Zihniyet devrimi ve maarif devrimi olmadan aslâ!
871 Okunma, 0 Yorum
Yusuf Kaplan - Yeni Şafak
Ali Bülent Dilek

Zihniyet devrimi ve maarif devrimi olmadan aslâ!

 

Yusuf Kaplan

 

  09 Ekim 2016

Tarihte insanlığın önünü açan, köklü, kalıcı büyük atılımlar maddî atılımlar değil, manevî atılımlardır.

Manevî atılım, derinlerde köksalar; bütün maddî atılımlara aşı yapar, ruh katar; derinliğiyle orantılı olarak da zamanı-mekânı aşar...

…………………..
ZİHNİYET DEVRİMİNİN ANAHTARI, MAARİF SİSTEMİDİR

İşte manevî gücün hayat bulmasını, kökleşmesini; maddî gücün manevî güçten aldığı ışıkla kök salmasını sağlayan zihniyet devrimi, derûnî manevî güçten, manevî kaynaktan beslenen maarif sisteminin inşasıyla imkân dâhiline girer.

Maarif sistemi, ilim, irfan ve hikmet yolculuklarının güzergâhlarını belirler, yapıtaşlarını döşer.

Bütün büyük medeniyet atılımları zihniyet atılımlarıdır. Bütün zihniyet atılımlarının anahtarı da maarif sistemidir.

Greklerde de, Çin, Hint medeniyetlerinde de, modern Batı uygarlığı tecrübesinde de, İslâm medeniyetinin yaptığı atılımların gerisinde de hep bilim, düşünce, sanat, siyaset, iktisat ve ahlâk yolculuklarını mümkün kılan zihniyet devrimlerine imkân tanıyan maarif atılımlarıdır.

Medrese ve tekke, İslâm medeniyetinin, özellikle de medreseden beslenen Batı'da ise üniversite, Batı uygarlığının atılım yapmasını sağlayan zihniyet devrimlerinin kaynaklarıdır.

Biz, yeniden tarihte bir varlık göstereceksek, tarihin yapılmasında belirleyici roller üstleneceksek, manevî güçten beslenecek ve maddî gücü besleyip harekete geçirecek köklü bir zihniyet devrimi gerçekleştirmek, bunun için de güçlü bir maarif sistemi geliştirmek zorundayız. Bunun başka yolu yok.

Bizim manevî gücümüzün ve kaynağımızın meyvesi medrese ve tekkenin özünü özümseyerek Batı'daki üniversiteden de beslenecek kendi maarif sistemimizi inşa edemediğimiz sürece, attığımız maddî atılımların toplumun sekülerleşme / dünyevîleşme katsayısını artırarak, ruhsuzlaştırarak sonuçta bizi vuracağını aslâ unutmayalım, aslâ!

O yüzden zihniyet devrimi olmadan aslâ diyorum.

Zihniyet devriminin gerçekleşmesi için de düşünce, sanat, siyaset, ahlâk, estetik, medya gibi bütün alanlardaki faaliyetleri besleyecek maarif devrimi olmadan da aslâ diyorum.

http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/zihniyet-devrimi-ve-maarif-devrimi-olmadan-asl%C3%A2-2033365#

yorum;

Kur’an insanlara birer örnek vererek (zihinsel devrim) sistemi anlatmaktadır.

Rahmân Sûresi’nde bu çok açık bir şekilde anlatılmıştır. “Allah Kur’an’ı öğretti. İnsanı yarattı.” diyor. Sonra da “İnsana beyanı öğretti.” diyor. Allah insanı öyle yarattı ki Kur’an’ı öğrensin. Kur’an’ı anlatsın. Bunu da beyan ile yapacaktır. Sonra da kâinatın denge içinde olduğunu ve insanların da dengeyi korumaları gerektiğini bildiriyor. Fizikçiler ve biyologlar kainattaki dengeyi çok iyi bilirler. Mühendisler de hep denge üzerinde hesap yaparlar. Kuvvetler dengesi, ısı dengesi, büyüklükler dengesi, malzeme dengesi mühendisleri meşgul eden dört konudur. Sosyologların da benzer sorunları vardır. Dengeyi kurmalısınız ve korumalısınız. Adalet denge demektir. Topluluk demek adalet demektir. Biz “Adil Düzen” derken sadece kelime oyunu yapmıyoruz. Denge düzenini esas alıyoruz. Sosyal yapının dört ayağı vardır:

a)     Büyüme. (Kâinat genişliyor. Bunun sonucu parçacıklar birbirinden uzaklaşıyor. Ama diğer taraftan bu parçacıklar birbirini çekerek gruplar oluşturuyor ve bu sayede yeni varlıklar ortaya çıkıyor ve bunlar çoğalıyor.)

b)    Denge. (Kâinatta varlıklar birbirini çekerler, ama çok yaklaştıklarında iterler. Böylece ne bir olurlar ne de ayrı olurlar. Belli mesafede birbirinden uzakta dururlar. Güneşle yer arasında böyle denge olduğu gibi karı - koca arasında da denge vardır.)

c)     Evrim. (Bir taraftan varlıklar yaşlanıp çökerken yerine daha iyileri geliyor. Devamlı gelişme vardır. Kainat da ölecektir. Onun yerine daha gelişmiş bir kainat var olacaktır. Kara delikler de ölecek, kainat akdeliklerde yeniden var olacaktır. Ama artık cennet ve cehennem olarak var olacaktır. Farklı hayatlar ortaya çıkacaktır. Nasıl ilk hücre ne nebat ne de hayvan hücresi idi. Sonra bölünerek evrimleşti. Kainat da böylece bölünecek ve evrimleşecektir. Aralarında köprü devam edecektir. Cehennemde olanlar eğitildikten sonra cennete gideceklerdir. Nebatlar da hayvanlara yem oluyor.)

d)    Bütünlük. (Kainatta denge zıtlar arasında kurulmaktadır. Böylece insanlar da iyiler ve kötüler olarak bölünmektedir. Canlılar mikroplar ve beden hücreleri olarak ortaya çıkmaktadır. Birileri yapmakla diğerleri yıkmakla görevlidir. Hepsi bütünlük içinde nizama hizmet ediyor. Ama galip olan yapıcılardır. Yıkıcılar daha üstünün oluşması için yıkmaktadırlar. Âhirette de galip gelecek cennettekilerdir. Cehennem cennet için vardır. Dünya ile âhiret de bir bütündür. Dünyanın gelişmiş şeklidir. Dünya çocuklık çağı ise âhiret gençlik çağıdır. “Sümme ileynâ türceûn” âyetiyle daha ileri durumlar da sözkonusu olabilir. Ancak âhirette yer değiştirme olabilir. Bir daha kara deliğe girme olmayabilir. Asgari cennettekiler için bu böyledir.)

yorumsuz; http://www.akevler.org/AkevlerSeminerler/417/Tum/1/Kuran-Seminerleri-98?seoContent_ASPxGridView1=page16#

 

 

 

Ali Bülent Dilek






Sayı: 383 | Tarih: 16.10.2016
Ergün Diler
Havada ittifak
Sonunda hep kim kazanıyor?
1206 Okunma
Süleyman Karagülle
Mehmet Barlas
ABD’yi tatmin etmek için neleri gömdük?
Kör dövüşü
1073 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
Mevcut durumdan pek mi memnunsunuz Selin Hanım
Cari sistemin başkanlığı
1061 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Emre Kongar
‘Toplumu çökertme’ projesi ve CHP
CHP’ye Yakarış
1019 Okunma
Vahap Alma
Yusuf Kaplan
Zihniyet devrimi ve maarif devrimi olmadan aslâ!
Kur’an insanlara birer örnek vererek (zihinsel devrim)
871 Okunma
Ali Bülent Dilek