Darbe lafı neden bitmiyor?
1008 Okunma, 0 Yorum
Mehmet Altan - Star
Mehmet Hikmetumut

• Darbe hazırlığı ‘devlet sırrı’ mı? 28 Ocak 2010 Perşembe

  

1- “Silahlı Kuvvetler, resmi ve gayri resmi mekanizmalar yoluyla, uygun olmayan şekilde siyasi nüfuz kullanmaya devam etmiştir.

Silahlı Kuvvetlerin kıdemli mensupları, çeşitli vesilelerle Kıbrıs, etnik köken, Güneydoğu meselesi, laiklik, siyasi partiler ve diğer askeri olmayan konular dâhil olmak üzere yetki alanları dışında kalan iç ve dış politika konularında görüşlerini açıklamışlardır.

Genelkurmay, siyasi partilere ve medyada çıkan haberlere kamuoyu önünde defalarca tepki göstermiştir.

Nisan ayındaki bir basın açıklaması sırasında Genelkurmay Başkanı, Ergenekon davası ve iddianamesi hakkında yorumda bulunmuş, dolayısıyla yargıyı baskı altında bırakmıştır.

Silahlı Kuvvetlerin bazı kıdemli mensupları, yargılanmakta olan askeri personeli desteklemişlerdir.”

2- “Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununda ya da Milli Güvenlik Kurulu Kanununda hiçbir değişiklik yapılmamıştır.

Bu Kanunlar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin görev ve yetkilerini belirlemekte ve milli güvenlik kavramını geniş biçimde tanımlayarak Silahlı Kuvvetlere büyük bir hareket alanı vermektedir.

Emniyet, asayiş ve destek birimleriyle ilgili olarak imzalanan 1997 EMASYA gizli protokolü hâlâ yürürlüktedir.”

3- “Yasamanın, Silahlı Kuvvetler bütçesi ve harcamaları üzerindeki denetiminin güçlendirilmesiyle ilgili olarak hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir.

Aynı şekilde, ihale projelerinin çoğunun finansmanını sağlayan Savunma Sanayii Destekleme Fonu (SSDF), hâlâ TBMM’nin kontrolünün dışında olan bütçe dışı bir fondur.

Geçen sene, Sayıştay, SSDF’yi denetleme yetkisine sahip olduğu yönünde bir karar almıştır. Ancak uygulama henüz başlamamıştır.

İç denetimle ilgili olarak, güvenlik kurumlarının iç denetime tabi olmasını öngören 2003 tarihli Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu henüz uygulanmamıştır.”

4- “TBMM’nin, güvenlik ve savunma politikaları oluşturma yetkisi bulunmamaktadır.”

5- “Askeri harcamaların denetimi konusunda, harcama sonrası dış denetim, Anayasaya göre, Sayıştay tarafından yapılabilmektedir.

Ancak, bu denetim, muhasebe kayıtlarına dayanmaktadır ve masa başı incelemeleri şeklindedir. Denetçilerin, yerinde inceleme yapmasına izin verilmemektedir.

Ayrıca, Sayıştay Kanunu Tasarısı kabul edilene kadar, Sayıştay, Silahlı Kuvvetlere ait taşınır malların denetimini yapamayacaktır.”

6- “Protokol, sivil makamların talebi olmaksızın, iç güvenlik sebebiyle askeri operasyonların yapılmasını mümkün kılmaktadır.”

7- “Sonuç olarak, özellikle askeri mahkemelerin yargı yetkisinin sınırlanması konusunda bazı ilerlemeler kaydedilmiştir.

Ancak, Silahlı Kuvvetlerin bazı kıdemli mensupları yetki alanları dışında kalan konularda açıklamalar yapmışlardır ve savunma harcamaları üzerinde TBMM’nin tam denetiminin temin edilmesi gerekmektedir.

Askeri personelin, Ergenekon soruşturmasıyla ortaya çıkan Hükümet karşıtı eylemlere katılmış olduğu iddiası ciddi kaygı uyandırmaktadır.”

***

Bunlar ne?

AB’nin “İlerleme 2009 Raporu”nda, Türkiye’nin sivilleşme yolunda atması gereken adımların, değiştirmesi gereken yasaların ufak bir listesi...

Kısacası herhangi bir AB üyesine oranla içinde bulunduğumuz “askeri vesayet” rejiminin resmi.

Üstelik bu vesikalık bir resim, boy resmi de değil...

Boy resmi olabilmesi için, eşi menendi yeryüzünün hiçbir yerinde olmayan “askeri yargı”yı, tek parti zihniyetini ve onu yeniden cilalayarak parlatan yürürlükteki 12 Eylül rejimini ilave etmek gerek.

***

Demokrasi kavramı ve halk iradesi uygulamasıyla bağdaşmayan böyle bir fiili durum olunca da, bunu yeniden tanzim etmeden, askerin konumunu korumak için sürekli darbe arayışı içinde olduğu inancı da hiç bitmiyor... Tabii sürekli suçluları koruması da buna tuz biber ekmekte...

Bitmesini istiyor iseniz, AB standartlarında bir demokratik rejimin savunma gücü olmayı içinize sindirin ve o noktaya geri dönün... Kısacası “İlerleme Raporu”nu hayata geçirmeyi TSK olarak bizzat siz talep edin ki, kamuoyu “beyanlarınıza” inansın...

Yoksa AB süreci ciddileştikçe, mevcut durumu bırakmamak için, sürekli darbe arayışı içinde olduğunuz bir kanaatten ziyade bir inanç olarak sürer, hem de pekişmeye devam eder...

 

Yorum:

Bana öyle geliyor ki, Ordu-Darbe tartışmaları, sonunda Ordumuzu temize çıkaracak, yeni ve zinde bir güç olarak tarihteki  şerefli yerini, bütün şaibelerden arındırarak tekrar kazandıracaktır. Konuşulanlar yenilir yutulur cinsten değildir. Asimetrik savaşın parçası da bütünü de Türk Ordusun etkinliğini kırmak üzerine bina edilmiştir. Haklı yönleri de çoktur, haksız saldırılar da…

 

 

 

Mehmet Hikmetumut






Sayı: 34 | Tarih: 31.01.2010
Toktamış Ateş
İslamiyet ve demokrasi
1978 Okunma
Osman Eskicioğlu
Mehmet Şevket Eygi
Hilmi Özkök Paşa’ya Teşekkür ve Bazı Dakikalar
1271 Okunma
7 Yorum
Emine Hocaoğlu
Mahir Kaynak
MİT nerede?
1237 Okunma
Süleyman Karagülle
Ahmet Hakan
CHP’nin yeni starı Muharrem İnce
1195 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Rasim Ozan Kütahyalı
Dürüst ol İlker Paşa...
1128 Okunma
Recep Yıldırım
Yılmaz Özdil
Ay'da petrol bulundu...
1069 Okunma
Leyla Okta
Hayrettin Karaman
Ordunun bütünü değil
1065 Okunma
Hilmi Altın
Zülfü Livaneli
Katil seven ülke
1063 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ebubekir Sifil
Biz ve Onlar
1041 Okunma
Zafer Kafkas
Fikret Bila
Vatandaş! Her şeyin evvela hakikatini ara
1034 Okunma
Harun Özdemir
Fehmi Koru
Keser döner sap döner
1013 Okunma
Ahmet Kirtekin
Mehmet Altan
Darbe lafı neden bitmiyor?
1008 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Ruşen Çakır
Alevi açılımında son dönemeç
994 Okunma
Tayibet Erzen
Reşat Nuri Erol
Konferans, kar, kriz ve tufan
972 Okunma
Ilker Ardic
Can Ataklı
Darbe planları uçuşuyor, hükümet nerede?
970 Okunma
1 Yorum
Mesut Karaaytu
Mehmet Niyazi
Genelkurmay Başkanı Başbuğ'a 'Açık mektup'
921 Okunma
Abdurrahman Erol