Unutma!
928 Okunma, 3 Yorum
Ergün Diler - Takvim
Süleyman Karagülle

14/03/2019

1- Unutma!

Putin ile Erdoğan görüşürlerken içinde Türk ve Rusların bulunduğu uçak düştü. Trump, Putin Erdoğan anlaşmasına karşı Sermaye var gücü ile saldırıyor.  Devam edecekler.

- Sermaye-Devletler çatışması işçiliğin sona erip ortaklığın gelmesi için olmaktadır. Tarihi akışın sonucudur. Devletlerin galip gelmeleri için Kur’an’a kulak verilmelidir. Akevler’de hazırlanan, Erbakan tarafından benimsenen ama uygulanmayan ortaklık düzenini başta Erdoğan benimsemeli sonra Trump’a ve Putin’e anlatmalı.  Böylece yeni düzen gelince Sermaye’nin işi bir gecede sona erer.

a) Ödemeler Dolar ve Türk Lirası olarak devam etmeli. Borçlanmalar altın bonosu üzerinden olmalıdır.

b) Her türlü anlaşmazlıkta hakemlik sistemi benimsenmeli. Hakimlik sistemine son verilmelidir.  

c) Gümrükler ve vizeler kalkmalıdır.

d) Gizli istihbarat örgütleri yerine açık istihbarat örgütleri oluşturulmalı ve istihbarat örgütleri provokasyonlar yapmamalı.

 

2- Baş rol

Sudan Sevakin Adası’nı bize emanet etti. İsrail, Süveyş Kanalı’na paralel Akabe Körfezi’nde kanal açıyor. Türkiye ben varım diyor.

-Türkiye’yi savaşa sokma oyunudur, şimdilik başaramamışlardır. Türkiye Osmanlı İmparatorluğu’nu ihyaya çalışmalıdır. İmparatorluklar dönemi geçti. Üçüncü bin yıl uygarlığında silah değil, hukuk hakim olacaktır. Hukuk da bilgisayar tekniği üzerinde oturacaktır.

 

3- Kapıdaki fırtına

Aile ve Çin, İpek Yolu Projesi ile ABD’yi ve Rusya’yı bu arada Türkiye’yi etkisiz hale getirmeye çalışıyor. Arabistan Sermaye’nin yanında yer aldı. ABD Afrika’yı karıştırıyor.

- Türkiye ve İran beraber olursa Çin ile Rusya arasında çıkacak bir savaşta galip gelen, İslam aleminin olduğu taraf olacaktır. Savaşın olup olmayacağını bilemiyorum ama savaş çıkarsa İran ve Türkiye dolayısıyla İslam alemi ABD ile beraber olacak ve kısa zamanda üçüncü cihan savaşı sona erecektir. İsrail Sermaye tarafı görünecek ama sonra bizim tarafa geçecek ve İsrail Devleti yeni statüye kavuşacak.  İsrail’i İslam orduları koruyacak.

 

4-Havada savaş

ABD Boeing uçakları peş peşe düştü. 50’den fazla devlet ülkesine bu uçakları sokmuyor.

- Biyolojik savaş vardır, teknolojik savaş vardır, atom savaşı vardır. Şimdi bir de elektronik savaş başlamıştır. Nuh Tufanı’ndan çok çok daha tehlikeli bir savaştır. Bankalar çökertilirse hayat durur.  Uçaklar hareket edemez hale gelir. Güven diye bir şey kalmaz.

Bunun çözümü yine elektronik bilgidir. Uluslararası elektronik savunma vakfı kurulmalıdır.  Arızaya geçen uçakta kara kutuya kaydedilenler yayınlanmalıdır.  

Kasame denen müessese vardır. Boeing’e bunu kimlerin yaptığı sorulur. Elli kadar firma için soruşturma başlar. Kimin yaptığını bulamazlarsa elli firmaya zarar tazmin ettirilir. Düşen uçakların değeri, ölen insanların diyeti bu firmalar tarafından paylaşılarak ödenir.

Nakit üretme kamu tekeline alınır ve vakıf olarak işletilir. Bu tür oyun oynadığı ortaya çıkan firmaların tüm malları hakemler kararı ile müsadere edilir.

5-Yeni dünya

Türkiye Rusya’ya yakınlaşıyor. Ortadoğu petrol kaynaklarına hakim olmak üzere yoldalar. Rusya hattı alternatifi olarak Türkiye hattı inşa ediliyor. Geleceğin merkezi Türkiye olmaktadır. Bu, ABD’yi rahatsız ediyor. Boeing’in düşmesi bu savaşın görüntüsüdür.

- Türkler ve Ruslar iç içe yaşayan iki kavimdir. Ortak ataları İskitler’dir. Genel özelliği birlikte yaşama bilincidir. Yöneticiler savaşır. Sonunda halk, vergilerini kazanana verir, halk eski yaşamlarına devam ederler. Halk arasında bir çatışma yoktur. Dinleri ve ırkları ayrı olsa da hayat anlayışları aynıdır. Halk iktidarların savaşına ortak olmaz.

Sovyetler zamanında da halk arasında düşmanlık yoktu. Türkler ile Ruslar’dan çok Türkler arasında kavga vardır.

Gorbaçov ırk ve din çatışmasına son verdi, Yeltsin Putin’e devretti. Rusya ve Türkiye şimdilik çok iyi gidiyorlar.

Rusya ile yakınlaşmaya Demirel başladı. Özal devam etti, Erbakan zirveye çıkardı. Erdoğan da devam ediyor. Ortaklık ekonomisi Kur’an düzeninin gelmekte olduğunun işaretidir.

NOT: Yazıda yer italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.

Yorum:

Doğu ve Batı Uygarlıkları

Bin yılda bir, uygarlıklar yenilenir. Uygarlıkların ömrü bin yıldır.  İki tür uygarlık vardır; Batı uygarlığı ve Doğu uygarlığı. Bunları tahterevalli gibi oynatırlar, bin senede iner ve çıkarlar. Biri inmişken diğeri çıkar. Doğu uygarlıkları Miladi takvime bağlıdır. Şimdi doğu uygarlığı yükselmektedir.

Kur’an bunu İsra Suresi’nde çok açık bir şekilde ifade etmektedir.  Yeni uygarlığı bir kavim hazırlar ve miladi binyılın başında gerçekleştirir. Üçüncü bin yıl uygarlığı için Türkiye hazırlanmıştır. Şimdi dünya ile paylaşmaktadır.

Bu düzen Akevler’de hazırlanmaktadır. Erbakan dünyaya duyurmuştur. İlk uygulamaları Güngören ve Teşvikiye Belediyeleri yapacaktır, inşallah.

 

 

Süleyman Karagülle


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
17.03.2019
10:56


1967...1968...1969...AKEVLER 53 YILDIR ÇALIŞIYOR...2017...2018...2019

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 1005

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 1005. Hafta - 16 MART 2019 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

 

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 1005. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?”      (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M  TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.”      (Hadis)

Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ,  Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL    Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASIANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

 

***

 

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

YALOVA HAYAT GAZETESİ VE ÖNERİLERİM

***

SERMAYE’NIN AJANLARI VE ÇÖZÜM

Süleyman KARAGÜLLE

 

***

 

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

Erbakan, selem sistemi ve faizi selemle yenmek(18)

Sinan E.; Erbakan’ı Anma Haftası ve Adil Düzen

Adil Düzen bağlamında belediyeler ne yapmalı?

Faiz ve zalim düzen yüzünden işsizsin kardeşim!

‘Faizli zalim düzen yüzünden’ itirafına az kaldı!

Seçim; inandırıcılığını kaybetmekte olan iktidar

Reşat Nuri EROL

 

***

 

HAC SÛRESİ - 7. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

يَاأَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيمٌ (1) يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكَارَى وَمَا هُمْ بِسُكَارَى وَلَكِنَّ عَذَابَ اللَّهِ شَدِيدٌ (2) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَرِيدٍ (3) كُتِبَ عَلَيْهِ أَنَّهُ مَنْ تَوَلَّاهُ فَأَنَّهُ يُضِلُّهُ وَيَهْدِيهِ إِلَى عَذَابِ السَّعِيرِ (4) يَاأَيُّهَا النَّاسُ إِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِنَ الْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِنْ مُضْغَةٍ مُخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِنُبَيِّنَ لَكُمْ وَنُقِرُّ فِي الْأَرْحَامِ مَا نَشَاءُ إِلَى أَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ وَمِنْكُمْ مَنْ يُتَوَفَّى وَمِنْكُمْ مَنْ يُرَدُّ إِلَى أَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِنْ بَعْدِ عِلْمٍ شَيْئًا وَتَرَى الْأَرْضَ هَامِدَةً فَإِذَا أَنْزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاءَ اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَأَنْبَتَتْ مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ (5) ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّهُ يُحْيِي الْمَوْتَى وَأَنَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (6) وَأَنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ لَا رَيْبَ فِيهَا وَأَنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ مَنْ فِي الْقُبُورِ (7) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُنِيرٍ (8) ثَانِيَ عِطْفِهِ لِيُضِلَّ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ لَهُ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَنُذِيقُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَذَابَ الْحَرِيقِ (9) ذَلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِلْعَبِيدِ (10) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَعْبُدُ اللَّهَ عَلَى حَرْفٍ فَإِنْ أَصَابَهُ خَيْرٌ اطْمَأَنَّ بِهِ وَإِنْ أَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انْقَلَبَ عَلَى وَجْهِهِ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ ذَلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ (11) يَدْعُو مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُ وَمَا لَا يَنْفَعُهُ ذَلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَعِيدُ (12) يَدْعُو لَمَنْ ضَرُّهُ أَقْرَبُ مِنْ نَفْعِهِ لَبِئْسَ الْمَوْلَى وَلَبِئْسَ الْعَشِيرُ (13) إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يُرِيدُ (14) مَنْ كَانَ يَظُنُّ أَنْ لَنْ يَنْصُرَهُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ فَلْيَمْدُدْ بِسَبَبٍ إِلَى السَّمَاءِ ثُمَّ لْيَقْطَعْ فَلْيَنْظُرْ هَلْ يُذْهِبَنَّ كَيْدُهُ مَا يَغِيظُ (15) وَكَذَلِكَ أَنْزَلْنَاهُ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَأَنَّ اللَّهَ يَهْدِي مَنْ يُرِيدُ (16) إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَادُوا وَالصَّابِئِينَ وَالنَّصَارَى وَالْمَجُوسَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُوا إِنَّ اللَّهَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ (17) أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَسْجُدُ لَهُ مَنْ فِي السَّمَوَاتِ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَابُّ وَكَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُ وَمَنْ يُهِنِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ مُكْرِمٍ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَاءُ (18) هَذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا فِي رَبِّهِمْ فَالَّذِينَ كَفَرُوا قُطِّعَتْ لَهُمْ ثِيَابٌ مِنْ نَارٍ يُصَبُّ مِنْ فَوْقِ رُءُوسِهِمُ الْحَمِيمُ (19) يُصْهَرُ بِهِ مَا فِي بُطُونِهِمْ وَالْجُلُودُ (20) وَلَهُمْ مَقَامِعُ مِنْ حَدِيدٍ (21) كُلَّمَا أَرَادُوا أَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا مِنْ غَمٍّ أُعِيدُوا فِيهَا وَذُوقُوا عَذَابَ الْحَرِيقِ (22) إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يُحَلَّوْنَ فِيهَا مِنْ أَسَاوِرَ مِنْ ذَهَبٍ وَلُؤْلُؤًا وَلِبَاسُهُمْ فِيهَا حَرِيرٌ (23) وَهُدُوا إِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِ وَهُدُوا إِلَى صِرَاطِ الْحَمِيدِ (24) إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَيَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ الَّذِي جَعَلْنَاهُ لِلنَّاسِ سَوَاءً الْعَاكِفُ فِيهِ وَالْبَادِ وَمَنْ يُرِدْ فِيهِ بِإِلْحَادٍ بِظُلْمٍ نُذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ (25) وَإِذْ بَوَّأْنَا لِإِبْرَاهِيمَ مَكَانَ الْبَيْتِ أَنْ لَا تُشْرِكْ بِي شَيْئًا وَطَهِّرْ بَيْتِيَ لِلطَّائِفِينَ وَالْقَائِمِينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ (26)

 

***

 

وَأَذِّنْ فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلَى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْتِينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍ (27) لِيَشْهَدُوا مَنَافِعَ لَهُمْ وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ فِي أَيَّامٍ مَعْلُومَاتٍ عَلَى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْبَائِسَ الْفَقِيرَ (28) ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَتِيقِ (29) ذَلِكَ وَمَنْ يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللَّهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ عِنْدَ رَبِّهِ وَأُحِلَّتْ لَكُمُ الْأَنْعَامُ إِلَّا مَا يُتْلَى عَلَيْكُمْ فَاجْتَنِبُوا الرِّجْسَ مِنَ الْأَوْثَانِ وَاجْتَنِبُوا قَوْلَ الزُّورِ (30)

 

***

 

وَأَذِّنْ فِي النَّاسِ

Va EaüÜiN Fiy elNAvSi (Va FagGiL Fiy eL FuGAvLı)

“Ve nâs içinde te’zin et”

Bundan önceki ayette “İbrahim için beytin mekânını tebvi’ ettik” dedikten sonra, “Biz ona dedik ki” demeden, “Bana bir şeyi işrak etmemen” dedi. Buradaki ت (تُشْرِكْ) harfi ile muhatap olanın İbrahim olduğunu kabul etmiş, ona göre tefsir etmiştik.

Bu ت harfi okuyucuya, Muhammed’e, şimdiki Mekke imamına raci olabilir. Yani biz İbrahim’e beytin yerini hazırladık, sen şimdi muhatabım olan imam, bu görevi yerine getirensin. Bu iki manaya gelsin diye “biz ona dedik” ifadesini hazf etmiştir.

Buradaki ت harfine değişik mana verilerek başka anlam çıkacaktır.

وَإِذْ بَوَّأْنَا لِإِبْرَاهِيمَ مَكَانَ الْبَيْتِ أَنْ لَا تُشْرِكْ بِي شَيْئًا وَطَهِّرْ بَيْتِيَ لِلطَّائِفِينَ وَالْقَائِمِينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ (26)

أُذُن ‘kulak’ demektir. “Ezan” kulağa duyurmak demektir. Yani çağırmak demektir. Sonra “izin” bir haberi bekleyen kimsenin kulağına gelen ses anlamında kinaye olarak ruhsat anlamı kazanmıştır.

ء gücü, ذ işaretle belirlemeyi, ن belirsizliği ifade eder.

“Ezan” yüz yüze gelmeden duyurmadır. Bugünkü radyo ve televizyonların hepsi ezan mahiyetindedir. Bu ayetin emri bundan yüz sene evvel yerine getirilemezdi. Bugün ise çok kolay yerine getirilir durumu vardır. أَذِّنْ لِلنَّاسِ demiyor da أَذِّنْ فِي النَّاسِ diyor. لِلنَّاسِ deseydi her birinin cep telefonuna mesaj olarak göndermeniz gerekirdi. فِي النَّاسِ deyince radyo veya televizyonla ulaşmak yeterli olur.

Nâsa ezan edebilmek için insanlığın bir yayın organı olacaktır. İnsanlığın bu yayın organı Arapça yayın yapacaktır. Ülkelerin televizyonları onu o ülkenin ulusal diline çevirerek yayınlayacaktır. Kur’an’ın emri budur. İnsanlara kendi dilleri ile hitap edeceğiz.

Bin dil üniversitesine bu sebeple ihtiyaç vardır. Bütün insanlara ulaşabilmemiz için bütün dillerden Arapça bilen mütercimler yetiştirmeliyiz. Biz onların dilini öğrenmeyeceğiz, onlar Arapça öğrenecekler.

“Nâs” yeryüzünde yaşayan insanların hepsidir. Buradaki tarif harfi istiğrak için gelmiştir. “Nâs” kelimesi çoğuldur. Muhatapları içerir. Günlük namazları kılanlar birer nâsdır. Cuma namazını beraber kılanlar birer nâsdırlar. Hac yapmakla yükümlü olanlar da bir nâsdır.

Emir Mekke imamına olduğuna göre Mekke imamının seçilme şekli üzerinde de durmamız gerekecektir.

Aşiretler birleşerek bir karye kurarlar. Halk orada üretip orada tüketir. İlk güvenlik ve mübadele birimi bucaktır. Karye (Bucak) topluluğun hücresidir. 100’e yakın bucak birleşir ve bir ili oluşturur. Bucak “kabile”dir, il “şa’b”dır. 100’e yakın il birleşir ve ülkeyi/devleti oluşturur, bu da “kavim”dir. Kavimler de bütün “nâsı/insanlığı” oluştururlar.

İnsanlığın merkezi Mekke’dir. Mekke’de her devletin bir ilçesi vardır, orada oturanlar kendi ülkelerinden gelenleri ağırlarlar, konuk ederler. Ayrıca Mekke bucağı vardır. Dünyadaki üniversitelerin rektörleri yani ilmî dayanışmanın sorumluları oraya birer ilim adamı gönderirler. Onlar Mekke beldesine yerleşirler. Her ülkede 10’a yakın üniversite vardır. Yeryüzünde 100’e yakın ülke vardır. Toplam olarak bin âlim oraya gitmiş olur. Yüz ilim vardır. Her ilimden on âlim gitmiş olur. İşte, Mekke beldesi bunlardan oluşur. Şimdiki Mekke sakinleri Mekke ilinde yerleşirler. İlçelerinde otururlar. Arapların da ilçeleri vardır.

Bu üniversite ilmî şura oluşturur. Ona yakın şura olur. İlmî şura âlimlerden birini Mekke emiri olarak seçer. İşte, Mekke emiri budur. Devlet başkanları 50 yaşında seçilebilirler, 10 sene imamlık yaparlar, sonra fahri imam olurlar.

Mekke emirinin orduları yoktur. Siyasi başkanlık yapmaz. Dünyanın güvenliği ile meşgul olmaz. Güvenlik hakemler kararı ile kurulur. Gönüllü devletler hakem kararlarına uymayanları yola getirirler. Savaş burada meşrudur. Ganimet savaş sonunda alınabilir. Savaş da hakemlerin kararı ile yapılır.

...

DEVAMI VE TAMAMI SEMİNER NOTLARINDA...


Reşat Nuri Erol
17.03.2019
10:58


https://www.youtube.com/channel/UCFo3tKrGvXdcWpcpSXwpLfg


İslam Medeniyeti Vakfı - YouTube


https://www.youtube.com/channel/UCFo3tKrGvXdcWpcpSXwpLfg
Bu kanalda Kur'an'ı anlama ve hayatımıza uygulama üzerine videolar mevcuttur. İslam Medeniyeti Vakfı olarak bu minvalde çalışmalar yapılmaktadır. Çalışmalar ...


Reşat Nuri Erol
18.03.2019
15:52


https://www.youtube.com/watch?v=rSRz_jC3VJg







Sayı: 509 | Tarih: 17.03.2019
Ergün Diler
Unutma!
Doğu ve Batı Uygarlıkları
928 Okunma
3 Yorum
Süleyman Karagülle
Ahmet Hakan
Yeni Zelanda terörü için basit bir kılavuz
Kilise katliamı tehlikesi
838 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Barlas
Yeni Zelandalı manyak katil biz Türklere de takıntılıym
Hak-Batıl kavgası
830 Okunma
Tayibet Erzen
Yusuf Kaplan
Ailenin çöküşünü seyredemeyiz!
AİLEYİ ANCAK ADİL DÜZEN AŞİRETLERİ KORUR!
672 Okunma
Ali Bülent Dilek