Ed-din ve din: Ya da vahyî din, neden beşerî; “beşerî d
750 Okunma, 0 Yorum
Yusuf Kaplan - Yeni Şafak
Ali Bülent Dilek

Ed-din ve din: Ya da vahyî din, neden beşerî; “beşerî din”, neden beşerüstü görünür?

24 Mayıs 2019, Cuma

YUSUF KAPLAN

Din, hayattır. Dinin hayatı ise, hakikat. Hayat, hakikatle kâim ve dâimdir. Hakikat yoksa, buharlaşmışsa, din de, hayat da yok olmaya mahkûm, demektir.

DİN, HAYAT VE HAKİKAT

......................................

İNSAN VE DİNİ: İNSANIN SERÜVENLERİ, DİNİN GÖRÜNÜMLERİ

Dikkatli okuyucunun dikkatini çekeceği üzere, burada Yaratıcı ile insan arasındaki ilişkiler bahsinde, Kant’ın antinomi / “çelişki” ilkesine benzer bir paradoksla karşı karşıyayız.

Şöyle ki: Vahyî din’le, dolayısıyla vahyî din’in sahibi Yaratıcı’yla insanın ilişkisi, ilk bakışta pasif / edilgen bir ilişkiymiş gibi görünüyor. Beşerî dinler ve düşünce sistemlerinin insanla ilişkisi, insana biçtiği rol ise yine ilk bakışta aktif / etken bir ilişkiymiş gibi.

Ama biraz yakından bakıldığında sonuç itibariyle tam tersi bir durumun geçerli olduğunu görmekte zorlanmayız ve bir anda gözlerimizin faltaşı gibi açıldığını görürüz.

İnsan, vahyî din’in sahibi Yaratıcı’ya kendisi bir yaratılan olarak yaklaştığında, irtibata geçtiğinde, Yaratıcı’nın bütün isimleri ve sıfatları insana geçer, insanda tecellî eder. İnsan, teslim olduğu zaman hayata kavuşur, hakikate erer, kendine gelir ve başka hiçbir beşerî çabayı, söylemi, eylemi, kişiyi, nesneyi putlaştırmayacak yani onlara boyun eğmeyecek bir noktaya ulaşarak tam anlamıyla özgürleşir. Asalet, vakar ve hakikatle donanır.

Öte yandan, beşerî dinlerin ve düşünce sistemlerinin insanla ilişkisi, esas itibariyle insanı tanrılaştıran, ama bu tanrılaştırma işlemiyle insanı da, tanrıyı da karikatürleştiren bir ilişkidir. Ontolojik bir şiddettir bu.

Faturası, hem ontolojik hem siyasî hem de sosyal bir felâkettir: Araçların, insanın önüne geçmesi, insanın araçların kölesine dönüşmesi, dolayısıyla dünyanın cehennemin eşiğine sürüklenmesi yüzyıldır...

Özetle, vahyî din, fıtrata, yaratılış özü’ne hitap eder. Hakikatin fıtratta gizli olduğunu, hayatın hakikatle kâim ve dâim olduğunu söyler. Fıtratın olmadığı yerde hakikat, hakikatin olmadığı yerde ise hayat çöle döner, biter, der.

Beşerî din ve düşünce sistemleri ise, her ne kadar yaratılışın ya da eşyanın özüne hitap ettiklerini söyleseler de, fıtrat fikri olmadığı, sâbite / mutlak fikrine karşı oldukları, bu nedenle de değişkenleri sâbite katına yükseltmekten, mutlaklaştırmaktan ve insanı mutlak sahte’ye mahkûm etmekten kurtulamadıkları için bu mümkün değildir.

Vesselâm.

https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/ed-din-ve-din-ya-da-vahy-din-neden-beser-beser-din-neden-beserustu-gorunur-2050475

YORUM;

ADİL DÜZEN BEŞERİ İDEOLOJİ Mİ?

Yazarımız yazısında vahyi din ve beşeri din konusunu işlerken, somut  tanımlar

yapmaktan ziyade işin daha çok edebiyatını konuşturma yönünü ön plana

çıkartmış.

Aslına baktığımızda bizlerin hayatı hep başka şeyleri yorumlamamızın ömrümüz

süresindeki görüntülerinden ibarettir.

Allah'ı (CC)da Peygamberleri(AS) de vahyi ve dinleri de bizler kendi müktesabıtımıza göre

yorumlamakla günlerimizi geçiriyoruz.

Temel de Adem peygamberden başlayarak bütün peygamberlerin getirdikleri

temel olarak İslamiyettir.

İslamiyetin ;zamana ve mekana,topluluklara göre değişmeyen ve değişenleri vardır.

Temelde Allaha iman ve ahiret/hesap ve mükafat değişmeyen yönüdür.

Ama toplumsal ilişkiler ve ülkeler arası ilişkiler açısında n bakıldığında ki buna

şeriat diyoruz,özel ve kamu hukuku konusunda değişmeler olmaktadır.

Mezhepler ve Asrı saadet şeriatı,Emevi,Abbasi,Selçuklu ve Osmalı şeriatları gibi.

Günümüzde de Türkiye,İran ve Suudi Arabistan şeriatları gibi.

Bunlar tarihte ve günümüzde o ülkelerinin halklarının anlayış bilgi ve güçlerine göre

İslamiyetten anladıklarının hukuklaştırılmış halleridir.

Adil Düzene gelince 53 yıllık Akevler ve merhum Erbakan hocamızın 1985 yılından itibaren katılmasıyla ve çalışmasıyla ortaya çıkan  tek alternatif  Türkiye sistem seçeneğidir.

Adil Düzenin en önemli özelliği Türkiye dışındaki müslümanlara ve müslüman olmayanlara da  ilmi ve adaletli bir düzenin nasıl olması gerektiğini  anlatması veya nasıl olacağının bilgilerini de içermesidir.

Burada bir alıntı yapalım;" Yazarın "Adil Düzen” ile ilgili yorumlarına şu anda cevap vermek istemiyorum. Çünkü "Adil Düzen"i siyasi literatürümüze kazandıran Parti güçlü bir partidir. Bu partinin yöneticileri kendileri, gerek görürlerse bu ithamları cevaplandıracaklardır. Siyasi bir partinin programı hakkında yapılan eleştirileri cevaplandırmaya kendimi yetkili göremiyorum.

Bir bilim adamı olarak ve "Adil Düzenin” dayandığı dünya görüşü ve değer ölçülerini benimseyen bir Müslüman olarak siyasi literatürümüze bu modeli kazandıranları tebrik ediyor, kendilerine başarılar diliyorum. Bilgim ve imkânlarım ölçüsünde bu nizamı anlamaya çalışıyorum. Bu nizamı anlamak için hem günümüz ilimlerine, hem "Fıkıh Metodolojisine", hem de "İslâm Hukukuna" vakıf olmak gerekmektedir. Bu model, sömürge haline getirilen ve Kur'an'ın ortaya koyduğu hakikatleri çağımızın idrakine sunmada aciz kalan ve bırakılan; kendi hevalarına göre İslâm'ı yorumlama çelişkileri içinde bulunan İslâm âleminin yeniden Hak'ka dönmesine ve "yer yüzünde Hak'kı hakim kılma ve mazlumu zulümden kurtarma" amacına yönelik ciddi bir model olarak görüyorum. Bu modeli yetersiz görenler, bilgi ve gayretlerini birleştirerek daha da geliştireceklerine, yeni alternatifler üreteceklerine vakitlerini eleştiriyle geçirmeleri onların adına üzücü bir durumdur.

8- Kur'an ilâhi kelamdır. Ancak bizim Kur'an'dan anladıklarımız kendi görüşlerimizdir. Beşeri görüşlerdir. Daha önce Müslüman alimlerin Kur'an'a dayanarak ileri sürdükleri bütün sözler ve görüşler de beşeri görüşlerdir. İslâm'a inananların karşılaşılan sorunları çözmek amacıyla kendi inanç ve dünya görüşlerine göre geliştirdikleri "Adil Düzen"in beşeri oluşu eleştirilecek yönünden çok takdir edilmesi gereken bir yönü değil midir?"ARİF ERSOY-http://www.akevler.org/AkevlerKitaplar/43/3/6-Adil-Duzen-beseri-ideoloji-miArif-Ersoy-1993-Adil-Duzenin-Ic-Yuzu-Necmettin-Erbakan-ve-30-yilin-muhasebesi

 

Gelin Yusuf Kaplan hocam artık felsefi yazı ve tartışmalardan ziyade Akevlerin

53 yıldır çalıştığı ve merhum Erbakan hocamızın da  ömrünün sonuna kadar Türkiye

ve dünyaya anlattığı,ömrü vefa etmeyince de bizlere emanet bırakıp vasiyyet ettiği

Adil Düzeni 1.ve tek gündemimiz yapalım,tartışıp olgunlaştırıp uygulamaya başlayalım vesselam...


 

 

Ali Bülent Dilek






Sayı: 519 | Tarih: 26.05.2019
Mehmet Barlas
Donald Trump aklına ne eserse onu söylüyor ve herkesi t
Ne anlatıyor?
847 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
Bir siyasetçinin nesine bakılır?
Çoğunluk demokrasisinin mesleği: siyasetçilik
808 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Ergün Diler
Basra rüzgârı
Peygambersiz Uygarlık
766 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Yusuf Kaplan
Ed-din ve din: Ya da vahyî din, neden beşerî; “beşerî d
ADİL DÜZEN BEŞERİ İDEOLOJİ Mİ?
750 Okunma
Ali Bülent Dilek