Feryat edenler!
1301 Okunma, 0 Yorum
Ali Bulaç - Zaman
Ahmet Yasir Erol

 

Eminim diğer yazar arkadaşlarım da aynı dertten müşteki. Her gün yüzlerce e-mail alıyoruz, postamız kilitleniyor.

Asıl bize ulaşmak isteyenlerin postalarını okuyamıyoruz, çoğu okuyucu kendilerine cevap verme tenezzülünde bulunmadığımızı sanıyor.

Gönderilenlerin yüzde 90'ı aynı mesajlar. Özellikle atama bekleyen öğretmenler, sözleşmeliler feryat ediyor. En son 2008 ve 2009 KPSS puanlarını kullanarak, son bir umutla öğretmen olmak isteyenlerin umutlarının bir kere daha söndüğü anlaşılıyor.

Hükümet, üstyapı kurumları ve işlerlerle uğraşırken, alttakilerin feryadını duymuyor. Şu anda 310 bin civarında öğretmen adayı var. OECD ülkeleri baz alındığında ilköğretimde 216.052, ortaöğretimde 98.453, toplamda 314.505 öğretmen açığı var. Yani atama bekleyenlerin tümü atansa açık ancak dolar. Milli Eğitim Bakanı Çubukçu ise bu rakamı 76.721 olarak açıklıyor.

Türkiye'nin her tarafında öğretmen açığı söz konusu. Hakkari'de üst sınıf öğrencilerinin alt sınıf öğrencilere ders (?) verdiği medyaya yansıdı. Okullarda öğretmen açığını kadrolu ve güvenli bir biçimde kapatmak yerine 300-500 TL ücretle, aylık 10-15 gün sigortayla çalıştırılan; işten çıkarılmaları okul müdürünün inisiyatifine bırakılan; kimisi kimyacı, ziraat mühendisi, kimisi hayvan yetiştiricisi, kimisi seracılık mezunu, kimisi de eğitim fakültesi mezunu 100 bine yakın insan çalışıyor. Moralsiz, güvensiz, gelecekten umutsuz bu öğretmenler öğrencilere faydalı olamıyorlar. Her sınıf sene içinde 2-3 öğretmen değiştiriyor.

İstanbul'un merkezinde Fatih'te "akıllı tahtalar"dan bahsediliyor, ama çocuğunu 40 kişilik sınıfta okutabilen kendini şanslı sayıyor. Sınıflar 50-60 arasında değişiyor. Yeni okul açıp öğrenci sayısını azaltmak, açıktaki öğretmenleri istihdam etmek kimsenin aklına gelmiyor. Atanmayan 10 öğretmen intihar etti. KPSS ise trajikomik bir olay. Hem öğretmen yetiştirmek için öğrenci okutacaksın, hem bununla yetinmeyip bir sınava daha tabi tutacaksın.

Sorun MEB bünyesinde atama bekleyen on binlerce öğretmenden ibaret değil. Diyanet cephesinde de önemli sorunlar yaşanıyor. 2004-2005 yıllarında başlamak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı'nda yerleştirme bekleyen din görevlisi (imam-hatip, Kur'an kursu öğretmeni, müezzin) adaylarının sayısı artık binlerle ifade edilir hale geldi. 2010'a kadar defaatle alım yapan Diyanet, alımlarda tatminkâr davranmadığı yolunda yaygın şikâyetlere muhatap oluyor. DİB'in verdiği Yeterlilik Belgesi ve Hafızlık Belgesi olmadığı halde varmış gibi tercih yapan adayların çokluğu her alımda binlerce firenin verilmesine sebebiyet veriyor.

İlahiyat mezunu olup da Kur'an kursu öğretmenliği yapmak üzere bekleyenler başka bir dertten muzdarip. Şikâyetlere bakılırsa, Diyanet ise sadece 2008 KPSS sınavlarına girenleri alıyor. Oysa 2008 KPSS'si ile 2009 KPSS'sinin B kadrosu için ve İlahiyatlılar açısından hiçbir farkı yok. Diyanet'in dışındaki bütün kurumlar memur alımında 2009 KPSS'sini kullandılar. Diyanet, 2 yıllık ön lisans ve imam hatip lisesi mezunlarını almak için 2009 KPSS'sine giren İlahiyatlılara haksızlık yapıyor.

Kamuda görev yapan sosyologların derdi ise başka. Çelişkili olarak GİH sınıfında değerlendirildiklerinden özlük ve mali haklar yönüyle büyük kayıplara uğruyorlar. Sosyologlara göre, hizmet sınıfları THS olması gerekir. Hizmet sınıflarının değiştirilmesini talep ediyorlar.

Şikâyetçi olan başka grup, belediyelerde çalışan mühendisler. Bu grup da kendilerine kadro verilmesini talep ediyorlar.

Başbakan Erdoğan 2002 yılında şunları söylemişti: "Yahu bir sürü bölüm öğretmenimiz boşta geziyor. Resim öğretmeni matematiğe, müzik öğretmeni beden dersine giriyor. Niye öğretmen ihtiyacı var? Bir de bunlar sınavla (KPSS) öğretmen alıyor. O zaman niye okutuyorsun bu öğrencileri, yazık değil mi? Öğretmen almıyorum de, boşuna okumasınlar. Biz iktidar olunca, boşta öğretmen adayı olmayacak." Şimdi öğretmenler ve diğerleri Başbakan'dan 2002'deki vaadini yerine getirmesini istiyorlar.



Yorum:

Eğitim sistemindeki en büyük feryadım İngilizce öğretimi... Araştırma görevlisi olabilmek için ÜDS adı verilen bir sınava giriyorsunuz ama bu sınav kimsenin İngilizce'sini ölçmek için yapılmış bir şey değil... Sadece öğrencilerin önüne konulan bir engel... Çünkü en iyi İngilizce bilen arkadaşlarımın bile anlamadığı gramere dayalı bir sınav... Sınava hazırlanmak için bir İngilizce kursuna gittim hocaya İngilizcemin zayıf olduğunu söyledim hocamın bana verdiği cevap İngilizce bilmene gerek yok hatta bilmemen daha iyi sadece soru kalıplarını bil yeter... Böyle bir eğitim sistemi olabilir mi? 6. sınıfta gösterilen İngilizce dersi ile üniversite 1. sınıfta gördüğüm İngilizce aynı!!! 

 

 

Ahmet Yasir Erol






Sayı: 41 | Tarih: 21.03.2010
Zülfü Livaneli
Atatürk’le ilgili bilinmeyen bir anı
2135 Okunma
3 Yorum
Ali Bülent Dilek
Ebubekir Sifil
Filistin Davası
1926 Okunma
15 Yorum
Zafer Kafkas
Ahmet Hakan
İmanımı kurtar Ekrem
1855 Okunma
10 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Reşat Nuri Erol
Vergi adaletsizliği
1477 Okunma
3 Yorum
Ilker Ardic
Mümtazer Türköne
Balkan Savaşları'nın ordusu
1404 Okunma
1 Yorum
Arif Ersoy
Hayrettin Karaman
Yoğun ibadetli zamanlar
1332 Okunma
3 Yorum
Hilmi Altın
Mahir Kaynak
Tepki siyaseti
1305 Okunma
Süleyman Karagülle
Ali Bulaç
Feryat edenler!
1301 Okunma
Ahmet Yasir Erol
Mehmet Altan
Siyasal milliyetçilik önce AK Parti’yi vurur
1273 Okunma
5 Yorum
Mehmet Hikmetumut
Ruşen Çakır
Solculara İslam konusunda pratik öneriler
1266 Okunma
1 Yorum
Tayibet Erzen
Dücane Cündioğlu
İnsan İnsan Ola ki Uslubunca Öle
1249 Okunma
3 Yorum
Abdülkadir Altınhan
Oktay Ekşi
Sürahi Çatladı mı?
1248 Okunma
Vahap Alma
Rahmi Turan
Nemrut Mustafa Mahkemesi
1192 Okunma
1 Yorum
Serdar Turan
Mehmet Niyazi
Kütüphanemizdeki hazine
1156 Okunma
Abdurrahman Erol
Fehmi Koru
Gönlünde merhamet, gözünde iki damla yaş...
1117 Okunma
1 Yorum
Ahmet Kirtekin
Can Ataklı
ABD 250 yıllık geleneğini Türkiye’nin hatırı için
1092 Okunma
Mesut Karaaytu
Mehmet Şevket Eygi
Bir Devir Sona Ererken
1086 Okunma
Emine Hocaoğlu