İçerde
848 Okunma, 1 Yorum
Ergün Diler - Takvim
Süleyman Karagülle

18/04/2019

1-İçerde

Menderes, Özal, Erbakan, Erdoğan hedefte olmuşlardır. Bütün olaylar Sermaye tarafından düzenlendi.

-Tarihi gelişmede insanlık tüccar mübadele dönemini geçerek işçilik dönemine girmiştir. Şimdi ortaklık dönemine geçmektedir. Tüccar mübadele döneminin oluşması birinci Kur’an uygarlığı ile mümkün olmuştur. Serbest sözleşmeye dayalı uluslararası akit sistemi dünyaca kabul edilmiş, buna dayalı olarak oluşmuş kervansaraylar sayesinde dünya tek piyasaya dönüşmüş ve bu sayede sanayi inkılabı geçekleşmiştir. İşçilik dönemi ise bundan 500 sene önce başlamış, bugün zirvededir. Bu da batılılarca gerçekleşmektedir.  Faizli işçilik sayesinde batı dünyaya hakim olmuştur. Tam istihdam sağlanıncaya kadar tıkırında çalışmıştır. Tam istihdam sağlanınca artık faizli işçilik sistemi çalışmıyor. Kredileşmeli ortaklık sistemine geçilmektedir. Bütün bunlar oraya doğru atılmış adımlardır. Türkiye eğer bu geçişte başarılı olmak istiyorsa Adil Düzen’de anlatılan faizsiz kredileşme sistemini benimsemelidir. “Birlik olalım” demekle birlik olunmaz.

Önce herkese aş, iş, eş temin edeceksiniz sonra herkesin özgürlük içinde güvenini sağlayacaksınız. Buna ‘Adil Düzen’ diyoruz.  Buna sahip çıkılmalıdır.

 

2- Satranç

F-35, S-400 çatışmasında Demokratlar ile Cumhuriyetçiler anlaştı. Türkiye’ye kesin yaptırım uygulayacaklar. Gül İngiltere, Davudoğlu ABD’de Demokratlar tarafı.  Yeni oluşuma doğru giderler mi?  Bilemem. Berat Albayrak faize çözüm bulursa iş iyiye gider. Bulamazsa kötü.

- 1950’lerde dış sermayeye ihtiyacımız vardı çünkü sanayileşmiş değildik. Bugün Dolar’a ihtiyacımız yoktur.

a) Ülkemizde yeter derecede alt yapı yapıldı, fabrikalar kuruldu.

b) Köyler kente taşındı. Yeni iş yok, dış sermaye sadece zarardır.

c) Yatırımlar üretimi durdurmuştur. Kriz bundan doğuyor. Sadece Albayrak değil dünya buna çare bulamaz.

d) Yarayı kaşıma kabilinde dış sermaye veya borçla birkaç gün acınız gidebilir ama bu sizin ölümünüzü hazırlar. Tek çözüm vardır; Kur’an’ın çözümlerine dönme, Akevler’e baş vurma.

 

3-Kuşak çatışması

Uluslararası gruplaşma devam ediyor. Cepheler yavaş yavaş belirleniyor. İstanbul’u CHP’nin kazanması AK Parti’nin geleceği için iyi değildir. İstanbul  genel seçimde etkilenir.

- Erdoğan Belediye Başkanı olunca İstanbul’un su sorununu çözdü, İstanbul’un çöp sorununu çözdü. Sonunda yaptıkları onu cumhurbaşkanlığına kadar götürdü. İstanbul’un iki sorunu ise hala çözülmedi. Trafik sorunu ve çarpık yapılaşma sorunu.  Kadir Topbaş başkan olunca kendilerinden randevu aldık. Bu iki sorunu çözmenin yollarını gösterdik. Hasan Hacıbektaşoğlu “Yapılacak yol ve kavşaklarla çözülecek.” dedi. Çözüldüğünü iddia eden varsa İstanbul’da yola çıksın. İmamoğlu bu iki sorunu çözerse, İstanbul’da trafik sorunu kalmazsa, İstanbul’daki çarpık kentleşme sağlıklı kentleşmeye doğru yol almaya başlarsa, o zaman geleceğin cumhurbaşkanıdır ama Adil düzenin önerilerine Nureddin Sönmez ve Kadir Topbaş gibi Kur’an’a kulaklarını tıkarsa halk tekrar AK Parti’yi arar ve bu, AK Parti için bir şans olur.

Türkiye’nin kurtulması için Parti’nin Kur’an’a kulak vermesi gerekir. Başka çözüm yoktur. Ben söylemiyorum, Kur’an söylüyor.  Ondan başka tutunacak dal bulamazsınız.

 

4- Yüksek tan-siyon

Notre Dame Katedrali’ni Rothschild Ailesi yaktı. Hedefi Yahudilerle Katolikleri birleştirmek. Başardı bile. Bunu bir İngiliz CİA çalışanı yazıyor. Doğru ise Türkiye çok rahatsız edilecektir.

- Sermaye 1000 seneden fazladır Müslümanlarla Hristiyanları savaştırmış ve kendisi hükmetmek istemiştir. On dokuzuncu yüzyılda Müslümanların yenildiğini, artık din üzerinde denge kuramayacağı kantatına varmış. Hristiyanlarla birleşip İslam alemini dinsizleştirmeyi, dengeyi kapitalizm ve sosyalizm üzerine kurmayı denedi. 70 senelik ömrü içinde Gorbaçov’un darbesi ile bu oyun bitti.

Sermaye Gorbaçov’un inkılabından önce Rusya ve ABD ile anlaştı. Coğrafi olarak bölmeyi düşündü. Rejimler savaşı tutmayınca Doğu-Batı çatışmasını kullanmak istedi. Gorbaçov bunu bitirdi.

Yahudiler   Ortodoksları dışlayarak Katoliklerle birleşecek. Başını Anglo-Sakson ittifakı çekecek. Karşı cephede Arapları yanlarına alacaklar, Arap olmayanlar doğuya kayacak. Bunların başını Çin çekecek böylece dünyanın dengesi Batı-Doğu coğrafyasına dayandırılacaktır.

 

5- Çullanma

Şimdiye kadar AK Parti üzerine değişik yollarla yürüdüler. Başaramadılar. Şimdi para ile yürüyorlar. Tehlike büyük.

- Evet, AK Parti’ye yapılan tüm saldırılara karşı ordunun desteği ile AK Parti direnebildi. Şimdi Dolar’la saldırıyorlar. Bunun çözümünü ordu da bilmiyor. Dolaysıyla AK Parti’yi ordu da koruyamaz duruma gelecek.  Beka sorunu da buradadır.

Türkiye bu sorunu çok kolay çözebilir.

a) Türkiye’nin artık dövize ihtiyacı yoktur.

b) Türkiye Dolar dışında dünya piyasasına sahiptir.

c) Türkiye’de özel sektör güçlüdür. Tüm darbelere rağmen ekonomik kriz olmadı. 

d) Türk Ordusu da zannediyorum ki hazırlıklıdır.

Çözüm çok basittir. Ödemeler Türk Lirası ile yapılacak. Borçlanmalar altın bonosu üzerinden yapılacak.  Başkanlık kararnamesiyle düzenlenecek basit usulle Türkiye dünyanın en güçlü ekonomisine kavuşur. Bundan Rusya da yararlanır.

Bunu Güngören Belediye Başkanı Bünyamin Demir yapabilir. Altın bonosunu belediyesinde çıkarır ve AK Parti sonuçlarını bir iki ay içinde görür. Bunu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı yapabilir. İstanbul’da kuyumcular kooperatifini kurabilir ve altın bonosunu çıkarabilir.

Akevler her ikisini de desteklemeye hazırdır. 

 

NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.

 

Yorum:

Hak Uygarlıkları ve Kuvvet Uygarlıkları

Tarih boyunca doğu ve batı dengesi vardır.  Doğu peygamberlerin yeridir. Batı filozofların merkezidir. Amerika keşfedilmeden evvel doğu daha kalabalıktı. Amerika’nın keşfinden sonra doğu ile batı coğrafya olarak dengelendi.

Uygarlıklar ikiye ayrılmıştır; Hak uygarlıkları ve kuvvet uygarlıkları. Miladi yıllara göre doğunun hak uygarlıkları biner yıl sürmektedir. Mezopotamya, İbrani, Hıristiyanlık ve Kur’an uygarlıkları peygamberlerin uygarlıklarıdır. Mısır, Greko-Romen, Bizans ve Avrupa uygarlıkları filozofların uygarlığıdır.  Batı uygarlığı zirvededir, Doğu uygarlığı yeni doğmaktadır.  Bugün bunun sıkıntıları vardır.

Üçüncü bin yıl uygarlığı peygamberiz ilk hak uygarlığıdır. Adil Düzen ile Türkiye’de dünyaya duyurulmuştur. Rusya, Çin, Hindistan doğuda yer alıyor. Avrupa, Afrika, Güney ve Kuzey Amerika batıda yer alıyor. Üçüncü bin yıl uygarlığı Doğu-Batı çatışması üzerine kurulmayacak, Doğu-Batı uzlaşması üzerinde kurulacak. Batı işçilik dönemini sürdürecek, Doğu ortaklık dönemini geliştirecek. 500 sene sonra Batı ortaklığın ilerisinde bir işçilik dönemi getirecek. Hukuk yapısı Doğu’nun aynısı olacak. Teknik yapısı değişik olacak. İnsanlar denizlerde kentler kuracaklar. Doğacak deniz uygarlığına, bugünkü fıkıh yetmeyecek, yeni fıkıh oluşacaktır.

 

 

Süleyman Karagülle


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
23.04.2019
15:06


1967...1968...1969...AKEVLER 53 YILDIR ÇALIŞIYOR...2017...2018...2019

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 1010

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 1010. Hafta - 20 NİSAN 2019 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

 

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 1010. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?”      (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M  TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.”      (Hadis)

Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ,  Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL    Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASIANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

 

***

 

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

ZORDA OLAN ÖZEL SEKTÖR

***

KRIZ DEVAM EDIYOR; ÇÖZÜM NEDIR?

Süleyman KARAGÜLLE

 

***

 

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

Mukayeseli Tefsir Merhalesi; Asr Suresi Tefsiri - 2

Doktor bile ruhen ve fiziken yıpranıp tükenmiş!

Sağlık sorunu, seçim sorunu; İnsanlık Anayasası

‘Murdar’ seçim mi yoksa hissi kable’l-vuku mu?

‘Ey örtüsüne bürünen, kalk artık uyar’ (Kur’an)

Reşat Nuri EROL

 

***

 

HAC SÛRESİ - 12. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

اأَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيمٌ (1) يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكَارَى وَمَا هُمْ بِسُكَارَى وَلَكِنَّ عَذَابَ اللَّهِ شَدِيدٌ (2) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَرِيدٍ (3) كُتِبَ عَلَيْهِ أَنَّهُ مَنْ تَوَلَّاهُ فَأَنَّهُ يُضِلُّهُ وَيَهْدِيهِ إِلَى عَذَابِ السَّعِيرِ (4) يَاأَيُّهَا النَّاسُ إِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِنَ الْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِنْ مُضْغَةٍ مُخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِنُبَيِّنَ لَكُمْ وَنُقِرُّ فِي الْأَرْحَامِ مَا نَشَاءُ إِلَى أَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ وَمِنْكُمْ مَنْ يُتَوَفَّى وَمِنْكُمْ مَنْ يُرَدُّ إِلَى أَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِنْ بَعْدِ عِلْمٍ شَيْئًا وَتَرَى الْأَرْضَ هَامِدَةً فَإِذَا أَنْزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاءَ اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَأَنْبَتَتْ مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ (5) ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّهُ يُحْيِي الْمَوْتَى وَأَنَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (6) وَأَنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ لَا رَيْبَ فِيهَا وَأَنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ مَنْ فِي الْقُبُورِ (7) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُنِيرٍ (8)ثَانِيَ عِطْفِهِ لِيُضِلَّ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ لَهُ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَنُذِيقُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَذَابَ الْحَرِيقِ (9) ذَلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِلْعَبِيدِ (10) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَعْبُدُ اللَّهَ عَلَى حَرْفٍ فَإِنْ أَصَابَهُ خَيْرٌ اطْمَأَنَّ بِهِ وَإِنْ أَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انْقَلَبَ عَلَى وَجْهِهِ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ ذَلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ (11) يَدْعُو مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُ وَمَا لَا يَنْفَعُهُ ذَلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَعِيدُ (12) يَدْعُو لَمَنْ ضَرُّهُ أَقْرَبُ مِنْ نَفْعِهِ لَبِئْسَ الْمَوْلَى وَلَبِئْسَ الْعَشِيرُ (13) إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يُرِيدُ (14) مَنْ كَانَ يَظُنُّ أَنْ لَنْ يَنْصُرَهُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ فَلْيَمْدُدْ بِسَبَبٍ إِلَى السَّمَاءِ ثُمَّ لْيَقْطَعْ فَلْيَنْظُرْ هَلْ يُذْهِبَنَّ كَيْدُهُ مَا يَغِيظُ (15) وَكَذَلِكَ أَنْزَلْنَاهُ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَأَنَّ اللَّهَ يَهْدِي مَنْ يُرِيدُ (16) إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَادُوا وَالصَّابِئِينَ وَالنَّصَارَى وَالْمَجُوسَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُوا إِنَّ اللَّهَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ (17) أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَسْجُدُ لَهُ مَنْ فِي السَّمَوَاتِ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَابُّ وَكَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُ وَمَنْ يُهِنِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ مُكْرِمٍ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَاءُ (18) هَذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا فِي رَبِّهِمْ فَالَّذِينَ كَفَرُوا قُطِّعَتْ لَهُمْ ثِيَابٌ مِنْ نَارٍ يُصَبُّ مِنْ فَوْقِ رُءُوسِهِمُ الْحَمِيمُ (19) يُصْهَرُ بِهِ مَا فِي بُطُونِهِمْ وَالْجُلُودُ (20) وَلَهُمْ مَقَامِعُ مِنْ حَدِيدٍ (21) كُلَّمَا أَرَادُوا أَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا مِنْ غَمٍّ أُعِيدُوا فِيهَا وَذُوقُوا عَذَابَ الْحَرِيقِ (22) إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يُحَلَّوْنَ فِيهَا مِنْ أَسَاوِرَ مِنْ ذَهَبٍ وَلُؤْلُؤًا وَلِبَاسُهُمْ فِيهَا حَرِيرٌ (23) وَهُدُوا إِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِ وَهُدُوا إِلَى صِرَاطِ الْحَمِيدِ (24) إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَيَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ الَّذِي جَعَلْنَاهُ لِلنَّاسِ سَوَاءً الْعَاكِفُ فِيهِ وَالْبَادِ وَمَنْ يُرِدْ فِيهِ بِإِلْحَادٍ بِظُلْمٍ نُذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ (25) وَإِذْ بَوَّأْنَا لِإِبْرَاهِيمَ مَكَانَ الْبَيْتِ أَنْ لَا تُشْرِكْ بِي شَيْئًا وَطَهِّرْ بَيْتِيَ لِلطَّائِفِينَ وَالْقَائِمِينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ (26)وَأَذِّنْ فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلَى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْتِينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍ (27) لِيَشْهَدُوا مَنَافِعَ لَهُمْ وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ فِي أَيَّامٍ مَعْلُومَاتٍ عَلَى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْبَائِسَ الْفَقِيرَ (28) ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَتِيقِ (29) ذَلِكَ وَمَنْ يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللَّهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ عِنْدَ رَبِّهِ وَأُحِلَّتْ لَكُمُ الْأَنْعَامُ إِلَّا مَا يُتْلَى عَلَيْكُمْ فَاجْتَنِبُوا الرِّجْسَ مِنَ الْأَوْثَانِ وَاجْتَنِبُوا قَوْلَ الزُّورِ (30) حُنَفَاءَ لِلَّهِ غَيْرَ مُشْرِكِينَ بِهِ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَكَأَنَّمَا خَرَّ مِنَ السَّمَاءِ فَتَخْطَفُهُ الطَّيْرُ أَوْ تَهْوِي بِهِ الرِّيحُ فِي مَكَانٍ سَحِيقٍ (31) ذَلِكَ وَمَنْ يُعَظِّمْ شَعَائِرَ اللَّهِ فَإِنَّهَا مِنْ تَقْوَى الْقُلُوبِ (32) لَكُمْ فِيهَا مَنَافِعُ إِلَى أَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ مَحِلُّهَا إِلَى الْبَيْتِ الْعَتِييقِ (33) وَلِكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنْسَكًا لِيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ فَإِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَلَهُ أَسْلِمُوا وَبَشِّرِ الْمُخْبِتتِينَ (34) الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِرِينَ عَلَى مَا أَصَابَهُمْ وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ (35)وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُمْ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ لَكُمْ فِيهَا خَيْرٌ فَاذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهَا صَوَافَّ فَإِذَا وَجَبَتْ جُنُوبُهَا فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّ كَذَلِكَ سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ (36) لَنْ يَنَالَ اللَّهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلَكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوَى مِنْكُمْ كَذَلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللَّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَبَشِّرِ الْمُحْسِنِينَ (37) إِنَّ اللَّهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ (38) أُذِنَ لِلَّذِينَ يُقَاتَلُونَ بِأَنَّهُمْ ظُلِمُوا وَإِنَّ اللَّهَ عَلَى نَصْرِهِمْ لَقَدِيرٌ (39) الَّذِينَ أُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ بِغَيْرِ حَقٍّ إِلَّا أَنْ يَقُولُوا رَبُّنَا اللَّهُ وَلَوْلَا دَفْعُ اللَّهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ لَهُدِّمَتْ صَوَامِعُ وَبِيَعٌ وَصَلَوَاتٌ وَمَسَاجِدُ يُذْكَرُ فِيهَا اسْمُ اللَّهِ كَثِيرًا وَلَيَنْصُرَنَّ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ (40) الَّذِينَ إِنْ مَكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ أَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ وَأَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنْكَرِ وَلِلَّهِ عَاقِبَةُ الْأُمُورِ (41) وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَثَمُودُ (42) وَقَوْمُ إِبْرَاهِيمَ وَقَوْمُ لُوطٍ (43) وَأَصْحَابُ مَدْيَنَ وَكُذِّبَ مُوسَى فَأَمْلَيْتُ لِلْكَافِرِينَ ثُمَّ أَخَذْتُهُمْ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ (44) فَكَأَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ فَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَى عُرُوشِهَا وَبِئْرٍ مُعَطَّلَةٍ وَقَصْرٍ مَشِيدٍ (45) أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَا أَوْ آذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَا فَإِنَّهَا لَا تَعْمَى الْأَبْصَارُ وَلَكِنْ تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتِي فِي الصُّدُورِ (46) وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَلَنْ يُخْلِفَ اللَّهُ وَعْدَهُ وَإِنَّ يَوْمًا عِنْدَ رَبِّكَ كَأَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ (47) وَكَأَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ أَمْلَيْتُ لَهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ ثُمَّ أَخَذْتُهَا وَإِلَيَّ الْمَصِيرُ (48)

 

***

 

قُلْ يَاأَيُّهَا النَّاسُ إِنَّمَا أَنَا لَكُمْ نَذِيرٌ مُبِينٌ (49) فَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ (50) وَالَّذِينَ سَعَوْا فِي آيَاتِنَا مُعَاجِزِينَ أُولَئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ (51) وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رَسُولٍ وَلَا نَبِيٍّ إِلَّا إِذَا تَمَنَّى أَلْقَى الشَّيْطَانُ فِي أُمْنِيَّتِهِ فَيَنْسَخُ اللَّهُ مَا يُلْقِي الشَّيْطَانُ ثُمَّ يُحْكِمُ اللَّهُ آيَاتِهِ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ (52)

 

***

 

قُلْ يَاأَيُّهَا النَّاسُ

QuL YAv EayYuHav elNAvSu (uFGuL YAv EayYuHav eLFuGGAvLu)

 “Ey Nas, diye kavl et”

Surenin başında “Ey Nâs” diye başlamış, sonra أَلَمْ تَرَ (18. ayet) diyerek kişiye hitap etmiş yani ayrı ayrı kişileri muhatap almıştı. Sonra Mekke emirini muhatap alarak “İnsanları hacca davet et” demişti. Böylece insanlığın örgütlenmesi ile ilgili hükümler koymuştur.

Şimdi قُلْ emri ile “Ben size mübin uyarıcıyım” demektedir.

Kur’an’ı yorumlamak demek...

Önce kelimelerin tanımlarını yapmaktır, her kelimenin kapsadığı alanları tespit etmektir. Kelime müşterek ise hangi anlamda kullanıldığını tespit etmektir. Müşterek kelimelerde iki mana birden verilemez. Sonra kelime lügat olarak bir şeye delalet etmez. Ama diğer bilgilerle birlikte lügat manaları dışında manalara delalet eder.

...





Sayı: 514 | Tarih: 21.04.2019
Uğur Dündar
Efsane belediye başkanı olmak zor mu?..
Efsane başkanlık imanla olur.
955 Okunma
Hüseyin Bağdatlı
Mehmet Barlas
YSK kararını verip noktayı koyduğu zaman mesele bitmişt
Mum yanalı çok oldu
878 Okunma
Tayibet Erzen
Ergün Diler
İçerde
Hak Uygarlıkları ve Kuvvet Uygarlıkları
848 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Ahmet Hakan
İstiyorlar mı? İstemiyorlar mı?
Günümüz siyaseti
802 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Yusuf Kaplan
Hakikati yitirmez, omurganı korur, pes etmezsen, Türkiy
ADİL DÜZEN HAKİKATİ SİYASETE KURBAN ETMEZ!
792 Okunma
Ali Bülent Dilek


© 2024 - Akevler