merkez Bankası, faiz kadar vergiyi masrafsız toplamaktadır. Tekel sömürü sermayesinin özel bankası konumunda olan ABD Merkez Bankası (FED), diğer bütün merkez bankalarını IMF aracılığıyla yönetimi ve kontrolü altına almaya çalışmaktadır. Bunu başarırsa, gelecekte dünyada tekel sömürü sermayesine dayalı "tek/tekel dünya devlet"i oluşacak ve "faizli para" sayesinde sömürü sermayesinin dünya hükümranlığı devam edecektir.

Elimizde eğer Kur'an gibi bir bilgi kaynağı ve onu anlamak için müsbet ilim gibi bir araç olmasa; bu gidişatın önce durdurulacağını, sonra vakti gelince yok edileceğini düşünmemiz zordur. Çünkü tekel sermaye bir defa sömürü çarkını ve hakimiyetini kurmuştur. Tek başına tekelleşmiş ve iktidar olmuştur. Rakibi yoktur.

Bu durumda nasıl ve kim tarafından düşürülecektir?

Kimi görüşlere göre sermaye terakümünün ve sanayileşmenin gerçekleşmesi için "faizli sistem" gerekli idi. Ancak, beşeriyetin "tarım dönemi"nden "sanayi dönemi"ne geçiş merhalesi tamamlandığına göre; bundan sonra "faizli karşılıksız para dönemi" bitecek, onun yerine bu parayı bitirecek başka para sistemi, yani "faizsiz kaydî para dönemi" doğacaktır.

"Faizli para sistemi" içinde denge kurulamaz. Faizli para sistemi, teşbihte hata olmazsa ancak kumara benzetilebilir. Faizli sistemde kaybedenlerin bir daha kesinlikle kazanma şansları yoktur.

Faizli karşılıksız parayı ortadan kaldıracak para nasıl olacaktır, kim yapacaktır?

Bugünkü siyasette sermaye her şeye hakimdir. Her şeyden önce tekel sömürü sermayesinin hakimiyeti son bulacak, siyaset müessesesi bağımsız hâle gelecektir.

Diğer taraftan da siyaset de din ve ilme karışmayacaktır. İlim, din, iktisat ve yönetim/siyaset birbirlerine mahkum olmadan, "kuvvetler ayrılığı" temel prensibine dayalı olarak "dengeli ve adil bir dünya düzeni" oluşacaktır.

Bizim her vesileyle vurgu yaparak hatırlattığımız ve "Halk Ekonomisi" dediğimiz ekonomi düzeni, reel ekonomi kuralları içinde "tekele dayalı faizli sömürü ekonomisi"ni yenecektir. Tekel sömürü sermayesine dayalı yönetimler ve siyasi güçler bu mücadeleye karşı direnecek, ancak halkı yenemeyecekleri için sonunda kendileri yenilecekler ve "Halk Ekonomisi" galip gelecektir.

Hakkı ve halkı yenmek mümkün değildir. Hak ve halk her zamanki gibi yine galip gelecektir. Daha da önemlisi; "faizli ekonomi" sorunları çözmek bir yana, zaten kendisi sorunun ana kaynağı değil midir? O halde mutlaka batacak ve bitecektir.

Halkın, halk ekonomisinin faizli parayı nasıl yeneceğini gelecek yazıda yazalım.

Yorum:

 

Sonu yaklaşan, yenilmekte olan medeniyetler tıpkı kaybedeceğini anlayan kişilerin tepkisinde olduğu gibi artık hakimiyetlerinin zayıfladığını ve sonlarının yaklaştığını görünce zulme dayanan dayatmalarının dozajını artırırlar. Elbette bunu yaparken yakın geçmişteki hükümranlığı tekrar geri kazanmak ve eski hakimiyetlerini perçinlemek isterler. Fakat bu durum aksi bir netice doğurmakta insanların bu sürekli tekrarlanan benzer olaylara artık daha yüksek dozda maruz kalmaları uyanmalarını sağlamakta, sömürenlerin de sonunu hızlandırmaktadır. Şüphesiz bu durumu en iyi anlayan devletler Türkiye gibi en çok maruz kalanlardır. Sömürü sermayesinin izlediği politikanın uygulayıcısı konumundaki ABD’de bile artık eski hakimiyeti yoktur. Bu durum onlarda bir panik havası oluşturmuş, yeni arayışlara sokmuş ve bu ortamda yanlış kararlar vermelerine sebep olmaktadır.

 

Provokatörlerin kışkırttığı bu olaylara insanlar eskisi gibi alet olmamakta ve sermayenin etki alanı daralmaktadır. Bununla beraber bugünkü siyasette sermaye her şeye hakim olduğu için ve çözüm sermayenin etki alanı dışındaki “Halk Ekonomisi”nde olacağı söylendiğine göre çalışmaları bu yönde yapmak gerekiyor.      

 

Şuan için bu durumun böyle devam etmesinin sebebi insanların aradıkları çözümün henüz kendilerine tebliğ edilmemiş olması veya tebliğ edilmişse bile bir türlü emin olamayışlarıdır. Çünkü yeni bir sistemin kurulması fikri mevcut sistem içinde düşünülünce hayal gibi gelmekte insanlar tam olarak ikna olmak için mucize isteyenler gibi bir uygulama örneği görmek istemektedir. Haksız da sayılmazlar.

 

Bu durumda halk ekonomisi adıyla tarif edilen sistemin bir uygulamasının Adil Düzenciler tarafından gösterilmesi gerekmektedir. Bu konu üzerinde düşünmeyi yoğunlaştırdıkça bir şeyler yapma ihtiyacı hissedeceğimizi kabul edersek biran önce doğruyu bulana kadar denemeler yapmaya başlamalıyız. Kendi yapmadığımız bir şeyi insanlara teklif edemeyeceğimize göre bizzat biz yapmalıyız. İnsanların ilgi göstermesini de bu çalışmaları yaptıktan sonra bekleyebiliriz.

 

     

 

Zübeyir Erol


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
23.07.2009
01:28

Teşekkürler; M. Zübeyir EROL...

R.N.E. gibi yazar olamn dua ve dileklerimle...





Sayı: 6 | Tarih: 19.07.2009
Mahir Kaynak
Çin Bilmecesi
2042 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Fehmi Koru
"Çakma türbanlı" ve son yazı
1780 Okunma
4 Yorum
Ahmet Kirtekin
Mehmet Talü
Miraç Gecesi
1500 Okunma
2 Yorum
Hüseyin Kayahan
Ahmet Hakan
İmam hatiplerin önü neden açılmamalı
1372 Okunma
7 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Oktay Ekşi
Ha gayret...
1320 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Nazlı Ilıcak
100 dolarlık ders
1308 Okunma
5 Yorum
Fatma Karuç
Yılmaz Özdil
Benim Manşetim Cansu...
1302 Okunma
Leyla Okta
Hayrettin Karaman
İslam Dünyası, İri Ülkeler Zayıf Ülkeler
1258 Okunma
1 Yorum
Hilmi Altın
Bekir Coşkun
Piyano ve sopa...
1254 Okunma
4 Yorum
Ersoy Kılıç
Kadri Gürsel
Generaller hata yapmaz mı?
1241 Okunma
1 Yorum
Erkan Tulacı
Ruşen Çakır
Kürt sorununun çözümünde tarihi fırsatta ilk start
1235 Okunma
5 Yorum
Tayibet Erzen
Cengiz Çandar
Ergenekoncu kontratak
1219 Okunma
Ekrem Fildişi
Ahmet Turan Alkan
Kültür Bakanı'nı kınıyorum
1218 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Toktamış Ateş
Türkiye'de yüksek öğretim
1212 Okunma
Osman Eskicioğlu
Mehmet Altan
Nabucco, siyasal İslam ve hukuk
1210 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Reşat Nuri Erol
Para, faiz, enflasyon ve "Halk Ekonomisi"
1204 Okunma
1 Yorum
Zübeyir Erol
Bekir Berat Özipek
Hazreti İsa YÖK’e uğrasaydı
1198 Okunma
3 Yorum
Bünyamin Demir
Hakan Albayrak
Eski Kafa'da canlanan bir saadet anı
1197 Okunma
1 Yorum
Veysel İpekçi
Murat Bardakçı
Yorgo'nun sandaletine "nâlin-i saadet" deyip önünd
1180 Okunma
2 Yorum
Recep Yıldırım
Mümtazer Türköne
Katsayıyı düzelterek eğitim sistemini kurtarmak mü
1142 Okunma
3 Yorum
Arif Ersoy
Ertuğrul Özkök
İmralı'da hareket var
1107 Okunma
7 Yorum
Süleyman Akdemir
Fikret Bila
"Söz Ola Kestire Başı" Uyarısı
1034 Okunma
1 Yorum
Harun Özdemir


© 2024 - Akevler