Gönlünde merhamet, gözünde iki damla yaş...
1118 Okunma, 1 Yorum
Fehmi Koru - Yeni Şafak
Ahmet Kirtekin

Gözleri kolayca nemlenebilen ve bunu gizlemeye kalkışmayan biri Tayyip Erdoğan; yüreğinin acıları kavramaya açık olduğunu gösteren bir özellik bu... Tarihinin en karanlık sayfalarından biri 'göçe zorlanmış ve bu yüzden hayatını kaybetmiş Ermenilere' ayrıldığı için, onurlu bir çıkış yoluyla o sayfayı siyaseten telâfiye çalışırken, 'sınırdışı etme' kavramını nasıl olur da kullanır?

Hem de ekmek parası kazanmak için ülkemizi tercih etmiş, aksi halde aç ve açıkta kalacak, büyük çoğunluğu kadınlardan oluşan Ermenistan vatandaşları için? 'Kaçak' bile olsalar?

Sözlerinin nerelere çekildiğini gördükten sonra bir de... Onun çapında bir siyaset adamının, ağzından çıkan cümlelerin kastını ne kadar aştığını, dünyanın dört bir tarafında kendisi ve ülkesi aleyhine kullanıldığını fark etmemesi herhalde mümkün değildir.

Burada bir yanlışlık var. İlk bakışta göremediğimiz, kendini hemen ele vermeyen bir yanlışlık...

Acaba bütün bu tartışmaları başlatan ABD'de ve İsveç'te alınan 'Ermeni kararları' olanı daha iyi anlamamız için ipucu sağlar mı? ABD ile İsveç'in hemen her konuda Türkiye'nin yanında görmeyi umduğu iki ülke olduğunu biliyoruz. En yakın bildiklerinin kendisine ihanet ettiği hissiyle mi hareket ediyor Tayyip Erdoğan?

Türkiye bir süreden beri Ermenistan ile olan sorunlarını çözmek için olağanüstü çabalar harcıyor. Ak Parti hükümetinin hareket noktası, önceliği kendi ülkemizin Ermeni asıllı vatandaşlarıyla arayı düzeltmeye vermesi... Sistemin 'yabancı' gözüyle baktığı bir dini grubu neredeyse ilk kez 'eşit haklara sahip azınlık' kabul eden bir anlayış o sayede yerleşiyor. Ülkemizdeki 'Ermeni' damgalı tarihi eserlerin yok olması beklenen günler geride kaldı; bazı önemli kiliseler ve manastırlar ihya ediliyor, azınlıklara ait vakıfların el konulmuş mülkleri iade ediliyor.

Daha önce hiçbir hükümetin cesaret edemediği bir büyük değişim yaşanıyor Türkiye'de dini azınlıklarla ilgili olarak; Ermeni vatandaşlarımız da bundan en fazla yararlanan zümre...

En yakın bildiği iki ülke tarafından ihanete uğradığı hissine ek olarak, attığı cesur adımlardan ötürü takdir beklerken ağzından çıkmış iki cümle yüzünden ağır eleştirilere mazur bırakılması da Tayyip Erdoğan'ı anlamakta zorlandığımız tavra sevk etmiş olabilir...

Uzak diyarlarda sergilenen merhametsizlikler karşısında bile gözleri nemlenebilen, başkalarının başına gelenle kendisi arasında rahatlıkla irtibat kurabilen, azınlıkların hislerini anlayabilen birinin vermesi beklenebilecek tepkilerden çok uzak bir soğuklukla konuya yaklaşmasında bu iki gerçekliğin rolü olabilir: Yakın bildiklerinden gördüğü ihanet ve takdir beklediklerinden ağır eleştiriler alması...

Kalbi birdenbire kilitlenmiş, göz pınarları âniden kurumuş ve empati becerisi şıpınişi kaybolmuş olamayacağına göre...

Onu pek çok başka siyaset adamından ayıran en önemli özelliklerinin başında geliyor, kalbindeki rikkati açığa vuran, gözlerinde varlığı hissedilen iki damla gözyaşı...

Hayal kırıklıkları siyaset adamının yol azığıdır ve Tayyip Erdoğan buna şimdiye kadar çoktan alışmalıydı. Partisindeki tesanüd ve yol arkadaşlarının vefasını, uzak dostlarından, başka ülkelerin hiç tanışmadığı politikacılarından veya meslek ilkeleri kendisinden çok farklı olan medya mensuplarından nasıl bekleyebilir?

Yakın siyasi tarihimizin en talihli simalarından Tayyip Erdoğan; çoğunlukla doğru kararlar almayı bildi, aldığı yanlış kararlarda bile talihi devreye girdi ve yanlışlıkları kendisine kâr olarak döndü. Gözündeki o iki damla yaş, gönlündeki merhamet sayesinde...

Öyle de yoluna devam etmeli...

Fehmi Koru
f.koru@yenisafak.com.tr

21 Mart 2010 Pazar

 

Yorum:

Bugün Türkiye devleti kendi derinlikleriyle yüzleşme sürecine girmiştir. Fakat bu hesaplaşmada dış bağlantılar sürekli olarak ihmal edilmektedir. Sanki bu plan ve eylemler sadece birkaç kişi veya kurumun yasa dışı eylem ve teşebbüsleriymiş gibi bir kanı var, oysa bu kadar geniş çaplı faaliyetlerin dış bağlantıları olmaması mümkün değildir. Demokrasi tarihimiz de bunu teyit eder niteliktedir. Türkiye’de darbeleri ordunun taşkınlığı olarak görmek yanlıştır, aynı şekilde 28 Şubat’ı da sadece Refah Partisi’ne yönelik bir müdahale olarak görmemek gerekir.

Türkiye kendi bölgesinde ve uluslar arası siyaset arenasında, tarihi birikimiyle sahip olduğu enerjiyi birleştirerek yeni hamleler yapıyor. Her başarılı hamle Türkiye’yi daha güçlü bir ülke haline getirecektir.

Ermenistan ile normalleşme sürecine girmiş bir Türkiye’nin başka ülkelerde Ermeni Soykırımı Yasası gibi meselelerle uğraşması, ilk bakışta tuhaf görünebilir, fakat gayet doğaldır. Çünkü sorun Ermeni halk ile Türkiye halkı arasında olmaktan çok uzaktır.

Siyasetçilerin meseleyi tarihçilere bırakma çağrısı da yersizdir, zira artık tamamen siyasi bir hal almış meselenin tarihe havale edilmesi mümkün değildir.

Bugün üretilecek politikalar adalet’i esas almadıkça ne çözüm olacaktır ne de uzun vadeli olacaktır. Ermeni işçileri kovsak bu ülkeye ne kazandırır? Ermenistan ile vizeyi kaldırsak ne kazandırır? En doğrusu hak ne ise onu tespit edip ona göre davranmaktır.

Her iki ülke tarihçi, hukukçu, siyasetçi ve asker kökenli temsilcilerini görevlendirerek bir komisyon oluşturmalı ve bu ortak komisyon meselenin tüm yönlerini değerlendirerek bir karara varmalıdır. Varılan kararı her iki ulusal meclis de kesin olarak uygulama yoluna gitmelidir. Hariçten gazel okuyanlar veya aşağı tarafta bulunup da suyumu bulandırıyorsun diyenler ancak bu şekilde boşa düşerler. Aksi halde bütün mesele siyasi bir retorik olarak çözümsüz kalmaya devam eder.  

 

Ahmet Kirtekin


YorumcuYorum
Ali Bülent Dilek
23.03.2010
14:07

Ahmet kardeş,size katılıyorum ama acil çözüm lazım,durmamak lazım çünkü durursak düşüyoruz.biliyorsunuz bizde dört ADİLDÜZEN var.İLMİ ADİL DÜZEN calışıyor,tıkanan benceSİYASİ ADİL DÜZEN,çünkü AK PARTİ VE SAADET partisi ADİL DÜZEN’İ TERKETMİŞLER. .DİNİ-AHLAKİ ve EKONOMİK ADİL DÜZEN’ler partiden sonra gelecekler inşallah.söyleme çözümü değil yapma çözümü LAZIM SİYASET DAHA KOLAY YAPAR.. elbette hocalarımız ilim yapacaklar ama bizde onları ete kemiğe bürüyüp harekete geçmemiz lazım.yani sen ben bizler.zafer Kafkas kardeşime yaptığım yorumu lütfen okuyun ve takip edelim hep birlikte inşallah.bizde okuduk bu yaşa kadar(yaş 52 ),hocalarımız, ağabeylerimizde okudu ve sizlerde okuyacaksınız. ama siz hocalarımızdan ve bizlerden şanslısınız.ÇÜNKÜ ELİMİZDE, ÖNÜNÜZDE 25-30 BİN SAYFALIK BİR AKEVLER KÜLLİYATI DURUYOR.

Gelelim Fehmi koruya ;Önce ben bu yaşıma geldim,şunu anladım.hiç kimsenin dış görünüşüne ve dışa vuran hislerine bakarak o kişi hakkında karar vermiyeceksiniz.. O insanı övmeyeceksiniz.örnek olarak göstermeyeceksiniz.ÇÜNKÜ BU İŞ TASAVVUF TARİKAT İŞİ DEĞİL(şüphesiz tasavvuf ve tarikat da lazım.bakınız;DİNİ AHLAKİ ADİL DÜZEN ŞEMALARLA(akevleradilduzen(at)gmail.com/şifre:suleyman1928)adresinden indiriniz.)..DEVLET YÖNETME İŞİ .demek ki ikisi de aynı kafada.üstadımız karagülle ERBAKAN HOCA’yıda tarikatçı yapıda cesaretli ve dirayetli bir mümin olarak tanımlıyordu.demek ki talebesi de aynı ,tayyib Erdoğan yani.ne diyordu başbakanımız; one minute,one minute… tam da tabana yönelik bir tepki.halbuki yönetici başta adaletiyle halkın gözlerini yaşartmalı ve anası ağlayanların gözyaşlarını dindirmeli.birde ülkesi onun zamanında üretilen(bir nevi altına imzasını attığı) hizmet ve teknolojiyle takdir edilmeli.insanın elindedir ağlamak ve gülmek ama ölçü alınmamalıdır.hazreti ömer bir gün hükmedecekken sorar;filan adamı tanıyan varmı?bir kişi ben tanıyorum der.hz.ömer sorar; onunla bir yola gittin mi?(burada ki yol bir ahitleşme veya akitleşme olarak ta algılanabilir)gitmedim.yine sorar halife; bir alış veriş ticaret yaptın mı?hayır yapmadım ya ömer.birlikte yemek yediniz mi?yemedik ey müminlerin emiri.O ZAMAN SEN ONU TANIMIYORSUN BİR BAŞKASI VAR MI onu tanıyan diye başkasını arar.bu ölçü temel ölçüdür bence.fehmi koru;öğrenmeliydi şimdiye kadar dünyanın

Merhametsiz ve zalim siyasetini diyor,bu işe camiyle kiliseye arasında kalmak derler.KÖTÜ SİSTEMDE İYİ İDARE OLMAZ.iyi olmaya çalışırsanız inersiniz,kötü olursanız kalırsınız ama değerlerinizi de yitirirsiniz.demek ki tekrar bir nevi siyasi tevbe ile ADİL DÜZEN’e dönmekten başka bir yolu yoktur TAYYİB ERDOĞAN’ın.bana görede bugüne kadar bunu anlamalıydı başbakanımız.var mısınız tekrardan,milli nizamda başladığı gibi,milli selamette,refah partisinde başladığı gibi %3-4 ler den

Başlayarak ADİL DÜZEN PARTİSİ’ni kurup yeniden çalışmaya.ben varım.çünkü bu iş legal yoldan çözülür kanaatimce illegal değil.ÖRNEK adil düzen partisi program ve tüzüğünü ((akevleradilduzen(at)gmail.com /şifre:suleyman1928)indirip okumakla başlayalım inşallah…





Sayı: 41 | Tarih: 21.03.2010
Zülfü Livaneli
Atatürk’le ilgili bilinmeyen bir anı
2137 Okunma
3 Yorum
Ali Bülent Dilek
Ebubekir Sifil
Filistin Davası
1926 Okunma
15 Yorum
Zafer Kafkas
Ahmet Hakan
İmanımı kurtar Ekrem
1855 Okunma
10 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Reşat Nuri Erol
Vergi adaletsizliği
1477 Okunma
3 Yorum
Ilker Ardic
Mümtazer Türköne
Balkan Savaşları'nın ordusu
1404 Okunma
1 Yorum
Arif Ersoy
Hayrettin Karaman
Yoğun ibadetli zamanlar
1332 Okunma
3 Yorum
Hilmi Altın
Mahir Kaynak
Tepki siyaseti
1306 Okunma
Süleyman Karagülle
Ali Bulaç
Feryat edenler!
1301 Okunma
Ahmet Yasir Erol
Mehmet Altan
Siyasal milliyetçilik önce AK Parti’yi vurur
1273 Okunma
5 Yorum
Mehmet Hikmetumut
Ruşen Çakır
Solculara İslam konusunda pratik öneriler
1266 Okunma
1 Yorum
Tayibet Erzen
Dücane Cündioğlu
İnsan İnsan Ola ki Uslubunca Öle
1250 Okunma
3 Yorum
Abdülkadir Altınhan
Oktay Ekşi
Sürahi Çatladı mı?
1249 Okunma
Vahap Alma
Rahmi Turan
Nemrut Mustafa Mahkemesi
1192 Okunma
1 Yorum
Serdar Turan
Mehmet Niyazi
Kütüphanemizdeki hazine
1157 Okunma
Abdurrahman Erol
Fehmi Koru
Gönlünde merhamet, gözünde iki damla yaş...
1118 Okunma
1 Yorum
Ahmet Kirtekin
Can Ataklı
ABD 250 yıllık geleneğini Türkiye’nin hatırı için
1092 Okunma
Mesut Karaaytu
Mehmet Şevket Eygi
Bir Devir Sona Ererken
1086 Okunma
Emine Hocaoğlu