12 Eylül felsefesine karşıysak..
1213 Okunma, 0 Yorum
Fehmi Koru - Yeni Şafak
Ahmet Kirtekin

Ne uyumlu bir anamuhalefet partisi liderimiz var; anayasa değişikliği konusunda ağzından bal damlıyor. 29 maddeden oluşan anayasa değişikliği paketinden üç madde çıkartılsa hemen tavır değiştirir, iktidarla birlikte hareket edermiş... "Ben" demiş Deniz Baykal, "Cumhurbaşkanından hâlâ umutluyum; o üç maddeyi referanduma göndereceğini açıklasın, biz de tam destek verelim..."

Anamuhalefetin teklifine can kurban, değil mi?

İyi de, madem o 26 madde kendisi ve partisi için kabul edilebilir değişiklikler içeriyor, neden teklifi Ak Parti harekete geçmeden CHP yapmadı? Hatta konu geçen hafta gündeme ilk geldiğinde, CHP, "Biz de 12 Eylül anayasasından müştekiyiz, kuralım bir komisyon, geçmişte bizim (CHP'nin) ve sizin (AKP'nin) hazırlattığımız metinlerden çabucak ortak bir anayasa çıkartsın" dese kamuoyu kabule hazırdı.

CHP süreci etkileme fırsatını anayasa değişikliğine sert biçimde karşı çıkarak kaçırmış oldu.

Daha da ilginç olan, son 25 yılın bütününü 12 Eylül Anayasası ile hesaplaşmayla geçiren CHP'nin itiraz ettiği üç maddenin 12 Eylül askeri darbesiyle ülkenin üzerine geçirilen deli gömleğinin en temel unsurları olması... 12 Eylül felsefesi 'devlet' dediğimiz aygıtı 'kutsal' vatandaşı da 'tehlike' sayan bir anlayış üzerine oturuyor. Tehlikeyi geçersiz kılmak için devletin yetkilerini geniş tutmuş, vatandaş tarafından seçilmişlerin karşısına iç-evlilik denilebilecek bir yöntemle birbirlerini atayanları geçirmiş bir anayasa bu...

12 Eylül felsefesinin etkilerinden kurtulmak, kan kirliliğine ve çirkinleşmeye sebep olan bu yanlış tabloyu düzeltmekle mümkün olabilir; CHP tam da bu maddelere karşı çıkarak darbecilerin Türkiye üzerine geçirdiği deli gömleğiyle bir sorunu bulunmadığını ilân etmiş oluyor.

Tuhaf değil mi gerçekten?

Herhangi bir muhalefet sözcüsünün ağzından HSYK ile Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştirmeyi ve parti kapatmayı yeni bir mekanizmaya bağlamayı öngören o üç maddeyi hukuki açıdan tartışan bir çıkış işittiniz mi? "Anayasaya aykırı" deyip duruyorlar, üç maddenin anayasanın 'hukuk devleti' ilkesiyle çeliştiğini ileri sürüyorlar, ama nerede aykırılık olduğunu, hangi yönden ilkeyle çeliştiğini açıklamaya zahmet etmiyorlar.

HSYK'ya yüksek yargı organları yanında yüksek olmayan yargı organlarından da üye alınmasında ne mahzur olabilir? Anayasa Mahkemesi üyelerinin sayısının artırılması, bazı üyelerinin yine yargı organlarınca aday gösterilenler arasından TBMM tarafından seçilmesi neden 'sakıncalı' oluyor? "Cumhurbaşkanı atayacak" diye korkuttukları birkaç üye zaten şimdi de cumhurbaşkanı tarafından atanıyor; ilâve edilenler, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de onayıyla yeni metinden çıkartıldı.

Sorun nedir Allah aşkına?

"Ak Parti kendi yargısını oluşturuyor" iddiası ise akla düşürdükleri açısından en sorunlu eleştiri... Bugünkü yapı, son bir hafta içerisinde 'Balyoz' operasyonu ekseninde yargının ülkeye yaşattıkları göz önünde tutulursa, hiçbir biçimde 'hukuk devleti' kavramına yakışmayan özelliklere sahip. Savcıların mahkemelerden aldıkları kararla başlattıkları operasyon, başsavcı tarafından nasıl olur da durdurulabilir? Mahkeme kararını ortadan kaldırabilir mi bir başsavcı?

Türkiye'nin yeni, gerçekten bağımsız, karar ve uygulamalarında tarafsız bir yargıya ihtiyacı var ve HSYK'da yapılması öngörülen sınırlı değişiklikler bunu sağlama umudunu veriyor. Siyasetten uzak bir 'içtihad mahkemesi' haline dönüştürülmek, siyasi kararlarında bile hukuki davranmaya zorlanmak, Anayasa Mahkemesi'ni yeniden itibara kavuşturacaktır.

CHP lideri Deniz Baykal'ın ağzından bal damlıyor, ama söyledikleri hiç ikna edici değil.

Fehmi Koru
f.koru@yenisafak.com.tr

08 Nisan 2010 Perşembe

 

Yorum:

“Futbol sadece asla sadece futbol değildir”  gibi genel kabul gören ifadeler vardır. Türkiye’de bunu siyaset için de söylemek gerekiyor galiba. Üzümlerden çok bağcının özel hayatı ve niyetleri üzerine yapılan bir tartışma başka ne düşündürebilir ki? Merakım gittikçe artıyor, acaba tüm dünyada siyaset böyle mi?

Rica ederim, biri beni bu tartışmalardaki samimiyete ikna etsin.

 

Ahmet Kirtekin






Sayı: 43 | Tarih: 4.04.2010
Mümtazer Türköne
'Milletin istiklâl ve istikbalini' kim kurtaracak?
2178 Okunma
Arif Ersoy
Reşat Nuri Erol
İkrazat yasal tefecilik!
1513 Okunma
Ilker Ardic
Ahmet Hakan
Meclis'te kaç Tayyip kaç Deniz, kaç Devlet var
1377 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Ali Bulaç
Adalet ve zulüm
1374 Okunma
Ahmet Yasir Erol
Mehmet Altan
Doğrudan Demokrasi’ için ‘Halk Girişimi
1357 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Zülfü Livaneli
Aynadaki yazı
1350 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ebubekir Sifil
Müslümanlık Neyle Artar?
1331 Okunma
Zafer Kafkas
Dücane Cündioğlu
Tanrı'nın iki eli de sağ eldir
1330 Okunma
2 Yorum
Abdülkadir Altınhan
Ruşen Çakır
Hayalci ol, azla yetin!
1321 Okunma
Tayibet Erzen
Oktay Ekşi
Mal Meydanda
1309 Okunma
Vahap Alma
Mehmet Şevket Eygi
Dokunulmazlık Meselesi
1306 Okunma
Emine Hocaoğlu
Hayrettin Karaman
Taraflı bağımsız yargı
1273 Okunma
Hilmi Altın
Mahir Kaynak
Terörün genel görünümü
1230 Okunma
2 Yorum
Süleyman Karagülle
Toktamış Ateş
Siyasette en yetkili kurum
1230 Okunma
Osman Eskicioğlu
Rahmi Turan
Baraj ve dokunulmazlık
1218 Okunma
Serdar Turan
Fehmi Koru
12 Eylül felsefesine karşıysak..
1213 Okunma
Ahmet Kirtekin
Can Ataklı
Anayasa’nın en ‘asker’ maddesine dokunulmuyor
1181 Okunma
Mesut Karaaytu
Nazlı Ilıcak
Dokunulmazlığın iç yüzü
1111 Okunma
Fatma Karuç
Mehmet Niyazi
Veli ahlaklı yiğitti
1045 Okunma
Abdurrahman Erol