Riba Ateştir!..
1358 Okunma, 3 Yorum
Mehmet Şevket Eygi - Milli Gazete
Emine Hocaoğlu

11 NİSAN 2010


Zamane Müslümanlarının büyük kısmı İslâm'ın riba/faiz yasağına kulak asmıyor, bu kesin haramı korkusuzca irtikab ediyor.

Riba yasağı Kur'ân'la, Sünnetle, icmâ-i ümmet ile sabittir. Ribanın haram olduğunu inkâr eden kâfir olur. Riba haramdır diye itikad edip de onu alan veren kişi büyük günah işlemiş olur.

Çeşit çeşit riba vardır. Bunların hepsi haramdır. Peygamber Efendimiz (Salat ve selam olsun O'na) faiz yiyeni (alanı), yedireni (vereni), faiz muamelelerine şahitlik ve katiplik yapanı lanetlemiştir. (Ebu Davud).

Senet kırdırmak faize gireceğinden haramdır caiz değildir.

Başını sokacak bir evi/meskeni olan kişinin faizli krediyle başka mülk alması caiz değildir. (Meskeni olmayan kişinin faizli krediyle mesken edinmesi de doğru değildir.)

Faiz parası helâl olmadığı için, geçinmek için, bir ihtiyacını görmek için kullanılmaz. Faiz parasıyla vergi ödenmez. İstenmeden oluşan bir faiz ancak çok fakir kimseye sadaka olarak verilebilir.

Faize girmemek, faize bulaşmamak şartıyla kredi kartı kullanılmasına fetva verilmiştir. Faizli olursa caiz değildir.

Müslümanlar faiz konusunda icazetli gerçek ulemâ ve fukahaya kulak vermelidir.

Reformcu, yenilikçi, değişimci, mezhepsiz seküler ilâhiyatçılardan fetva istenmez.

Faiz başka riba başka sözü batıldır.

Riba haram, faiz helâl diyenin küfre düşmesinden korkulur.

Allah Kur'ân'da ticareti (alış verişi) helâl, ribayı haram kılmıştır.

Yine Kur'ân'da ribacıların Allah'a ve Resulü'ne savaş ilan etmiş oldukları yazılıdır.

Ticaretin de helâli haramı vardır.

Helâl ve tayyib ticaretle elde edilmiş temiz bin lira, riba ile elde edilmiş bir milyon liradan hayırlıdır, bereketlidir, çoktur.

Riba parası ateştir, kazananı Cehennemde yakar.

Ribacılar azaplarını dünyada görmeye başlar. Haram kazançları çoğaldıkça bereketleri ve huzurları azalır, belâdan belâya, musibetten musibete, azaptan azaba koşarlar.

Riba ile şişen vücutlar maddî mânevî bin türlü hastalığın mekânı olur.

İslâm dini faizli borcu haram kılmıştır. Faizsiz borca "karz-ı hasen" denir ve çok iyi, çok güzel bir yardımlaşmadır. Sıkıntıda olan kardeşine faizsiz borç veren Allah'ın rızasını kazanır, büyük mânevî ve uhrevî ücrete nail olur.

Faizsiz borç alanlar vadesi gelince borcunu ödemelidir. Borç ödemek farzdır. İmkânı olup da borcunu ödemeyen haindir, merduttur, zalimdir.

Bütün iyi niyetine rağmen vadesinde borcunu ödeyemeyecek durumda olanlara biraz daha mühlet vermek, kolaylık göstermek vacibtir.

Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye'de "Bir iş dıyk oldukta müttesi' olur" buyurulmaktadır.

İcazetli ulemâ ve fukaha riba konusunda Ümmet-i Muhammed'i aydınlatmalı ve uyarmalıdır.

Birtakım şazz, cumhur-i ulemânın kabul etmediği ictihad ve fetvalarla ribayı caiz ve helâlmiş gibi gösterenler dall ve mudildir. Cahillerin ve gafillerin veballeri onların üzerinedir.

Muttaki (takva sahibi) olmayan ehl-i dünya âlimlere, bozuk müftülere riba ve diğer dinî konularda soru yöneltilmemelidir.

Allah'a itaat etmek, Resulullah'ın sözünü dinlemek, Kur'ân'a ve Sünnete uymak, dünyada ve ahirette aziz olmak isteyen mü'minler ribadan, ateşten kaçar gibi kaçsınlar. Dünyada ve ahirette rezil ve rüsvay olmak, Cehennemde yanmak, bin türlü dünyevî ve uhrevî belâ, azap ve musibete duçar olmak isteyenler riba alsınlar, riba versinler, ribaya bulaşsınlar.

Sevgili Müslüman kardeşlerim!.. Şu dünya hayatında türlü türlü imtihana çekiliyoruz. Bunlardan biri de riba imtihanıdır. Ribacılar imtihanı kaybederler ve ebedî saadetlerini yitirirler.

Bendeniz son derece kusurlu, derecesiz, noksan ve kötü bir Müslümanım. Lakin çok şükür ribalı bir Müslüman değilim. Banka hesabım, çek defterim, kredi kartım yoktur. Bugünün ölçülerine göre zengin değilim. BAĞ-KUR'dan cüz'î bir emekliliğim var, bir de haftada bir gün yayınevimden zarf içinde bir harçlık gelir. Elhamdülillah param çok bereketlidir. Yemekle, harcamakla bitiremem. Resûl-i Kibriya efendimiz (Salat ve selâm olsun O'na) "Kanaat tükenmez bir hazinedir" buyurmuştur. On gün kadar önce çiğ börekçiye gitmiştim, yanımda biri daha vardı, iki kişi doyuncaya kadar börek yedik, birer ayran içtik, hesap on lira tuttu!.. Son Pazar Trakya'da bir ilçeye gittim. Yine iki kişi çeşitli yemekler yedik, onbeş lira ödedim. Paramın bereketli olmasında kedilerimin de hissesi vardır sanıyorum.

Faizli kredi kartlarından vaz geçmenizi min gayri haddin tavsiye ederim. Faiz, bereketi, meymeneti, hayrı, fevz ve feyzi götürür.

Kredi kartı kolaylıkmış!.. Faizli kart kolaylıktır ama ateşte yanmak kolay değildir.

Açık ve belli ribadan, şüpheli ve gizli ribadan korkunuz. Kendinize, çoluk çocuğunuza acıyınız.

(Aslında bu yazıyı Diyanet'in yazması gerekirdi. İş bu fakire düştü...)

Yazının tamamı için tıklayınız.

Yorum:

Yazar burada çok önemli bir konuya değinmiştir. Ama ne yazık ki bu konuda faizli yaşamdan nasıl kurtuluruz diye kimse araştırmıyor veya bunun çözümüyle ilgili yetkili kişiler konuşmuyor, tartışmıyor, çözüm aramıyor,  kafa yormuyorlar. Bu düzende faizli yaşam mutlaka şart diye kabullenmişler. Eee.. Kabullenince de çözüm için hiçbir şey yapılmamaktadır.

Gerçekten Türkiye de büyük bir çoğunluğun Müslüman olmasına rağmen bu önemli konuyu çözmeye kimsenin niyeti yok.  Yazarımız da böyle olunca bu konuyu bireysel çözümler önermektedir. Ben bu öneriye kişi bazında borç verdiği kişiye altın olarak verirse hiç değilse borç veren zarara uğramamış olur diye düşünüyorum. Bu konuyu yazar faizsiz borca “karz-ı haseni” denir diyerekten bize biraz eksik bilgi vermektedir. Aslında Kuranda altı yerde karz-ı hasen geçmektedir. Bunların hepsi de karz-ı hasenlerin Allah’a verilmesini söylemektedir. Bunlara bakalım;

مَنْ ذَا الَّذِي يُقْرِضُ اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا فَيُضَاعِفَهُ لَهُ أَضْعَافًا كَثِيرَةً

Kim Allah’a güzel bir ödünç verecek olursa, Allah ona birçok katlarını katlayıversin.(Bakara/245)

لَئِنْ أَقَمْتُمُ الصَّلَاةَ وَآتَيْتُمُ الزَّكَاةَ وَآمَنْتُمْ بِرُسُلِي وَعَزَّرْتُمُوهُمْ وَأَقْرَضْتُمُ اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا لَأُكَفِّرَنَّ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَلَأُدْخِلَنَّكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ

Eğer namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah’a güzel borç verirseniz andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım. (Maide-12)

مَنْ ذَا الَّذِي يُقْرِضُ اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا فَيُضَاعِفَهُ لَهُ وَلَهُ أَجْرٌ كَرِيمٌ

Kim Allah’a güzel bir ödünç verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun çok değerli bir mükâfatı da vardır. (Hadid/11)

إِنَّ الْمُصَّدِّقِينَ وَالْمُصَّدِّقَاتِ وَأَقْرَضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعَفُ لَهُمْ وَلَهُمْ أَجْرٌ كَرِيمٌ

Sadaka veren erkeklere ve sadaka veren kadınlara ve Allah’a güzel bir ödünç verenlere, verdiklerinin karşılığı kat kat ödenir ve onlara değerli bir mükâfat vardır. (Hadid/18)

إِنْ تُقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعِفْهُ لَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ

Eğer Allah’a (rızası uğruna) ödünç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat arttırır ve sizi bağışlar. (Tegabün/17)

فَاقْرَءُوا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَقْرِضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا

O halde o (Kur’an)dan kolayınıza geleni okuyun; namazı kılın, zekatı verin ve Allah’a karz-ı hasen verin!(Müzzemmil/20)

Bu ayetlerden anlaşılan burada verilen borçların hepsi görüldüğü gibi Allah’a verilmektedir. Peki, Allah’a nasıl borç verilir? İşte burada geçen Allah’tan anlaşılan devlet adına kurulmuş bir faizsiz bankadır. Böyle bir bankaya insanlar niçin para yatırsınlar. Aslında bu ayette çok açık görülüyor. Örneğin siz faizsiz bankaya 1000 lira yatırıyorsunuz. Paranız bir yıl duruyor. Bu demektir ki istediğiniz zaman faizsiz olarak bir yıllığına 2000  lira ya da iki yıllına 1000 lira faizsiz borç alabilme hakkına sahip oluyorsunuz.

Böyle bir bankayı devlet kurmalı ve işletmelidir. Eğer bu uygulamada herhangi bir olumsuzluk görülürse onun düzeltilmesi için yeni çözümler önerilmelidir. Yoksa yazarımızın dediği gibi kişi bazındaki çözümler sonuç vermemektedir. İnsanlar yine menfaatlerine göre hareket ederler. Bu da kesin bir çözüm değildir.

Bu faizsiz borç verme gerçekten Kuran’daki gibi uygulanırsa sanırım birçok insan için büyük bir kurtuluş olur. Üstelik bu yolla para bankada durmamış hareket etmiş olur ki buda ekonomiyi canlandırmış demektir.

 

Emine Hocaoğlu


YorumcuYorum
Mete Firidin
11.04.2010
18:26

Güzel yazı fakat bu sistemi uygulayabilmek için toplumun buna da yani kuranın tamamından ,içeriğinden haberdar olması ve tamamına iman etmiş olması gerekir.

Toplumumuzu oluşturan insanların %70-80 ni müslümandır.Ancak bunların çok çok azı kuranın içeriğinden büyük oranda habersizdir.Birçok samimi dindar insan kuran okur fakat kuranı anlamaya çalışmaz kulaktan dolma bilgilerle dinini idame etmeye çalışır.Bir çokları biraraya gelir kitabı paylaşır ve hatim indirirler.Sorsan yaptıklarından bir çümle anladınmı diye .Hiçbir şey söyleyemezler.Sadece çok sevap derler .Niye sevap desen :yine bir cevap söyleyemezler.Teknolojinin geliştiği zamanımızda onlarda ilerlediler. Şimdi en aydınları internete hatim indiriyorlar.Bu bana Budistlerin dua silindirlerini hatırlatıyor.Onlar hatim indirme işini dahada hızlı ve pratik yapıyorlar.Tapınağın girişinde üzerinde kutsal metinler yazan birsürü silindirler var.yanından geçerken elinizi bu silindirlere sürtüyorsunuz silindirler dönüyor.böğlece sizde bu kutsal metinleri okumuş ve hatim indirmiş oluyorsunuz.

Toplum ve islam bu durumdayken en önemli dünyevi meta olan para konusunda insanları hele hele devleti böğle uygulamalar için nasıl ikna etmeyi bekleyebilirsiniz?

Süleyman Karagülle
13.04.2010
21:25

Bir topluluk kredileşmeden yaşayamaz. İlkel topluluklar karşılıklı ikili kredileşmelerle yetinebilirler. Bu gün ise parasız yaşamak mümkün değildir. Para ise kredi belgesidir. Ben topluluğa bir şey veriyorum, topluluk ise bana bir belge veriyor, bu belge ile ben istediğimi topluluktan alabiliyorum. O halde para benim topluluğa verdiğim kredinin belgesidir. Bazen topluluk bana karşılıksız para verir. Ve ben onunla topluluktan mal alırım bu da kredi belgesidir.

İki türlü para vardır. Biri faizsiz paradır. Bu karz-ı hasen belgesidir. Bunun nasıl çıkarılacağ tedayün ayetinde anlatılmaktadır. Böyle bir parayı çıkaran devlet halen yeryüzünde ypktur. İkinci para çeşidi ise faiz parasıdır. Devlet her yıl artıracağı parayı basar ve faiz olarak piyasaya çıkarır. Cebimizdeki para bu paradır. M.Şevket Eygi Bey’in faizsiz yaşadığını söylemesi yanlıştır. Türk Lirasını kullanan herkes faizin içindedir.

Faiz parası karşılıksızdır. Yarın değerinin ne olacağı bilinmemektedir. Türk Lirasını borç veren veya alan kimse bit ay sonra yine Türk Lirasını ödüyor. Ya eksik ödüyor ya fazla ödüyor. Her ikisi de faizdir. Dolaysı ile bütün Müslümanlar faiz ödüyor ve faiz alıyorlar. Haram işliyorlar. Kimi icazetli hocalar zaruret diye buna icazet veriyorlar. Zaruret giderilemiyorsa zarurettir. Biz icazetsiz bir müçtehit olarak faizden kurtulmanın yolunu gösteriyoruz. Şevket Bey icazetli hocayı bulsun, içtihadımızı düzeltsin yada her ikisi bize icazet versinler.

Türk Lirasının bu gün ki değeri bellidir. Kuyumcuya gittiğinizde size kaç gram altın vereceği bilinmektedir. Resmi organlar altının resmi değerini duyurmaktadırlar. O halde TL ile yapılan her türlü ödemeler meşrudur. Ancak TL yi veya doları borç olarak vermek gayri meşrudur. Meçhul bir değerle borçlanmak meşru değildir. Ayrıca yukarıda anlattığımız gibi böyle borçlanma faizli borçlanmadır.

O halde borçlanmalar altın üzerinden veya standart bir mal üzerinden olmalıdır, ödemeler ise o malın ödeme günündeki değeri üzerinden TL ödenmelidir. Bu işlemin kolay yapılması için buna göre muhasebenin tutulması gerekir. Biz Akevler olarak böyle bir muhasebenin oluşması için günlük çalışmalar yapıyoruz. Şevket Bey icazetli hocalar arayacağına bu çalışmalarımıza katılıp sütunlarında icazetsiz olsak da yer vermelidir. Halkı aydınlatmalıdır.

Şevket Bey Ehl-i sünnetten olduğunu iddia ediyor: Ehl-i sünnette icma var içtihat var ama icazet yoktur. Dergimizde tartışmaya hazırız…

zkafkas
14.04.2010
00:25

Mehmet Şevket Eygi’nin yazılarından çıkardığım kadarıyla endişesi, İçtihat yapmak için yeterli ilmi seviyede olmayanların yani liyakati olmayanların belirli bir arapça bilgisi ve birkaç kitap okuma ile içtihat yapmaya kalkmaları ve Kuranın bize anlatmak istediğini sulandırıp kendi isteklerine ,yaşantılarına veya toplumun temayüllerine uydurma yoluna gidecekleri endişesidir. Bu yüzden içtihada şu an karşı olduğunu düşünüyorum.





Sayı: 44 | Tarih: 11.04.2010
Ahmet Hakan
CHP'ye 7 öğüt
2081 Okunma
18 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mahir Kaynak
İki model
1891 Okunma
11 Yorum
Süleyman Karagülle
Fehmi Koru
1 Mart tezkeresi ve Balyoz Planı
1503 Okunma
Ahmet Kirtekin
Mehmet Şevket Eygi
Riba Ateştir!..
1358 Okunma
3 Yorum
Emine Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
En doğru söz
1275 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ebubekir Sifil
İNSAN HAKLARI ve KAVRAMLAR
1254 Okunma
2 Yorum
Zafer Kafkas
Toktamış Ateş
Devlet işçisini döver mi?
1251 Okunma
Osman Eskicioğlu
Ruşen Çakır
Taraf tutmak yine çok zor
1221 Okunma
Tayibet Erzen
Mehmet Niyazi
Topçu'nun dünyasına bir bakış
1174 Okunma
Abdurrahman Erol
Dücane Cündioğlu
Çadırdan saraya göçen uygarlık
1171 Okunma
4 Yorum
Abdülkadir Altınhan
Mümtazer Türköne
Ordumuzu kim kurtaracak?
1167 Okunma
1 Yorum
Arif Ersoy
Rahmi Turan
Bizim kaşığın sapı kırık
1164 Okunma
1 Yorum
Serdar Turan
Reşat Nuri Erol
Hatırlatıyorum
1161 Okunma
Ilker Ardic
Nazlı Ilıcak
CHP'nin teklifi ve Çankaya
1160 Okunma
Fatma Karuç
Can Ataklı
AB ülkelerinde bir savcı aynı anda 70 subayı tutuk
1146 Okunma
1 Yorum
Mesut Karaaytu
Oktay Ekşi
Köşk Fena Kızmış
1127 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Hayrettin Karaman
Dehşete düşüren iddialar ve haberler
1114 Okunma
Hilmi Altın
Ali Bulaç
Türkiye'de hukuktan anlaşılan
1112 Okunma
Ahmet Yasir Erol
Mehmet Altan
Kimler interneti kullanmaz?
1077 Okunma
Mehmet Hikmetumut


© 2024 - Akevler