Meclis böyle mi olmalı?
1164 Okunma, 2 Yorum
Hayrettin Karaman - Yeni Şafak
Hilmi Altın

Hayrettin Karaman, hkaraman@yenisafak.com.tr, 04 Şubat 2010 Perşembe

 

Meclis böyle mi olmalı?

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı sayın Ömer Dinçer hakkındaki gensorunun görüşüldüğü Meclis Genel Kurulu'nda dün gece olup bitenleri seyrederken meclis müzakereleri yayınlarına "18 yaşından aşağıda olanlar seyretmesin" uyarısı niçin konmuyor diye düşündüm.

Şimdi bakalım:

Müzakere edilen konu nedir?

Bir gensoru önergesi.

Normal olan nedir?

Önerge sahibinin talebini ve gerekçelerini dile getirmesi, karşı tarafın cevap vermesi, isteyenlerin lehte ve aleyhte konuşmaları, sonunda oylama.

Olan nedir?

O gece önergeyi bahane ederek veya başka bir toplantıda söz almış olma fırsatını kullanarak birçok milletvekili eteğindeki taşı sağa sola savuruyor, tribünlere hitap ediyor, konu dışına çıkarak adeta seçim propagandası yapıyor, münasebetsiz sözler sarf ediyorlar.

Bu yanlışı bir başka yanlış takip ediyor; yerlerinde oturup konuşanı dinlemeleri gereken milletvekilleri ya oturdukları yerden sıra kapaklarına vurarak, bağırıp çağırarak veya ayağa kalkıp kürsüye doğru yürüyerek hatibi susturmaya çalışıyor, konuşmasını engelliyor, hakaretler savuruyorlar.

Bunlar olurken meclisi yönetenler bazen aciz kalıyor, bazen imkan ve fırsat veriyor, çok kere de gerekeni yapmıyorlar.

Türkiye daha fazla demokrasi isterken ve meclis bunu gerçekleştirme yerlerinden biri iken milletin temsilcilerinin sergiledikleri bu tahammülsüzlükler, bu münasebetsizlikler insanı dehşete düşüren bir çelişki oluşturuyor.

Meclisi idare edenlerden beklediğimiz şudur:

Hatibin sözünün kesilmesini, izin almadan konuşmaları, hatibe sataşmaları kesin olarak engelleyin. …

Yazın tamamı için bakınız: http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=20745&y=HayrettinKaraman

 

YORUM:

SEÇİM VE YÖNETİM SİSTEMİ YENİLENMELİDİR

Yasama, yürütme, meclis ile hükümetin yeri, yapısı, sorunları günümüzdeki temel sorunlardandır. Her alanda olduğu gibi yasama ve yürütme alanında da merkezi yönetim modeli sorunların kaynağı olmaktadır. Özellikle büyük kentler başta olmak üzere hayatında bir kere bile görmediği birilerini seçmek zorunda bırakılan insanlar, seçtikleri kimseleri bilmedikleri gibi onların tam olarak ne iş yaptıklarını da bilmiyorlar.

 

Sorunların yasal çözüm alanı olması beklenen yasama meclisleri, her konunun Türkiye çapında bir kavgaya dönüştüğü veya caka satıldığı bir alana sahne olmaktadır.

 

MECLİS ÜYELERİ KPSS BAŞTA OLMAK ÜZERE SINAVLARDAN GEÇİRİLMELİDİR.

Sıradan bir memurluğa girmek için lise mezunu olmanın, üniversite mezunu olmanın, KPSS sınavında 70 puan almanın, KPDS den 70 almanın yetmediği, onun ötesinde gerekli eleman sayısı kadar elemanın alındığı üst sıralarda en iyi puan almanın gerekli olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bunlar da yetmezmiş gibi mülakatla ayıklamanın yapıldığı, çoğu zaman onun da yetmediği bir Türkiye’de yaşıyoruz. Bu durum karşısında, Türkiye’nin yasalarını hazırlayan, kendi içinden hükümet çıkararak ülkenin işlerinin yürüten, yöneten bir kişi olarak milletvekili olmak için bu belirtilen şartlardan ve bunlara ek şartlardan hangileri aranıyor dersiniz? Bakan olmak için bunlara ilaveten hangi şartlar aranıyor acaba? Ya da bugün üst düzey bürokratlardan kaçı KPSS den kaç puan almıştır? Örneğin, yüzlerce, binlerce hatta on binlerce personelden sorumlu personel müdürleri birçok sınavdan geçirerek aldıkları personelin girdikleri ve başardıkları hangi sınava girdiler? Hangi puanı aldılar? Başardılar da personel müdürü oldular ve ne kadar başarılılar ve bunları kim ölçüyor acaba?

 

SINAVLAR SADECE BİLME SINAVLARI OLARAK DEĞİL, AHLAKLILIK, YAPABİLİRLİK, GÜVENLİK EHLİYETLERİNİN TEMİNATLI ŞEKİLDE VERİLDİĞİ SINAVLARA DÖNÜŞTÜRÜLMELİDİR.

Bir işi yapabilmek için ahlaklı olmak, bilmek, yapabilmek, güvenilir olmak gibi özellikler gereklidir. Bu gereklilik her işte olduğu gibi yasama alanında görevli olmak için de gereklidir. Bugün kısmen de olsa bilmenin ölçüldüğü sınavlar yapılmaktadır. Bunun ötesinde yapabilme, ahlaklı olma, yönetebilmenin ölçüldüğü objektif sınavlar yoktur.

 

Demokrasinin tekel ve merkezi rejimlerle işletildiği bir dünyada yaşıyoruz. Günümüzde birçok konu gibi demokrasi de istismar edilmektedir. Yazdığınız bir cümle ile insanların;  Türkiye’deki insanların tümünün hayatları değişiyor.  İnsanların işe girmeleri veya işsiz kalmaları, kaç lira maaş alabilecekleri, sağlık hakları, emeklilik yaşlarını belirleyenleri bir kere bile görmeyen insanlara seçtiriyorsunuz. İnsanlar tanımadığı, birilerinin atamasıyla gelmiş insanları istemeseler de, seçtiklerinin ehil olmadığını bilseler de seçmek zorunda kalıyorlar. Genelde bütün bunlar demokrasi ve insan hakları adı altında yapılıyor. Sorun yasalarımızın yetersizliğidir. Türkiye Cumhuriyetinin iyi vatandaşları olarak bizler de mevcut kanunlara uyuyoruz, seçiyoruz. Kanunlara karşı gelmeyiz, gelmemeliyiz.

 

Çevrenizde basit bir araştırma yaptığınızda, milletvekili olabilmek için halkın sıradan bir işe girerken tabi tutulduğu sınavlardan hiçbirinin milletvekilliği için gerekli olmadığını görürsünüz. Halk arasında milletvekilliği; parayla, tanıdıkla, bir şekilde yol bulan bir anlayışla yer alınabilen ve hiçbir sınav gerektirmeyen bir alan olarak görülüyor. Sonunda bu kişi becerikli görülüyor? Bu işe ne dersiniz? Bu konudaki yasalar değişmedikçe mecliste yasama yerine kavga görüntüleri ilk sırada yer alacaktır. Bütün bunların ötesinde her yapılan iyi veya kötü davranışın bir puanın olduğu bir yapılanmaya gidilmelidir. Yoksa onlarca senedir küfür, kavga edenler her seferinde mecliste yer almaya devam eder.

 

TAM DEMOKRATİK SİSTEME GEÇİLMELİDİR.

Demokrasinin yeterli seviyede gerçekleşmesi için siyasi yapılanmada gerekli ve yeterli çoğulcuğu sağlamak gerekir.  Örneğin seçim barajının %5 olması gereklidir. Hatta bu %5’i %5’in altında oy alan birkaç siyasi parti bir araya gelerek sağlayabilmelidir.

 

AÇIKLIK MODLELİNE GEÇİLMELİDİR.

Ayrıca mademki merkezi sistem anlayışı henüz devam ediyor, meclisin tamamı Halk Bizi Gözetliyor (HBG)’u gerçekleştiren bir seviyede sürekli yayında olmalıdır. Grup toplantıları dahil tüm toplantılar tüm halka açık olmalıdır. Sürekli en az beş TV, Radyo kanalında yayında olmalıdır. Daha doğrusu,  öncelikle meclisteki siyasi partiler olmak üzere, mecliste olsun veya olmasın her siyasi partinin belirlediği bir basın yayın kuruluşu meclisi tam izlemelidir. Millet mecliste nelerin olduğunu kulaktan dolma değil canlı yayında izlemelidir.

 

Kavga ettiler TV görüntülerine “kapatalım, halka kötü örnek oluyor” anlayışı yanlıştır. Tam tersine halkın seçtiği vekillerinin davranışlarını görmesi gerekir. Yoksa sürekli aynı kişiler vekil olmaktadırlar.

 

SEÇİM BORSASI OLUŞTURULMALIDIR

Seçim borsası oluşturulmalıdır. Bu borsa her hafta yenilenmelidir. Herkesin seçtiği siyasi parti bilgisayar ortamında üyelikle açık olarak belli olmalıdır. Kimlik numarası ile bu sistem kontrol edilmelidir. Her hafta iki saatlik sürede siyasi eğilim belirlenmelidir. Böylece her hafta seçim borsası sonuçlarını görülmüş olur. Mecliste yaşananların halkın üzerindeki etkileri de belli olmuş olur. Bu borsada mecliste olmayan siyasi partilerin de yeri olmalıdır. Yılda bir kere bir haftalık sürede de o yıl için kalıcı olan siyasi borsa seviyeleri belirlenmelidir.  Bu sistem öncelikli olarak Bucak, ilçe ve il meclislerinde uygulamaya konmalıdır.

Bunun ötesinde,

 

YÖNETİM YAPISI TAM DEMOKRATİK MODELE DÖNÜŞTÜRÜLMELİDİR.

Türkiye’nin yönetim konusunda, merkezi yönetim yerel yönetim dengesi üzerine dayanan yönetim yapısına geçmesi gerekmektedir. Yerel yönetimler, insanların birbirini tanıdığı, içlerinden hangilerinin daha bilgili, ahlaklı, işi yapabilen, adil olduğunu belirleyebildiği, ayıklayabildiği denetleyebildiği bir yapıya dönüştürülmelidir. Bu konuda ilk belirlenmesi gereken konu seçim çevresindeki ölçek sorunudur. İlk meclis alanı seçim ölçeği Bucak büyüklüğünde olmalıdır. Yaklaşık 3000-10000 kişinin yaşadığı birimler Bucak statüsüne kavuşturulmalıdır.

Bucak büyüklüğü sosyal alanda,

         Birbirini tanıyan insanlardan oluşan, baskı oluşturmayan,

         Sosyal olayların oluşumunda gerekli olan, taşkınlık oluşturmayan,

         Kendi içinde yeterli olan, başka alanlara ve devlete tehdit oluşturmayan,

         İnsanın kendini ifade edebildiği ama kaybolmadığı ideal yerel büyüklüktür.

 

En azından; bucak seviyesindeki mecliste temsilci olabilmek için orta,  İl seviyesindeki mecliste temsilci olabilmek için lise, ülke seviyesinde temsilci olabilmek için üniversite ehliyetli olmak şartları getirilmelidir.  Ayrıca benzer seviyede ahlaklı olmak, yapabilir kabiliyette olmak ve güvenlik diplomasının da benzer seviyede olması şartlarını aramak gerekmektedir.

 

ÇOĞULCU, SEÇENEKLİ SİSTEM MEKANİZMALARI GELİŞTİRİLMELİDİR. 

Tüm sosyal ve ekonomik hizmetler,  çoğulculuk anlayışıyla en az beş ve en çok yirmi grup tarafından örgütlenen yarışmacı ve teminatlı bir yapıyla çözümlenmelidir.

 

Sosyal gelişimde, yönetim, ekonomik, bilimsel, inanç görüşlerinin tümünün ekolleşerek, birbiri ile yarışabilen, çoğulcu model önerilerinin devlet içinde örgütlenebileceği yapılar gereklidir.

 

Sorunları tekeci mantıkla belirlemek, ‘çözüm demokrasidir’ gibi genel sonuçlar ifade etmek yeterli değildir. Çözümün, örneğin demokrasinin, laikliğin metotlarını/nasıllarını belirtmek ve bu çözümlerin rekabetçi ortamda oluşmasını sağlamak gerekir.

 

 

Hilmi Altın


YorumcuYorum
Hilmi Altın
13.02.2010
22:55

Cengiz Demirci’ye soru ve katkınız için sağolun,

Seçim borsası projesini henüz kimse ile tartışmadım.

Bu modelin temel hareket noktası insan iradesinin tercihlerindeki özgürlüktür. Kişilerin istediklerini tercih edebilecekleri ve istedikleri zaman da değiştirebilecekleri ilkesidir.

Hiç kimse seçtiği tercihe yıllar boyu mahkum edilemez.

Sistemin, merkezi sistem/tekelci sistemler ile yerel yönetimci sistemlerde işleyişi farklı olur. Siyasi borsa sisteminin uygun ve spekülatif davranışlardan etkilenmemesi için gerekli şartlardan biri sistemin yerel ve kademeli yönetim modeline dayanmasıdır. Günümüzdeki siyasi yapı ağırlıklı olarak merkeziyetçidir. Merkeziyetçi siyasi modellerde, manipüle hareketlerinin olmaması çok zordur, en azından istenilen seviyede gerçekleşmez. Günümüz siyasetinde yeterli verimin alınması bu açıdan mümkün olmasa da, getireceği yararlar sakıncalarından daha fazladır. Bu açıdan zamanla geliştirilerek siyasi alana taşınması gerekir.

Günümüz anlamıyla siyasetin halka daha iyi hizmet etmesi,

Sahte ve her yönüyle ful manipülasyon olan anketlerin yönlendirmesinden kurtulması,

Siyasi yetkiyi alanın yetkisini aşmaması, istismar etmemesi

Siyasi yetkiyi verenin hakkının yenmemesi ciddiye alınması v.b gerekçeler için siyasi borsayı gerekli görüyorum.

Açıklamalarım geçici günümüz siyasi yapısı içindir. Geliştirilmesi gerekir.

Hilmi Altın
13.02.2010
22:55

2- Seçim borsası özetle,

-Siyasi borsanın vekaleti veren ve alan kişiler açısından puanlandırılması gerekir. Vekaleti verenin de puanı olmalıdır. Yanılmalar ve yanıltmalarda puan vereninin puan değeri düşürülmelidir. Yanılma ve yanıltmayı ölçme değerlendirme sistemi getirilmelidir.

-Tercihlerindeki sürekli değişiklikler, kısa süreli değişiklikler, siyasi partinin puan değerleri ile program ve uygulamadaki tutarlılıkla ölçülendirilmesi işlemleri değerlendirilmelidir.

-Vekalet, ilgili siyasi partiye katılım için onu seçen kişilerin onu terk etmesi başka birini seçmesi ve partiye katılım /kayıtla olmalıdır. Açıklık sistemi,

-Tercihler haftada bir ilan edilmelidir.

-Siyasi alandaki konular net olmalıdır. Siyasi programın tümünün değeri yanında programın, anlayışın v.b parçalarının her önermenin ayrı senet değeri olması gerekir. Yani tüm programın oyu ve ilgili konunu oyu ayrı hesaplanabilmelidir. Hangi siyasetten ve görüşün hangi maddesinden, kişisinden ayrıldı ve hangi görüşe geçti. (Kişi, görüş maddesi, görüş ilişkileri puanlandırılmalıdır.

-Oy verenlerin oylamalarının da puanlandırılması gerekir. Oy verenlerin önce ve sonra oy vermeleri puanlandırılmalıdır.

-Borsa Siyasi partinin, görüşün, görüş maddesinin, Site, Bucak, İl seviyesindeki değişikliklerden sonra ülke seviyesindeki temsilci, görüş maddesi, görüş değişecektir. Kişiyi ilgilendiren sitesindeki temsilcisidir.

Siyasi haklar, siyasi ehliyetler, siyasi dayanışma ortaklıkları ve kişilerin ahlaki, mesleki, ilmi ehliyetleri ile de ilişkilendirilerek belirlenmelidir.





Sayı: 35 | Tarih: 7.02.2010
Ahmet Hakan
Üzgünüm Başbakan
1277 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Toktamış Ateş
İslam şeriatı
1229 Okunma
1 Yorum
Osman Eskicioğlu
Mümtazer Türköne
EMASYA yetmez
1210 Okunma
Arif Ersoy
Oktay Ekşi
Arınç Olayı
1197 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Mahir Kaynak
İç düşman
1193 Okunma
2 Yorum
Süleyman Karagülle
Yılmaz Özdil
Tiyatro
1181 Okunma
Leyla Okta
Mehmet Altan
Cizrede Kent Cizrede papaz
1166 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Hayrettin Karaman
Meclis böyle mi olmalı?
1164 Okunma
2 Yorum
Hilmi Altın
Zülfü Livaneli
Büyük ahlaki çöküş
1128 Okunma
Ali Bülent Dilek
Fikret Bila
PKK için ekonomik önlem alınmalı
1126 Okunma
Harun Özdemir
Bekir Berat Özipek
Uğursuz aşçının elindeki ıstakoz
1125 Okunma
Bünyamin Demir
Mehmet Şevket Eygi
OLAMAZMIŞ!...
1115 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Can Ataklı
Bu sözünüz yeter Sayın Başbakan
1112 Okunma
Mesut Karaaytu
Abdülkadir Özkan
Başörtüsü yasağı ve sokak baskısı
1107 Okunma
Özgül Ertuğrul
Reşat Nuri Erol
Kanserli ekonomi, koruyucu tedavi
1101 Okunma
Ilker Ardic
Ruşen Çakır
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine erken ve gerekli bir
1100 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Altan
Bu da bitti...
1099 Okunma
Özer Ataç
Ebubekir Sifil
Alevi Açılımı
1083 Okunma
Zafer Kafkas
Mehmet Niyazi
Demokrasi ve basın
1079 Okunma
Abdurrahman Erol
Fehmi Koru
Kaçış yok:değişeceğiz
1026 Okunma
Ahmet Kirtekin


© 2024 - Akevler