Tam güne karşı çıkış tamamen duygusal!..
1105 Okunma, 0 Yorum
Abdülkadir Özkan - Milli Gazete
Özgül Ertuğrul

Eczacılar ile ilgili tartışmalar bitmeden ve tam bir netlik kazanmadan bu defa da gündeme doktorların tam gün mesailerini kurumlarına vermelerini öngören yasa gündeme geldi. Yasa yürürlüğe girdiğinde üniversite hocalarına bir yıl, devlet hastanelerinde çalışan doktorlara muayenehanelerini kapatmaları için 6 ay süre tanınacak. Kısacası getirilmek istenen husus çok açık. Devlet doktorları özel muayenehaneleri ile hastaneler arasında bir tercihe zorluyor. Tam gün mesailerine devlet ya da üniversite hastanelerine vermelerini, buna karşılık kendilerine ek katkılar sağlamayı öngörüyor. Yani yıllardan beri yürürlükte olan önce muayenehaneye gitmek sonra tedavinin devlet kurumlarında yürütülmesi alışkanlığına son verilmek isteniyor. Elbette uzun yıllardan beri devam eden bir uygulamanın sona erdirilmesi kolay olmaz. Alışkanlıkların terki kolay olmadığı gibi.
Prensip olarak tam gün yasasına evet diyenlerdenim. İşin doğrusu da budur. Ne var ki yıllardan beri tam gün yasasının lafı edilmiş ama bir türlü uygulamaya geçirilememiştir. Hatta bir takım siyaset dışı baskılarla oluşturulan geçiş dönemi hükumetleri bile bu işi rayına oturtamamıştır. Ama şimdiye kadar hayata geçirilememiş olması yanlış olduğu anlamına gelmiyor. Sanıyorum tam gün yasası hayata geçirilirken buna evet diyecek olan doktorların maddi durumlarını göz önünde bulundurmak, onları insanca yaşayacak bir imkana kavuşturmak gerekir. Sağlık Bakanı yaptığı açıklamalarda doktorların hem kadro karşılığı aylıklarında yükselme olacağını hem de hizmet karşılığı kendilerine verilecek ek ödemenin artırılacağını belirtiyor.
Ancak bu noktada bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Bir uzman doktora şu anda devletin uygun bulduğu aylık ücret 1700-1800 liradır. Tıp tahsilinin 6 yıl olduğu ve bunun üzerine asgari 4 yıllık bir uzmanlık eğitimi alındığı düşünülürse bu maaş çok düşüktür. Kaldı ki uzmanlık sınavını da kazanmak sanıldığı kadar kolay değildir. Bu maaşla bir ek gelir temin etmeden büyükşehirlerde bir doktorun insanca yaşaması ve hastasına güler yüzle hizmet vermesi çok zordur. Bu arada sadece polikliniklerde her gün 50-60 hastayı muayene etmesi, dertlerine derman olmaya çalışması ayrı bir konu.
Bu köşede daha önceki bir yazımda belirttiğim üzere Akdeniz  sahilindeki bir ilçemizin sağlık ocağında görev yapan pratisyen hekime tavsiye üzerine gitmiştim. Sanıyorum öğlenden sonra 15.00 civarında muayeneye girdiğimde benim o gün 85'nci hasta olduğumu öğrenmiştim. Bu bilgi beni şaşırtmıştı. Ama, rahatsızlığıma teşhisi koymuş gerekli ilaçları yazmış ama bu ilaçlarla geçmediği takdirde Ankara'ya gittiğimde bir uzmana görünmemi omzumdan yapılacak bir iğne ile rahatsızlığın son bulacağını söylemişti. Ankara'ya geldiğimde tanıdık bir uzmana gitmiş daha önce konulan teşhisi söylemiştim. Doktor arkadaş muayenesinin ardından teşhisin doğru olduğunu belirterek bir iğne yapmış ve rahatsızlığım geçmişti. Bununla şu hususa dikkat çekmek istiyorum. Yan yana iki odadaki doktorlardan birisine her gün 60-70 hasta geliyor diğeri ise 8-10 hasta ile günü geçiriyorsa aradaki yoğunluğun farkının bir karşılığı olması gerekir. Kısacası doktorların günlük çalışmalarına göre ücretlendirilmesi, ayrıca mutlaka insanca yaşamlarına imkan sağlayacak bir alt ücret sınırının belirlenmesi gerekir. Gördüğümüz kadarıyla yeni yasa bu garanti edilmiş ücreti 3500-4000 lira olarak belirliyor. Buna ilave olarak da 2500-3000 lira civarında muayenehanesini kapatması karşılık ek gelir öngörüyor. Yani 6.000-6.500 liralık bir rakam söz konusu oluyor.
Aslında oluşturulan döner sermaye yoluyla devlet hastanelerinde çalışan doktorlara bu ek gelirlin sağlandığını biliyoruz. İyi yönetilen hastanelerde ek gelirin aylık 5.000 liraya kadar ulaşması da mümkün. Ancak, sıkıntı şimdiye kadar aylık 30-40 bin lira kazanmaya alışmış olan bazı doktorların şimdi 6.000-6.500 lirayla yetinmelerinin mümkün olup olmayacağında. Bir hoca girdiği ameliyat karşılığında açıktan 2.500 lira alıyorsa günde iki ameliyata girse ayda 100 bin lira üzerinde bir açıktan gelir söz konusu olur. Bu arada bir uzman doktorun muayenehanesinde muayene ücreti 100 lira olsa ve günde 10 hasta muayene etse ayda bilmem ne kadar gelir eder. Yıllardan beri önce muayenehane sonra hastane uygulamasının yerleştiği bir ülkede bu zincirin kırılması zordur. Ama imkansız değildir. Yalnız bunu yaparken doktorlarımızı rencide etmemeye , "Gerçek doktorlar tam güne uyar" diyerek olayı gerçek sahte noktasına taşımak işi daha da zorlaştırır.
Alışılmış bir maddi gelire sınır getirilmesinin "Tamamen duygusal  tepkilere" yol açması doğaldır. Ancak, bu aleyhte kampanyanın öncülüğünü kendilerini solcu olarak takdim edenlerin yürütmesi sanıyorum insanımızın şaşırtıcı çelişkisinin ifadesidir
 
YORUM:   Tam gün yasası TBMM de kabul edildi.Ancak sağlık çalışanlarının özlük hakları ve döner sermaye payları hakkında düzenlemeler içeren tam gün yasası hekim dışı sağlık çalışanları için tam bir hayal kırıklığı oldu.Bu yasayla birlikte bütün hekim dışı sağlık çalışanlarının mesai saatleri ve döner sermaye ücretleri etkilendi.Dışarıdan bazı kişiler “Döner sermayede almasınlar iyi oldu.” Deseler de kamuda çalışan hekim dışı sağlık personelleri 300 lira aldıkları döner sermayenin de yarısı  tam gün yasası için hekimlere verilecek.Evet bende bir yardımcı sağlık personeli olarak döner sermayenin kalkmasını istiyorum. Ama maaşlarda da bir düzenlenme olmasını istiyorum. Bir hemşirenin aldığı maaş 1.050 lira.Yıllar önce öğretmenlerle aynı olan bir hemşire maaşı şimdi tam yarı yarıya Bunu da sizlerin yorumuna bırakıyorum.Bu tam gün yasası sadece hekimler için düzenlenen bir yasa.Ve bazı hekimler için gerçekten şimdiye kadar bekledikleri bir şey olacak.Yalnız  üniversitelerde hocaların işine gelmeyecek.Tam gün yasası bu haliyle bir ekip hizmeti olan sağlık hizmetlerinin sunumunu ve çalışma başarısını olumsuz etkileyecektir.Hekim dışı sağlık çalışanları tam gün yasasıyla mağdur olmuşlardır. Neden böyle oluyorsa bir yasa çıkıyor görünüşte üst kesime zarar gibi görünse de faydası üst kesime  yine zararı alt kesime dokunuyor.Adalet istiyoruz.

 

 

Özgül Ertuğrul






Sayı: 33 | Tarih: 24.01.2010
Gülay Göktürk
Vicdansızlar Kim?
1423 Okunma
Adem Çevik
Mümtazer Türköne
Vatana ihanet planı' nasıl engellenir?
1286 Okunma
2 Yorum
Arif Ersoy
Zülfü Livaneli
İnsanoğlu insankızı
1284 Okunma
Ali Bülent Dilek
Mehmet Altan
Ağca için Alpaslan Türkeş ne demişti?
1231 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Hayrettin Karaman
Kardeşlik uygulaması
1215 Okunma
2 Yorum
Hilmi Altın
Ebubekir Sifil
Gerçek diyalog ve hoşgörüye doğru
1193 Okunma
Zafer Kafkas
Yılmaz Özdil
Deveyi diken...
1191 Okunma
Leyla Okta
Ruşen Çakır
Adalet istiyoruz
1177 Okunma
Tayibet Erzen
Can Ataklı
Sarıgül’ün Cevapları-4
1174 Okunma
Mesut Karaaytu
Bekir Berat Özipek
Batman tenha değil
1167 Okunma
Bünyamin Demir
Oktay Ekşi
İyimser Olalım mı?
1145 Okunma
Vahap Alma
Toktamış Ateş
Bir başka açıdan
1136 Okunma
Osman Eskicioğlu
Mahir Kaynak
Önce karar, sonra delil
1135 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Mehmet Niyazi
Bu yazıyı saklayınız
1130 Okunma
Abdurrahman Erol
Fikret Bila
Semineri hangi komutan izledi
1124 Okunma
1 Yorum
Harun Özdemir
Ahmet Hakan
Mustafa hakkında birkaç önemli şey
1123 Okunma
5 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Fehmi Koru
Kimlerin ayıbıysa onlar düşünsün
1105 Okunma
Ahmet Kirtekin
Abdülkadir Özkan
Tam güne karşı çıkış tamamen duygusal!..
1105 Okunma
Özgül Ertuğrul
Mehmet Şevket Eygi
Niçin Durgun, Sönük, Sessiz, Hareketsiz?
1093 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ahmet Altan
Görevleri Suç
1076 Okunma
Özer Ataç
Reşat Nuri Erol
Yeni krizler geliyor hep gelecek
1052 Okunma
Ilker Ardic


© 2024 - Akevler