Arka plan
697 Okunma, 1 Yorum
Ergün Diler - Takvim
Süleyman Karagülle

11/04/2019

1-Arka plan

2010’da Savaron gemisinde, Antakya’da toplanıldı. Trump’un başkanlığına orada karar verildi. Türkiye’nin geleceği orada çizildi. 31 Mart Seçimleri oranın gereği CHP’ye bırakıldı. Türkiye’deki olaylar 2010’da planlandı.

- Yazarın anlattıkları batının planı olarak doğrudur ama Türkiye’de olanlar planların gereği değil, Allah’ın takdiri iledir.   1950’de Demokrat Parti iktidar oldu. İslamiyet’e inanmış halk onun yanında yer aldı. Biz ise Demokrat Parti’nin kandırmaca olduğunu hissetmiş ve DP’de değil Mareşal’ın kurduğu Millet Partisi’nde yer aldık. O tarihten beri Türk inanmışları iki gruptadırlar. Sermaye’nin taşeronluğunu yapan DP çizgisinde olanlar ile Bediüzzaman’ın başlattığı ve Akevler’de de1961’den beri oluşmakta olan Adil Düzen cephesi. Bu seçimde Türk halkı AK Parti’ye bir şans daha tanıdı. Ona belediye seçimlerinde %55’lere varan oy verdi ama üç büyük şehirde başkanlığı vermedi. İkisinin başına CHP’li ama zihniyet olarak farklı kimseleri getirdi. Bu mesaj çok açık. Bunu görmemek için kör olmak bile yetmez.

 

2-Afrika baharı

Afrika’da Türkiye haritası çizildi. Askeri tatbikat yapıldı. Yani Türkiye’ye saldırı planı hazırlandı. İstanbul’da karışıklık çıkarıyorlar.

- Bir kayalıktan geçerken başınıza taş düşer sakatlanırsınız. Kimseyi suçlamaz, saldırmazsınız. Takdir deyip kazayı atlatmaya çalışırsınız. Bunu bilmeliyiz ki hâkimler de insandırlar. Hata edebilirler. Kasten zulüm yapabilirler ama buna “başıma taş düştü” deyip sabretmek gerekir.  Bazı kurumlar vardır ki o kurumların yokluğu en kötüsünden daha kötüdür.

1) Başkanlık böyledir. Üç arı kovanımız vardı, biri söndü. Sebebi ana arı ölmüş ve kovan gitmişti. En kötü başkan, başkansızlıktan iyidir. O sebeple Erdoğan hata yapsa da başkanımızdır ona saygılı olmak zorundayız.

2) İkincisi ordudur.  Ordusuz devlet olmaz. En kötü ordu, ordusuzluktan iyidir. Bu sebepledir ki ordu kutsaldır, aleyhinde konuşulmaz. 

3)  Bir şeye inanmak hiçbir şeye inanmamaktan daima daha iyidir.  İneğe bile tapsanız hiçbir şeye tapmamaktan iyidir. Bu sebepledir ki putlara bile sövmeyi Allah nehiy etmiştir.

4) Dördüncü kutsal kurum yargıdır. En kötü karar, kararsızlıktan daima iyidir. Haksız da olsa niza halinde olmaktansa haksız da olsa karar uygulanmalıdır.

Yargının adil olması sağlanmalıdır ama zalim de olsa yargı kararlarına uyulmalıdır.

 

3- Sandığın dili

Başkanın falan veya filan olması önemli değil. Sandıktan çıkarsa o başkan olur. Hakimler kişinin çıktığını söyler de o çıkmış olur. Bir   an önce sonuçlanmalı. Tehlike geliyor.   Hazırlıksız yakalanabiliriz.

- Sermaye seçimlerle devletleri oyalayıp geri bırakarak sömürmek istiyor.  Seçimler az olmalı ve kısa zamanda sonlanmalı. Halk seçimlerle değil işlerle meşgul olmalı. Partiler de seçim değil işleri düşünmelidir. Seçildikleri için başarılı olmayacaklardır. Başarılı olacakları için seçilecekler.

 

4- Fırtına!

İstanbul seçimleri ile fırtına bitmez. Kim başbakan olursa olsun fırtına devam edecektir. AK Parti’nin seçimi kaybetmesi, AK Parti’de Erdoğan’ı zayıflatır ve Türkiye kaosa gidebilirdi.

- AK Parti’nin seçimi kazanması Türkiye’yi kaostan kurtardı. Vücut eğer hasta ise mikroplar harekete geçer ve hasta, mikroplarla mücadeleye girer. Yenerse yaşar, yenilirse ölür. AK Parti döneminde Türkiye ilk yıllarda çok iyi gider görünüyordu. Biz geleceği görüyor ve durmadan eleştiriyorduk. Bizimle görüşmüyor, görüşlerimizi duymak istemiyorlardı.  O gün ne olacağını görüşsek bugün onu yaşamazdık.

a- Yerinden yönetim esas alınmalı, kim  başkan olursa olsun başkanlar serbest bırakılmalı. Merkez yerel yönetime katılmamalı, onu desteklemeli. Bizim 60 senedir savunduğumuz ilke budur. Bu ilke bugün hayati önem kazanmıştır.

b- Belediyeler gerçeği görmelidir. Merkezden aldığı talimatla değil halkın desteği ile belediyeleri yönetmelidir. Önce belediye, halkını zengin etmeli sonra zengin olan halk belediyeleri desteklemeli. Merkezden o para dilememeli, merkeze borç vererek merkezi borçtan kurtarmalıdır.

c- İstanbul belediye başkanı İstanbul’un başkanı değildir. Kritik bir yerdedir. Türkiye’nin siyasi merkezi Ankara’dır ama iktisadi merkezi İstanbul’dur. İstanbul eğer kendisini kurtarırsa Türkiye’yi kurtarmış olur. Türkiye kurtulunca dünya kurtulur. Bu da nacak ortaklık sistemi ile, semt kooperatifleri ile mümkündür.

İstanbul bunu Güngören’le görüşerek yapabilir. Bünyamin Demir daha nerede olduğunun farkında değil.

d- Binali Yıldırım’ın bu yeniliği yapması mümkün değildir. İmamoğlu’nun ise %5 civarında mümkün görünüyor. Onun için oyumu ona verdim. Hiç yoktan belediyelerden biri bile bir imkandır.

 

5- Sudan sebep

Sudan’daki kadro Pentagon tarafına geçti. Fransa ve Türkiye dışladı. Enflasyon yüzde yüzleri geçti. Türkiye’ye de benzer operasyon yapılacaktır.

- Şikâyetleri sıralayıp sonra bir olalım demekle bizi arayacaklar temennileriyle işler düzelmez.

a) Türkiye’nin dış borçları var. Bu sorun çözülmelidir

b) Türkiye’nin faiz-enflasyon sarmalı var. Bu sorun çözülmelidir.

c) Türkiye’de ekonomik kriz kapıda, işsizlik alarmı çalıyor bu sorun çözülmelidir.

d) Parçalanma sorunları var, çözülmelidir.

AK Parti Kur’an’a kulak vermelidir. Başka çıkar yol yok. Kur’an da yalnız Akevler’de dile getirilmektedir. Tüm dünya Kur’an’ı 1500 sene önceki mantıkla bulmaya çalışıyor. Kur’an bir tarihi hikayeler mecmuası değildir. Kur’an yaşayan canlı bir kitaptır. Bunu yarım asırdır Akevler dile getirmekte ve uygulamalar yapmaktadır.

 

NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.

 

Yorum:

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı neler yapabilir?

1) İstanbul 10.000 mahalleye ayrılır. Bir beldenin nüfusu on binden fazla olamaz. Burada bucak kooperatifleri kurulur. Ayrıca her bucakta on kadar semt kooperatifi kurulur. Yerinden yönetime doğru adım atılır.

2) Her mahalle Anadolu’daki 2000 ilçeye kardeş yapılır. Buradaki kooperatiflere eş Anadolu’da kooperatifler kurulur. Burada mahallede Anadolu’da ilçede.

3) İstanbul’da demir bonosu çıkarılır.  İstanbul’daki tüm taşınmaz bu İstanbul demir bonosu ile alınıp satılır. Bu bono komisyonculara kredi olarak verilir onlar alıp satarlar. Bu bono müteahhitlere verilir, onlar da inşaat yaparlar. Bu bono İstanbul belediyesi tarafından karsız TL ile alınıp satılır. Böylece İstanbul belediyesi TL’nin yanında İstanbul demir bonosunu devreye sokmuş olur. Bunun kanunlara aykırı hiç bir tarafı yoktur. Bono çıkarmak her kişinin yetkisindedir.

4) İstanbul Büyükşehir Belediyesi yapı bonosunu çıkarır. Komisyonculara kredi olarak verir. Onlar bununla kiralamalar yapar ve bununla kiraya verirler. Buna yapı bonosu veya toprak bonosu denmektedir.

5) İstanbul Büyükşehir Belediyesi buğday bonosunu çıkarır. Tüm İstanbullulara nüfus başına kredi olarak verir, bununla halk yıllık ihtiyaçlarını sipariş verir. İstanbul da Anadolu’ya sipariş verir. Böylece İstanbul piyasası yıl başında tamamlanmış olur. Enflasyon İstanbul’u dolayısıyla Türkiye’yi etkilemez.

6) İstanbul Büyükşehir Belediyesi altın bonosunu çıkarır ve kredileşmeyi sağlar.  Tüm işletmeler faizsiz, enflasyonsuz bir bono ile yeter krediye sahip olur.

 

Böylece İstanbul’daki TL, İstanbul’daki Dolar, İstanbul’daki Euro İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kasasına girer. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bununla ne yapar?

a) Önce devlete borç verir ve Türkiye’yi dış borçtan kurtarır.

b) Sermaye’ye Dolar olarak borç verir ithalat ve ihracat dengeye gelir.

c) İstanbul’da yatırımcıya TL veya dövizi borç olarak verir yatırımların yapılmasını sağlar.

 

Binali Yıldırım’ın bunu yapması mümkün değildir çünkü Sermaye’nin desteği ile oraya gelmiştir. Çevresi çoktan abluka edilmiştir. İmamoğlu’nun kabiliyeti varsa, cesareti varsa bunu yapabilir. İstanbul’u değil, Türkiye’yi ve dünyayı kurtarır.

İmamoğlu’nun bunu yapabilmesi için Güngören ile sıkı çalışması gerekir.

Güngören’in bunu yapabilmesi için Akevler ile sıkı çalışması gerekir.

Yakın arkadaşlarıma bunları söylediğim zaman “Kabul olunmayacak duaya ‘Amin’ diyorsun.” diyorlar. Doğru olabilir ama bir gün gelecek Allah İstanbul’a böyle bir belediye başkanı gönderecek.  Dün bunlar aklımıza bile gelmiyordu. Bugün düşünebiliyoruz. Yarın yapmış olacağız, ben olmasam da.

 

Süleyman Karagülle


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
15.04.2019
06:27


1967...1968...1969...AKEVLER 53 YILDIR ÇALIŞIYOR...2017...2018...2019

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 1009

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 1009. Hafta - 13 NİSAN 2019 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

 

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 1009. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?”      (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M  TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.”      (Hadis)

Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ,  Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL    Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASI,ANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

 

***

 

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

KUR’AN VE ÇOĞUNLUK

***

EKONOMIK TEHLIKE!

Süleyman KARAGÜLLE

 

***

 

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

Sağlık Sorunu; olmaya devlet cihanda.. sıhhat gibi - 3

Sağlık Sorunu; olmaya devlet cihanda.. sıhhat gibi - 4

Sağlık Sorunu; olmaya devlet cihanda.. sıhhat gibi - 5

Bir Dr. diyor ki; hasta olursanız tıbba güvenmeyin!

Sağlık sorunu aslında ‘Sosyal Tufan’ seviyesinde

Mukayeseli Tefsir Merhalesi; Asr Suresi Tefsiri

Reşat Nuri EROL

 

***

 

HAC SÛRESİ - 11. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

اأَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيمٌ (1) يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكَارَى وَمَا هُمْ بِسُكَارَى وَلَكِنَّ عَذَابَ اللَّهِ شَدِيدٌ (2)وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَرِيدٍ (3) كُتِبَ عَلَيْهِ أَنَّهُ مَنْ تَوَلَّاهُ فَأَنَّهُ يُضِلُّهُ وَيَهْدِيهِ إِلَى عَذَابِ السَّعِيرِ (4) يَاأَيُّهَا النَّاسُ إِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِنَ الْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِنْ مُضْغَةٍ مُخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِنُبَيِّنَ لَكُمْ وَنُقِرُّ فِي الْأَرْحَامِ مَا نَشَاءُ إِلَى أَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ وَمِنْكُمْ مَنْ يُتَوَفَّى وَمِنْكُمْ مَنْ يُرَدُّ إِلَى أَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِنْ بَعْدِ عِلْمٍ شَيْئًا وَتَرَى الْأَرْضَ هَامِدَةً فَإِذَا أَنْزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاءَ اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَأَنْبَتَتْ مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ (5) ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّهُ يُحْيِي الْمَوْتَى وَأَنَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (6) وَأَنَّ السَّاعَةَآتِيَةٌ لَا رَيْبَ فِيهَا وَأَنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ مَنْ فِي الْقُبُورِ (7) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُنِيرٍ (8)ثَانِيَ عِطْفِهِ لِيُضِلَّ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ لَهُ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَنُذِيقُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَذَابَ الْحَرِيقِ (9) ذَلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِلْعَبِيدِ (10) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَعْبُدُ اللَّهَ عَلَى حَرْفٍ فَإِنْ أَصَابَهُ خَيْرٌ اطْمَأَنَّ بِهِ وَإِنْ أَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انْقَلَبَ عَلَى وَجْهِهِ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ ذَلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ (11) يَدْعُو مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُ وَمَا لَا يَنْفَعُهُ ذَلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَعِيدُ (12) يَدْعُو لَمَنْ ضَرُّهُ أَقْرَبُ مِنْ نَفْعِهِ لَبِئْسَ الْمَوْلَى وَلَبِئْسَ الْعَشِيرُ (13) إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يُرِيدُ (14) مَنْ كَانَ يَظُنُّ أَنْ لَنْ يَنْصُرَهُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ فَلْيَمْدُدْ بِسَبَبٍ إِلَى السَّمَاءِ ثُمَّ لْيَقْطَعْ فَلْيَنْظُرْ هَلْ يُذْهِبَنَّ كَيْدُهُ مَا يَغِيظُ (15)وَكَذَلِكَ أَنْزَلْنَاهُ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَأَنَّ اللَّهَ يَهْدِي مَنْ يُرِيدُ (16) إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَادُوا وَالصَّابِئِينَ وَالنَّصَارَى وَالْمَجُوسَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُوا إِنَّ اللَّهَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ (17)أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَسْجُدُ لَهُ مَنْ فِي السَّمَوَاتِ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَابُّ وَكَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُ وَمَنْ يُهِنِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ مُكْرِمٍ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَاءُ (18) هَذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا فِي رَبِّهِمْ فَالَّذِينَ كَفَرُوا قُطِّعَتْ لَهُمْ ثِيَابٌ مِنْ نَارٍ يُصَبُّ مِنْ فَوْقِ رُءُوسِهِمُ الْحَمِيمُ (19) يُصْهَرُ بِهِ مَا فِي بُطُونِهِمْ وَالْجُلُودُ (20) وَلَهُمْ مَقَامِعُ مِنْ حَدِيدٍ (21) كُلَّمَا أَرَادُوا أَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا مِنْ غَمٍّ أُعِيدُوا فِيهَا وَذُوقُوا عَذَابَ الْحَرِيقِ (22) إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يُحَلَّوْنَ فِيهَا مِنْ أَسَاوِرَ مِنْ ذَهَبٍ وَلُؤْلُؤًا وَلِبَاسُهُمْ فِيهَا حَرِيرٌ (23) وَهُدُوا إِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِ وَهُدُوا إِلَى صِرَاطِ الْحَمِيدِ (24) إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَيَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ الَّذِي جَعَلْنَاهُ لِلنَّاسِ سَوَاءً الْعَاكِفُ فِيهِ وَالْبَادِ وَمَنْ يُرِدْ فِيهِ بِإِلْحَادٍ بِظُلْمٍ نُذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ (25) وَإِذْ بَوَّأْنَا لِإِبْرَاهِيمَ مَكَانَ الْبَيْتِ أَنْ لَا تُشْرِكْ بِي شَيْئًا وَطَهِّرْ بَيْتِيَ لِلطَّائِفِينَ وَالْقَائِمِينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ (26)وَأَذِّنْ فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلَى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْتِينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍ (27) لِيَشْهَدُوا مَنَافِعَ لَهُمْ وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ فِي أَيَّامٍ مَعْلُومَاتٍ عَلَى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْبَائِسَ الْفَقِيرَ (28) ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَتِيقِ (29) ذَلِكَ وَمَنْ يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللَّهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ عِنْدَ رَبِّهِ وَأُحِلَّتْ لَكُمُ الْأَنْعَامُ إِلَّا مَا يُتْلَى عَلَيْكُمْ فَاجْتَنِبُوا الرِّجْسَ مِنَ الْأَوْثَانِ وَاجْتَنِبُوا قَوْلَ الزُّورِ (30) حُنَفَاءَ لِلَّهِ غَيْرَ مُشْرِكِينَ بِهِ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَكَأَنَّمَا خَرَّ مِنَ السَّمَاءِ فَتَخْطَفُهُ الطَّيْرُ أَوْ تَهْوِي بِهِ الرِّيحُ فِي مَكَانٍ سَحِيقٍ (31) ذَلِكَ وَمَنْ يُعَظِّمْ شَعَائِرَ اللَّهِ فَإِنَّهَا مِنْ تَقْوَى الْقُلُوبِ (32) لَكُمْ فِيهَا مَنَافِعُ إِلَى أَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ مَحِلُّهَا إِلَى الْبَيْتِ الْعَتِييقِ (33) وَلِكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنْسَكًا لِيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ فَإِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَلَهُ أَسْلِمُوا وَبَشِّرِ الْمُخْبِتتِينَ (34) الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِرِينَ عَلَى مَا أَصَابَهُمْ وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ (35)وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُمْ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ لَكُمْ فِيهَا خَيْرٌ فَاذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهَا صَوَافَّ فَإِذَا وَجَبَتْ جُنُوبُهَا فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّ كَذَلِكَ سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ (36) لَنْ يَنَالَ اللَّهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلَكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوَى مِنْكُمْ كَذَلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللَّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَبَشِّرِ الْمُحْسِنِينَ (37) إِنَّ اللَّهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ (38) أُذِنَ لِلَّذِينَ يُقَاتَلُونَ بِأَنَّهُمْ ظُلِمُوا وَإِنَّ اللَّهَ عَلَى نَصْرِهِمْ لَقَدِيرٌ (39) الَّذِينَ أُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ بِغَيْرِ حَقٍّ إِلَّا أَنْ يَقُولُوا رَبُّنَا اللَّهُ وَلَوْلَا دَفْعُ اللَّهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ لَهُدِّمَتْ صَوَامِعُ وَبِيَعٌ وَصَلَوَاتٌ وَمَسَاجِدُ يُذْكَرُ فِيهَا اسْمُ اللَّهِ كَثِيرًا وَلَيَنْصُرَنَّ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ (40) الَّذِينَ إِنْ مَكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ أَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ وَأَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنْكَرِ وَلِلَّهِ عَاقِبَةُ الْأُمُورِ (41) وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَثَمُودُ (42) وَقَوْمُ إِبْرَاهِيمَ وَقَوْمُ لُوطٍ (43) وَأَصْحَابُ مَدْيَنَ وَكُذِّبَ مُوسَى فَأَمْلَيْتُ لِلْكَافِرِينَ ثُمَّ أَخَذْتُهُمْ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ (44)

 

***

 

فَكَأَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ فَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَى عُرُوشِهَا وَبِئْرٍ مُعَطَّلَةٍ وَقَصْرٍ مَشِيدٍ (45) أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَا أَوْ آذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَا فَإِنَّهَا لَا تَعْمَى الْأَبْصَارُ وَلَكِنْ تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتِي فِي الصُّدُورِ (46) وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَلَنْ يُخْلِفَ اللَّهُ وَعْدَهُ وَإِنَّ يَوْمًا عِنْدَ رَبِّكَ كَأَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ (47) وَكَأَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ أَمْلَيْتُ لَهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ ثُمَّ أَخَذْتُهَا وَإِلَيَّ الْمَصِيرُ (48)

 

***

 

فَكَأَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ

Fa Ka EayYıN MiN QaRYTin (Va KaEayYın MiN FaGLaTin)

“Karyeden nicelerini”

قَرْيَة yaklaşık yüz aileden oluşmuş bir ekonomik birliktir. Ekonomik yapının hücresi mertebesindedir. Yaklaşık on aşiretten/ocaktan oluşur. Her aşiret yaklaşık olarak on ailedir. Karyenin nüfusu 300 ile 1000 arasındadır. Bunlar Kur’an’ın sayılar sisteminden çıkarılmıştır. Karyenin bir de geniş manası vardır. “Belde” de bir karyedir. Yaklaşık olarak nüfusu 30 bindir. “Medine” de bir karyedir, yaklaşık olarak nüfusu 3 milyondur. “Mısr” da bir karyedir, yaklaşık olarak nüfusu 300 milyondur. Buradaki karyeden maksat geniş manadaki karyedir. Geçmişte bunlar helâk edilmiştir. (Adil Düzen’e göre sosyal kuruluşlar Şekil-1’de gösterilmiştir.)

 

 

Şekil-1

 

Geçmişi hikâye ettikten sonra insanlığa geleceğini hatırlatmak için “Nice karyeleri helâk ettik” diyor.

Dünya iki büyük savaş gördü. İnsanlar öldü. Binalar yıkıldı ama kentler birden yenilendi. Almanya’da ve Japonya’da taş üstünde taş kalmamıştı. Zelzelede kentler yıkıldı. Ancak sonra kısa zamanda onarıldı. Bunu sağlayan Sermaye idi. Savaşları Sermaye çıkarır, insanları öldürür, kentleri yıkar; sonra faizli kredi verir ve yapılar yeniden inşa edilir.

Geçmişte böyle olmamıştı.

Zalim kavmi helâk etmek için o kentler yıkılır ve onların yerinde harabeler kalırdı.

Evet, bu ayette bunlar anlatılıyor. Çin Seddi, Bizans (İstanbul) surları hala duruyor ama buralarda yaşayanlar helak olup gitmiştir.







© 2024 - Akevler