HDP bombayı biliyordu
1839 Okunma, 6 Yorum
Ergün Diler - Takvim
Süleyman Karagülle

 

21/08/2015

1- AB Suriye’yi ve Irak’ı bölmek istiyor. IŞID budur.

IŞİD de Araplara sopa gösteriyor. Amerika Kürtleri Avrupa’ya bırakmak istemiyor.

Belediyeler bağımsızlık ilan ediyor, çarpışanların yüzleri kapalı çünkü onlar Türkiye Kürtleri değildir. Savcı Öz gibiler Almanya’ya karşı idiler ama oraya sığınıyorlar Erdoğan’a cephe alıyorlar.

- Teşhislerde hata vardır. Çatışma Sermaye ile Devletler arasındadır. İngiltere ile Amerika’da değildir. İngiltere’de Rothschild ne olur ne olmaz diye devletlerden yana, ama Erdoğan’a karşıdır. Derviş’i istiyor. Obama ile Putin’i kandırmak istiyor.  Ordu Mensuplarını sivillere muhakeme ettiren AK Parti’nin durumu ne? Teşhislerde oluşlar doğru, olayların arkasındakiler yanlış. Çaresi yok.

Çözüm: Sıkıyönetimi ilan edip işi ehline teslim etmek ve ona karışmamak. Sonra da yerinden yönetim ve bağımsızlık sistemini getirerek, yüz lojmanlı apartmanları devreye sokmaktır. Silahlı eylem yapan tek kişi bırakılacaktır. Silahlı eylem yapmayana dokunulmayacak. Mübaşir varken müsebbibe ceza verilemez. Bunun manasını fıkıhçılardan öğrenin, Kürtlerle HDP’ye uygulayın.

 

2- Kandil için Türk uçaklarını vurması için özel füzeler sipariş etti.  Tüm dünya şimdi PKK’yı destekliyor. Türk uçaklarını etkisiz hale getirecek silahlar sipariş verildi. Zekeriya Öz ile Almanya Türkiye’yi  Lahey Adalet Divanı’na götürme çabasında.

-  Bunlar ana iskeleti ile doğru. Çözüm nedir? Ondan söz yok. Hava harekatı kara harekatı için yapılır. Kandil’i işgal ettik mi? O halde boş boşuna vuruldu. Çünkü daha fazla güçlenecektir. Hakemlerden oluşan yargıya teslim olunur ama atanmış hakimlere teslim olma demek, milli hakimiyeti satmak demektir. Menderes’i askerlere astırdılar. Erdoğan’ı da kendileri asacaklar.

Çözüm:  Yurt dışında olanlarla uğraşmamaktır. Yurtsever Kürtlere her türlü  imkan verilerek Türkiye’deki PKK’yı onlara yok ettirmektir. Türkiye’deki Risale-i Nur şakirtlerine destek vererek paralel teşkilatı onlara yok ettirmektir. PKK yerine Kürtler, Paralelciler yerine Risalelere, onların okullarına, dershanelere karşı girişmek son derece yanlıştır. Sıkıyönetim ilan etmeden askeri iç güvenlikte kullanmak yanlıştır. Uçuruma doğru gidilmektedir.

 

3- Türkiye büyütülecek ve öyle kullanılacaktır.

- 1897’de Basel’de yapılan konferansta imparatorluklar yıkılacaktı. İslamiyet ortadan kaldırılacak. Türkiye dinsizleştirilip tetikçi olarak kullanılacaktı. 2000’li yıllarda Ortadoğu parçalanacak 10’ar milyondan az silahsız devletler olacaktı. İsrail atom bombası ile Ortadoğu’ya hakim olacak Türkiye’de ateist jandarmalık yapacaklardı.

Türkiye 12 milyondan seksen milyonlara ulaştı, %50 gayrimüslim varken %98’e çıktı. Avrupa’yı öğrendi ama İslamiyet’i terk etmedi. Türkiye sabırla büyüdü ve güçlendi. Şimdi Sermaye şaşkına dönmüş.  Derviş’in emrinde ılımlı Müslümanlara aynı işi yapmak istiyor. Hava alıyor.

 

4- Seçimden sonra Türkiye’ye etkili bir kadın geldi. İstanbul’da bir yalıda seçimi kutladılar, koalisyona karar verdiler, sonuç alamadılar. Stratfor araştırmasında Erdoğan güçlü çıktı. Kazanır raporu yapıldı. Amerika’da yeni genelkurmay başkanı atandı. Obama’nın dostudur. Genelkurmay başkanımızın da dostudur. Barzani’yi Türkiye’ye yönlendiren odur.

-  Sermaye ile siyaset arasında çatışma var. Sermaye Erdoğan’ı gönderip Derviş’i getirmek istiyor. Böylece İslam alemine hakim olacak. Ilımlı Müslümanları dünya devletlerine ayaklandıracak ve sonunda onları dize getirecekti.

Çözüm: Devletlerin bir an önce uluslararası altın bono çıkarıp doları uluslararası para olmaktan çıkarmaları gerekir. Karşılıksız parayı devlet kullanmalıdır. Başka türlü yenemezler.

 

5- Amerika Almanya IŞİD’i vuruyor. Suruç olaylarını da onlar çıkardı. HDP milletvekilleri gelmedi. Biliyorlardı.

- Sermaye çeşitli kılıklarda, çeşitli oyunlar oynuyor. HDP’liler biliyorsa onlardan gizli istihbarat alırsın. Ekibi çökertirsin.

Çözüm:  Milli istihbarat neden görev yapamıyor? HDP haber alıyor da MİT nerede? Ülke içi sorunları çözmeyen devlet yaşayamaz. Güçlü hükümetin olmadığı bir yerde olaylar böyle cereyan eder.

 

NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.

 

YORUM:

Türkiye sıkıntıda

AK Partililere sürekli şunu söylüyordum; siz arabayı çok iyi kullanıyorsunuz, bizi rahat ettiriyorsunuz, sarsıntısız yolumuza devam ediyoruz ama bizi uçuruma götürüyorsunuz. Ben söylüyordum kimse dinlemiyordu.

   1- İdamın olmadığı yerde güven tesis edilmez.

   2- Askerlerin sivil mahkemelerde muhakeme edildiği yerde  ordu yok olur. Ordusuz devlet yaşayamaz.

   3- Sivil cumhurbaşkanı devletimizi yönetemez. Devlet başkanı asker olmalıdır.

   4- Komşu devletlerin iç işlerine karışmak yanlıştır. Biz mikropları yok edemeyiz. Biz ancak kendi bedenimizi sağlıklı tutarız.

Ben bunları yanlış söylemedim devamlı savunduğum tezlerdir. Özal’ın cumhurbaşkanı olmasına karşı idim. PKK’nın hatta Kürtlerin başarılı olması mümkün değildir. Samimi Müslümanlar bir Kürt devleti kurmak isteseler, şeriatın usulleri ile hareket etseler barış içinde kurma ihtimalleri vardır. Yarım milyona yakın Türk Müslümanları vardır. İki milyona yakın İslam alemi vardır. Buna cephe almış diyelim 20 milyon Kürt var. Ne sermayesi ne de bilgisi ile vasat seviyededir.   Nasıl yenecek? Kaldı ki AK Parti HDP’nin solcu adaylarını aday gösterdi. HDP de sağcı AK Partilileri aday gösterdi. Yoksa PKK’yı destekleyen 10 000 Kürt bulunmaz Türkiye’de.

Onların kazanma şansı yoktur ama AK Parti’yi yıkabilirler.  Devlet de badirelere uğrayabilir. ‘Bir olmalıyız’ lafı saçma laftır. Doğru yolda bir olmalıdır. İyilikte yardımlaşmalıyız, kötülükte birbirimizden fersah fersah uzak olmalıyız.

Acil çözüm gerekli. İllerde sıkıyönetim ilan edilip, komutanlara karışmama onlara garanti vermek gerekir.

Sürekli çözüm, yeni anayasa yapmadır ve anayasada cumhurbaşkanı asker yapmadır. Bu koşullarda Erdoğan’a ikinci kez seçilme hakkı tanınabilir.

 

 

Süleyman Karagülle


YorumcuYorum
Vahap Alma
24.08.2015
00:48

Merhaba Hocam...

Ben müslüman ama mümin olmaya çalışan bir "kürt"üm. Herkes gibi ırkımı, nerde ve kimin çocuğu olacağımı da ben seçmedim. Belli bir yaşa kadar annem babam müslüman olduğu için müslümandım. Şimdi ise imanı idrak ettiğim için müslümanım. Kürt bölgesinde kürt olarak yaşayan bir müslüman. Çünkü inancınız gibi ırkınızı değiştiremiyorsunuz. Bu da gösteriyor ki ölene kadar kürt kalmam gerekiyor. 

Güneydoğuda yani çatışmaların gölgesinde bir yaşam sürdürüyoruz. Hamdolsun ki bir kaç yıldır eskileri unutmaya meyletmiştik. Şimdilerde ise eskilerin eskimediğini gördük. 

Bu bölgede yaşayanların çoğu kürt. Bununla birlikte PKK'li, HDP'li, Ak Partili, SP'li, MHP'li, solcu, sağcı, dinci, cemaatçi, samimi, sahtekâr, suistimal eden, canını veren, hain, dürüst, günahkâr, müslüman, yezidi, hristiyan, ermeni, süryani, Türk, Kürt, Arap ve çoğaltılacak her misalden insan yaşıyor. Bölge dinamiklerinin hassasiyeti, insan psikolojisi, yaşanan kültürler, sosyal ve ekonomik yapısı ile coğrafi ve fiziki yönlerinin tamamı, eğitim ve yaşam koşulları, bir iki tv ve gazetede yansıtıldığından ötedir. Fazla uzatıp canınızı sıkmak da istemiyorum.

Bunları anlatmamın sebebi:

Ben burada bir kaç arkadaşımla birlikte haftada bir gün sizin seminerlerinizden faydalanarak ders-sohbet yapıyorum. Haddimi aşarak bilmediğinizi düşünüp özet de olsa bir iki açıklama yaptım. Bir seminerinizde "ön yargı küfürdür" diye bir çıkarım yapmıştım. Olağanüstü halin bu bölgedeki zarar-faydaları hakkında ne kadar bilgiye sahipsiniz bilmiyorum. Bir yandan da sizin bilmeden bir şey yazacağınıza da ihtimal vermiyorum. Oluşturulacak ortamların suçsuz insanlara vereceği büyük ziyanın sorumluluğunu hesap günü kim verecek? Ayrımcılık ve kutuplaşmayla birlikte, ırka dayalı bir düşmanlığın neresi mantıklı?

Kısaca;

Bu yazdıklarınızı bölgeyi iyi tanıyarak mı yazdınız ve bunların Kuran'da bir delili var mı? Sizden istirhamım, detaylı bir şekilde anlatmanızdır.

Selam ve saygılar...

Tayibet Erzen
24.08.2015
01:36

Sitedeki tüm arkadaşlar empati kurmaya ve anlamaya çalışsa da sizi en iyi anlayan inanın benim. En doğuda doğdum ve büyüdüm. Çok küçük yaşlarda(çizgi film çağı diyeyim) sağ-sol kavramlarıyla tanışmak zorunda kaldım. Olağanüstü hal bölgesinde yaşayanlar bilir il dışına çıkmayı bırakın, akşam ondan sonra sokakta olmanız bile kimlik kontrolü ve sorgulayan bakışlara maruz bırakır sizi.

Ben de sizin gibi aileden Müslüman olsam da ancak sonradan Akevler ile tanışınca Kuran'la tanışabildim, hamd olsun. 

Bizim oraları da çok iyi bildiğimden gönül rahatlığıyla terör sempatizanı insan potansiyelinin hiç de az olmadığını söyleyebilirim. Buna rağmen kurunun yanında yaşın da yanması en çok bizleri üzer, böyle olmasını hiç istemeyiz ama Kuran terörü hoş görmüyor. Eğer çözüm olacaksa bırakalım sıkıyönetim olsun, en azından masumların gelecek şansı korunsun. Bu şartlarda zaten huzur ve barış gibi bir alternatifleri yok.

Bunlar benim fikirlerim, İstanbul'da yaşasam da neredeyse tüm ailem kargaşanın içinde, yarın ne olacağı belli değil ve tedirgin bir halde beklemenin verdiği endişeyle her ne kadar siz Üstad'ı muhatap alsanız da ben bunları yazmadan geçemedim. Eminim kendisi de okuyunca cevap yazacaktır. 

Sabır, dua ve selametle.

Vahap Alma
24.08.2015
14:14

Tayibet Hanım;

Yorumunuz için teşekkür ederim. Anlaşılmış olmak da sevindirdi ayrıca...

Ben ne demek istediğinizi çok iyi anladım fakat, o dönemleri yaşadığınızı söylediniz. Demek ki denenmiş bir yöntem ve başarılı da olamamış zaten. Bu yöntemi tekrar deneyip koskoca bir bölgeyi yaşanmaz hale getirmenin bir anlamı yok. 

Süleyman Karagülle
24.08.2015
20:26

İki türlü yönetim vardır. Hukuk yönetimi ve Askeri yönetim. Hukuk yönetiminde haklı olan kuvvetlidir, davranıştan sorumluluk vardır. Kişi sorumludur. Hakimlere karşı sorumluluk vardır.  Askeri düzende kuvvetli olan haklıdır. Sonuçtan sorumluluk vardır.  Ortak sorumluluk vardır. Üstlere karşı sorumluluk vardır.

Devlet askeri düzende kurulur ve korunur, hukuk düzeni ile yaşar ve gelişir. Bu sebepledir ki askerler içi güvenliği sağlayamazlar çünkü onlar ancak cephe savaşı yapabilirler. Dolayısıyla iç güvenliği emniyet sağlar. Yerel yönetim sağlar. Gücü yetmezse yerel yönetim sıkıyönetim ilan eder, merkezden askeri birlik ister ve askeri metotla düzeni idare eder.

Olağanüstü halin İslamiyet’te yeri yoktur çünkü olağanüstü hal askeri düzen değildir, hukuk düzeni de değildir. O hadle zülüm düzenidir.  Türkiye’de sıkıyönetimde askerler serbest bırakılmamıştır, o sebeple güveni sağlayamamışlardır.

Kuran’dan delil istiyorsanız Kuran bu iki düzenin çalışma şeklini bize anlatır.   Tarih boyunca bütün anayasalarda sıkıyönetim vardır.  Osmanlı yönetiminde buna seferberlik hali denirdi.  Bugün yapılan hiçbir zaman sonuç vermez.  PKK’lılar ölür, Kürtler zulüm görür. Asker yıpranır. Daha güçlü PKK çıkar. Askerliğin kuralı vardır. Ya ölürsün ya öldürürsün, arası yoktur.

Tekrar ediyorum, olağanüstü halin İslamiyet’te yeri yoktur. Şiddete karşıyım. Sıkıyönetime devletlerin talebi üzerine karar verilmelidir. Her ayrı belediye çevresi için verilmeli sıkıyönetim yine belediye başkanları kaldırmalı ama iç güvenliği belediyeler sağlamalı. Valilik ve kaymakamlık kaldırılmalı, sadece bölge valileri olmalıdır. Ordular orda yerleşmelidir. Görev yurdu savunmadır ve eğer yerel yönetim belediyeleri talep ederlerse askeri birliği onların hizmetine vermelidir.

Olağanüstü hal kadar bugün de zulüm görüyoruz. Acımadan bizi ölüme götürüyor.

Vahap Alma
24.08.2015
20:44
Allah razı olsun inşallah...
Reşat Nuri Erol
24.08.2015
20:47


http://www.gazeteciler.com/medya-kosesi/akit-yazarindan-ak-partiye-teklif-adil-duzeni-kabul-edin-yoksa-90318h.html







Sayı: 323 | Tarih: 23.08.2015
Ergün Diler
HDP bombayı biliyordu
Türkiye sıkıntıda
1839 Okunma
6 Yorum
Süleyman Karagülle
Can Dündar
‘Cambaza bak’tırıp seçime gittiler
Hep Aynı Hikaye
1359 Okunma
Vahap Alma
Ahmet Hakan
Bir vatandaş olarak on talebim var
On talebe on cevap
1337 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Yusuf Kaplan
“Kürt-Türk değil, Müslümanlarla kâfirlerin savaşı bu!”
Yine kedinin bacakları!
1258 Okunma
Ali Bülent Dilek
Mehmet Barlas
Uyuyan güzelin uyanma zamanı hala gelmedi mi?
Ey Çekirge, bu kaçıncı sıçrayışın?
1218 Okunma
Tayibet Erzen


© 2024 - Akevler