Generaller hata yapmaz mı?
1236 Okunma, 1 Yorum
Kadri Gürsel - Milliyet
Erkan Tulacı

02.07.2009

Türkiye’de asker darbe yapar mı? Birkaç yıldır yaygınlaşan ve o nispette güçlenen bir inanca göre, asker darbe yapamaz...
Bir darbenin tutunması için hayati olan iç ve dış desteğin sağlanamayacağının asker tarafından da nihayet kavrandığı, bu inanç sahiplerinin büyük çoğunluğunun ortak varsayımıdır.
Yani asker başarılı olamayacağını görüyorsa, kendisini siyasete müdahale edip etmeme ikileminde hissettiğinde “akılcı” (rasyonel) bir çözümleme yapar ve sonunda kazanamayacağı bir savaşı da başlatmaz...

Darbe suç mu, hata mı?
“Asker darbe yapamaz” inancı, kaynağını, ordu hiyerarşisine, karar süreçlerinde daima akılcı ve pragmatik olacağı gibi bir mükemmelliğin atfedilmesinden alıyor.
“Asker darbe yapamaz” demek, bir yerde “Asker hata yapamaz” demektir.
Dikkat edin bir “hata”dan bahsediliyor, “suç”tan değil... Bir suç söz konusu olsaydı, o suç, “anayasal demokratik düzene karşı silahlı kalkışma” olarak tarif edilirdi... Türkiye’de darbe olmaz diyenler ise bu inançlarını “Çünkü ordumuz demokrasiye sonuna kadar bağlıdır, suç işlemez” savıyla desteklemiyorlar.
Ordunun hata yapmayacağına güvenleri var ama demokrasiye sonuna kadar bağlı olduğuna dair güvenleri yok...
Sonunda anayasaya karşı suç işleme noktasına gelinirse, o suçun bir hata olup olmayacağıdır bunların gözünde bütün mesele...
Ben yine de “Ordu darbe yapamaz”cılara kesin inançlı olmamalarını tavsiye ederdim. Çünkü kendileri de pekala bilirler ki Türk ordusunun bir siyasi doktrini vardır ve ordu, doktrini gereği kendisini laik rejimin teminatı olarak görür.
Siyasi doktrini olan bir ordu, varlığını politikleşmenin en üst düzeyinde sürdürür ve bu durum, içinde bir “hata yapma” potansiyelini barındırır.
Türkiye’nin AB perspektifi, bu “hata yapma” potansiyelini uyum içinde nötralize etmek için gerekli mutabakat zeminini, kısa bir zaman aralığında görünüp kaybolan bir fırsat penceresinden sunmuş idi... Ancak AKP iktidarının 2005’ten sonra enerjisini iç stratejik hedefleri için kullanmayı tercih etmesi neticesinde bu pencere şimdi kapanmış ve fırsat kaçmış bulunuyor. 

Korku duvarı aşıldı
Devrik İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi’nin ordusunda olmayan özellik, siyasileşmeydi. Şah’ın ordusu işte bu nedenle İran’da devrimci durum ağırlaşırken ülkenin kaderi üzerinde şu veya bu yönde etkili olamamıştır.
Bir an gelir; bir şey olur; rejimle görülecek hesabı olanlar, o rejimin teminatı olarak görülen güç karşısında artık korkmadıklarını hissederler... O an tarihi bir dönüm noktasıdır.
Şah’ın İran’ında o korku duvarı aşılmıştı... Ama bugünkü İran’da o duvar aşılamadığı içindir ki, dini lider cuma hutbesinde “höt” deyince sokaklardaki göstericilerin sayısı üç gün içinde yüzbinlerden yüzlere inmiştir.
Bugünkü Türkiye’de ise “korku duvarı” çoktan aşılmıştır...
İki aşamada olmuştur bu... İlkinde, 2008’in martında AKP’ye karşı kapatma davası açıldığında, bu “yargı darbesi” girişimi davanın hedefindekiler tarafından, “askerin darbe yapamadığına” yorulmuştur...
Aylardır uyutulmakta olan Ergenekon soruşturmasına kapatma davasının açılmasından iki hafta sonra hız verilerek bir nihai hesaplaşmaya gidilebilmiş olmasında bu algının payı büyüktür.
İkinci aşamada, geçen ağustosta Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yi “laikliğe karşı eylemlerin odağı” olarak mahkum ettiği halde kapatmamasını, davanın muhatapları “eski rejim”in güçsüzlüğüne vermişlerdir. “Rejimin gücü AKP’yi kapatmaya yetmedi” diye düşünmüşlerdir ki, haklıdırlar.
“Korku duvarı”nın aşılabilmiş olması, “vesayet rejimi”nin sonunu müjdeliyorsa, bunu neyin takip edeceğini, şimdi anayasal kurumlar arasında yaşanan “iç savaş”ın sonucu mu tayin edecektir?
Bu “savaş”ın bir kazananı olabileceğini düşünenler için herhalde bu soruya bir cevap bulmak daha kolaydır. Ben onlardan değilim.
Bu arada, birkaç hafta için ara veriyorum...

 

YORUM

Bir tek konuda katılıyorum kendilerine ülke lay laylom’larla yönetiliyor ama darbeler en azından Türkiye’de bir generalin çıkıp bende cumhurbaşkanı  olayım demesiyle başlayıp, darbe yapayım da sonra içerisini doldururuz , eh halk askeri sever bizi destekler diyerek darbe mi oluyormuş.  Sanırım bazı insanlar bile bile Ergenekon davalarıyla gece yarısı evlerinden alınan insanlar içerdeyken sonradan hazırlanan dosyalarla karıştırıyorlar. Bu ülkede asker örnek versinler lütfen ne zaman siyasete karışmışlar.

 Bakın darbe nasıl olur ben sizlere izah edeyim. Kenan Evren 1980’de darbe yaptığında ülke bir iç savaş eşiğine gelmişti. Her yerde bombalı pankartlar her yerde birbirini vuran insanlar vardı.  Doğuda devlet içinde devlet kurulmuş ve devlet adına bazı kişi ve kuruluşlar esnaftan vergi adı altında para topluyorlardı. Yeşil parkeliler vardı daha da uzatabiliriz, o zamanları kısacası ne vardı ortada kokusu liselere kadar inen bir barut kokusu……. İç savaş yok bize savaş açan ülke yok Cumhurbaşkanının maaşıdan Genel Kurmay Başkanından az değilse darbe yapmak için bir neden yok .

 Şimdi ne var rejim değişikliği barut kokusu var mı yok  o zaman darbede yok .

Rejim değişikliğinde ne olur rejimler canlıdır doğarlar, büyürler, ölürler kim ne derse desin bu rejim doğdu artık kıvırmaya kelime oyunlarına gerek yok ve yavaş yavaş büyüyor peki nerden beslenir rejimler.  İnsanlardan her rejimde çıkar ilişkisi olan ve zengin olan insanlar vardır. Bu rejimde kendi zenginleri doğuruyor ve bu zenginler de onu besliyor.

Sonuç bu kapitalist rejimden beslenenlerin  muslukları kapanacak  diğerleri kelli felli olacaklar şişman göbekli  olacaklar.

 

Erkan Tulacı


YorumcuYorum
Ilker Ardic
22.07.2009
05:24

Bu konuda söyleyeceğim tek şey 1980 darbesini sürekli eleştirenler şimdi darbe olurmu diye dua ediyor bu ne yaman çelişkidir anlayamıyorum!





Sayı: 6 | Tarih: 19.07.2009
Mahir Kaynak
Çin Bilmecesi
2036 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Fehmi Koru
"Çakma türbanlı" ve son yazı
1772 Okunma
4 Yorum
Ahmet Kirtekin
Mehmet Talü
Miraç Gecesi
1495 Okunma
2 Yorum
Hüseyin Kayahan
Ahmet Hakan
İmam hatiplerin önü neden açılmamalı
1367 Okunma
7 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Oktay Ekşi
Ha gayret...
1315 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Nazlı Ilıcak
100 dolarlık ders
1302 Okunma
5 Yorum
Fatma Karuç
Yılmaz Özdil
Benim Manşetim Cansu...
1294 Okunma
Leyla Okta
Hayrettin Karaman
İslam Dünyası, İri Ülkeler Zayıf Ülkeler
1253 Okunma
1 Yorum
Hilmi Altın
Bekir Coşkun
Piyano ve sopa...
1249 Okunma
4 Yorum
Ersoy Kılıç
Kadri Gürsel
Generaller hata yapmaz mı?
1236 Okunma
1 Yorum
Erkan Tulacı
Ruşen Çakır
Kürt sorununun çözümünde tarihi fırsatta ilk start
1228 Okunma
5 Yorum
Tayibet Erzen
Ahmet Turan Alkan
Kültür Bakanı'nı kınıyorum
1213 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Cengiz Çandar
Ergenekoncu kontratak
1212 Okunma
Ekrem Fildişi
Mehmet Altan
Nabucco, siyasal İslam ve hukuk
1204 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Toktamış Ateş
Türkiye'de yüksek öğretim
1204 Okunma
Osman Eskicioğlu
Reşat Nuri Erol
Para, faiz, enflasyon ve "Halk Ekonomisi"
1198 Okunma
1 Yorum
Zübeyir Erol
Hakan Albayrak
Eski Kafa'da canlanan bir saadet anı
1192 Okunma
1 Yorum
Veysel İpekçi
Bekir Berat Özipek
Hazreti İsa YÖK’e uğrasaydı
1191 Okunma
3 Yorum
Bünyamin Demir
Murat Bardakçı
Yorgo'nun sandaletine "nâlin-i saadet" deyip önünd
1174 Okunma
2 Yorum
Recep Yıldırım
Mümtazer Türköne
Katsayıyı düzelterek eğitim sistemini kurtarmak mü
1136 Okunma
3 Yorum
Arif Ersoy
Ertuğrul Özkök
İmralı'da hareket var
1101 Okunma
7 Yorum
Süleyman Akdemir
Fikret Bila
"Söz Ola Kestire Başı" Uyarısı
1029 Okunma
1 Yorum
Harun Özdemir