Medeniyet perspektifi, medya dili ve TRT-Avaz Çalıştayı
757 Okunma, 0 Yorum
Yusuf Kaplan - Yeni Şafak
Ali Bülent Dilek

Medeniyet perspektifi, medya dili ve TRT-Avaz Çalıştayı (1)

12 Oca 2018, Cuma

YUSUF KAPLAN

Üç asırdır dünya tarihini Batılılar yapıyor; bütün insanlığın kullandığı kavramları ve kurumları yalnızca Batılılar üretiyor... 

Batılıların dışındaki toplumlarsa, bu kavramları ve kurumları (Afrikalılar, Latin Amerikalılar ve kısmen Asyalılar gibi) ya tüketmekle; ya da (Çin, Hindistan, Japonya gibi) Batılı kodlar ekseninde yeniden üretmekle yetiniyor...

Bugün kullandığımız bilim, düşünce, sanat, siyaset, ahlâk, estetik ve medyaya ilişkin kavramlar da, kurumlar da Batılıların geliştirdiği kavramlar ve kurumlar. Dahası, burada zikrettiğim kategoriler de Batılılara ait kategoriler yine.

ÇAĞ KÖRLEŞMESİ’Nİ GÖRMEDEN ASLÂ!

..................................

Oysa Batılıların ürettiği, Tanrı’ya, hakikate, tabiata, bütün insanlığa yönelttiği saldırıya en başta Nietzsche ve Heidegger’den itibaren bütün birinci sınıf Batılı düşünürler dikkat çektiler

Bazı düşünürler, Nietzsche gibi, “çöl büyüyor, çöl büyüyor...” diyerek çığlık atıyor... Sözgelişi, yapısal-antropolojinin kurucusu Levi-Strauss, “kurtarılması gereken yok edilen kültürlerdir, kültürel çeşitliliktir” diye feryat etti -ta 1960’lı yıllarda, o zamanın en etkili iletişim aracı radyo radyo koşuşturarak...

FİÎLÎ SÖMÜRGECİLİK’TEN ZİHNÎ SÖMÜRGECİLİK’E...

Dün, elektronik devrim olarak adlandırdığımız İkinci Sanayi Devrimi’nden önce, Batılılar, bütün kıtaları  işgal ettiler ve sömürgeleştirdiler.  Buna, klasik ya da açık / fiîlî sömürgecilik biçimi diyoruz.

İkinci Sanayi Devrimi’nden sonra, medyaların yaygınlaşmasıyla birlikte, sömürgecilik, mahiyet değiştirdi: Eski, açık / doğrudan sömürgecilik, yerini, medyalar üzerinden gerçekleştirilen, hem medyaların hem de medyaya hâkim olanların zihnimizin efendileri, şekillendiricileri konumuna yerleştikleri, zihnî / kültürel sömürgecilik olarak da adlandırdığımız örtük / dolaylı yeni sömürgecilik biçimlerine terketti.

Burada dikkat çekilmesi gereken kritik sorun şu: Örtük / dolaylı sömürgecilik, doğrudan zihnimize, duygularımıza hitap ettiği, bilinçaltı dünyamızı delik deşik ettiği için, klasik / açık sömürgecilikten daha tehlikelidir.

O yüzden iletişimbiliminin pîrlerinden Arthur Asa Berger, Television as a Terror Apparatus (Bir Terör Aygıtı Olarak Televizyon) başlıklı bir kitap yazdı.

Yine o yüzden, Heidegger, “kamera, izleyiciye yöneltilmiştir silahtır” çarpıcı tespitini yaptı.

ÇAĞIMIZIN “KİLİSE”LERİ MEDYALAR, “PAPAZ”LARI MEDYATÖRLER

Meselenin felsefî (medya ontolojisi ve epistemolojisi) boyutlarını burada tartışmak değil niyetim. Geleceğim nokta, meselenin siyasî, kültürel, ekonomik ve teknik boyutları...

Batılılar, dünya üzerindeki hegemonyalarını medyalara borçlular. 

Sözgelişi, Hollywood olmasaydı, Amerika, dünya üzerinde bu kadar etkin ve etkili olabilir miydi? 

Amerika, dünya üzerindeki hegemonyasını, güçlü teknolojik silahlarına olduğu kadar, Hollywood’a da borçlu.

Çağımız medya çağı.

O yüzden, medyada yoksanız, yoksunuz ve yok olmaktan kurtulamazsınız.

Saint-Simon, Sanayi Devrimi’nin mimarları mühendisleri, “sanayi çağının papazları” olarak adlandırmıştı.

Hegel de, “gazete”yi, “modern insanın sabah ibadeti” olarak nitelendirmişti.

Çağımızın “kiliseleri”, bankalar, AVM’ler, müzikholler, stadyumlar; ama daha çok da, medyalardır.

Çağımızın “papazları” da, zaman zaman “gladyatör”lere dönüştüğü gözlenen “meyatörler” elbette!

Hayatımız, medyalaştı; dahası, medya, hayatımızı şekillendiren bir konuma ulaştı...

TRT’NİN GELİŞİ VE TRT-AVAZ ÇALIŞTAYI

Genelde Müslümanlar, özelde Türkiye olarak medyada varlık gösterebilmiş değiliz henüz.

Medyada varlık göstermeye, dünyaya kendi sözümüzü söylemeye, kendi hikâyelerimizi anlatmaya başladığımız zaman, dünyanın geleceğinin şekillendirilmesinde belirleyici roller oynamaya başlayacağımızı bilmiyoruz bile.

Medyaya gereğinden fazla önem atfetmekte, medyayı ihmal etmekte, elbette, yanlış.

Ama medyanın önemini; kitlelerin ruh ve hayal, duygu ve zihin dünyalarını nasıl şekillendirdiğini; dahası, bazı ülkelerin twitter vasıtasıyla nasıl kaosa sürüklendiğini görmezden gelemeyiz...

Bu gerçeği görmeye başladığımız anlaşılıyor. TRT, dizileriyle, medeniyet coğrafyamıza ve ötesine ses vermeye, sözümüzü söylemeye başladı -geç de olsa!

Bunda, TRT Genel Müdürü İbrahim Eren’in 4-5 yıldır -bütün engellere rağmen- geliştirdiği büyük projeler belirleyici oldu.

Konuyu, hafta sonunda Darıca’da düzenlenen, kanalın koordinatörü Sedat Sağırkaya’nın özenle gerçekleştirdiği TRT-Avaz Çalıştayı’na getireceğim.

Fakat yerim bitti. Genelde medyada ve TRT’de, özelde TRT-Avaz’da önümüzü açacak ne tür işlere imza atabiliriz, sorusunun izini, çalıştayda İlber Ortaylı’yla birlikte yaptığımız konuşmalar ekseninde, pazar günkü yazıda sürmeye çalışacağım...

https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/medeniyet-perspektifi-medya-dili-ve-trt-avaz-calistayi-1-2041952

YORUM;

BÜYÜK DÜNYA ÇÖLÜNÜN ÇÖZÜMÜ DE  KURAN'DA !

Yazarımız batı medeniyetinin bütün dünyayı büyük bir çöle çevirdiğini

ve bu durumu birçok insaflı batılı bilim adamının da teslim ettiğini yazmış.

Ve sonunda müslümanların alternatif bir medeniyet ve medya projesi

olmazsa olmazlarındandır demiş ve Trt avaz çalıştayıyla bunu bağlamış.

Bir hastalığın tedavisi ilk önce hastanın hasta olduğunu kabulü ile başlar.

Maalesef müslümanlar daha hasta olduklarını bile kabul etmiyorlar

hatta turp gibiyiz cennete de sadece biz gideceğiz inancındalar.

İşte bu durumu  düzeltmek için gerçek büyüklerimiz Akevler Kooperatifi

kurucuları İzmirde 1967 yılında bu çalışmanın mütevazi açılışını yaparlar.

Bakmayın siz onların güçlü ve ünlü olmadıklarına zaten onlarında böyle

bir hedef ve istekleri olmamıştı onlar Bediüzzaman'ın(rh);

" Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum."

ruh hali içinde çalışma yapan kimseledi zaten.

Bu başlangıç yazarımız ve refiklerinin istedikleri ,bekledikleri merhum Erbakan

hocamızında belirlediği gibi 2.kuran hak medeniyetinin kurulmasının mütevazi adım

ve çalışmalarıydı.

Bu gün ortada binlerce sayfalık çözüme yönelik yazılar ve tecrübelerin

kayıtları var, Yusuf hocam ve tüm müslüman kardeşlerim gelin

nefsimize ,neslimize ve insanlığa zulmetmekten vazgeçelim.

Bu kutsal  emaneti Akevler Adil Düzen çalışmalarını değerlendirelim

ete kemiğe büründürelim vesselam.

 

 

 

 

 

Ali Bülent Dilek