Nerede çocuksu ruhun "ses"i, nerde?
1244 Okunma, 0 Yorum
Yusuf Kaplan - Yeni Şafak
Ali Bülent Dilek

Nerede çocuksu ruhun “ses”i, nerede?

Yusuf kaplan

27 şubat 2015

………………………

***

Ses, ilâhî olan”la beşerî olan arasındaki ‘’titreşim teli’’dir. İlâhî olan”la beşerî olan arasındaki medcezir, ses”le gerçekleşir.

İki tür ses»ten sözedebiliriz: Dış ses, yani fizîkî ses; bir de fiziğin ötesine uzanan, fizikî ses»in de kaynağını oluşturan fizikötesi iç ses.

Ses bahsini, dâhî bir müzisyenden kalkarak konu edinmem, elbette ki, tesadüfî değil. Büyük müzisyenleri büyük müzisyen yapan şey, fizîkî sesle kurdukları ilişkinin harikulâdeliği değil, fizikötesi sesle ilişki kurabilmeyi başarabilmiş olma dâhîlikleridir. Meraği ve Itrî, Bach ve Mahler bu dehânın ayrıksı örnekleridir.

Bir ney sesini derûnî ve etkileyici kılan şey, neyzen”in beslendiği ve ney”iyle üflediği ses”in asıl Sahibi”nin ne olduğunu bihakkın idrak edebilmesi ve neyiyle bize bu İlâhî Ses”ten seslenebiliyor, ses verebiliyor olmasıdır.

***

Ayrıca fizikî ses”le fizikötesi ses, ilk bakışta zannedebileceğimiz gibi, birbirinden kopuk da değildir. ‘’Kopuk’’ olan, ‘’kopan’’, ses”le irtibatını yitiren, dolayısıyla iç sesine kulak tıkayan biziz çünkü. Çocuksu ruhlarını yitiren, birbirlerinin kopyeleri ‘’insan müsveddeleri’’...

Oysa çocuksu ruh, iki ses arasındaki medcezir”i her dâim yaşayan ve yakalayabilen, bu iki sesi de her dâim duyan bir latifliğe sahiptir.

Zira çocuksu ruh, fıtratın sesi”dir; bozulmamış, kirlenmemiş, saf, arı duru, katışıksız fıtratın hakikatinin şifrelendiği, dercedildiği ve kendisinde tecellî ettiği ruhun sesi. Çocuksu ruhu yaşayan ve taşıyan başta peygamberler ve bilge kişiler olmak üzere, büyük şairler, müzisyenler, sanatçılar ve düşünürler, hem mülk âleminde, hem de melekût âleminde soluk alıp verebilen ve bundan bizi de nasiplendiren çocuk ruhlu insanlardır.

Bu topraklarda bu garip ‘’ses”sizlik’’ ortamında, bu ruhun beni en fazla çarpan örnekleri Bediüzzaman, Sezai Karakoç ve Mustafa Ruhi Şirin”dir.

***

İbn Arabi Hazretleri, soluduğumuz hava şeklinde tecellî eden fizikî sesle, çocuksu ruhun kaynağı fizikötesi ses arasında kopmaz bir irtibat olduğunu söyler ve bunu enfes bir şekilde izah eder: Solduğumuz hava, Rahman»ın rahmet nefesidir: Hava»nın varlığını biz en çok rüzgârla hissederiz: Rüzgâr, her dâim eser. Ama biz rüzgârı her dâim hissedemeyiz.

Rüzgârın işi ve işlevi, havayı ‘’nefes’’e dönüştürmektir: Rüzgâr, böylelikle bütün varlığa hayat bahşeder ve bütün varlıklar arasında irtibat tesis eder: Hayat aşısı yapar bütün varlıklara: Hayat aşısı, hakikatin tohumlarının şifrelendiği bir Hakk progamıdır.

İşte rüzgâr, hayat tohumu ekerek bu programı yerlerine yerleştirir; ruh da bu programı hayata geçirir, ekilen tohumu yeşertir ve meyveye durdurur.

Arapça”da rüzgâr anlamına gelen ‘’rîh’’ sözcüğü, ruh sözcüğüyle aynı anlam kümesine aittir: Sadece aynı kökten türemezler; aynı köke yönelirler; bizi de aynı kök”e yöneltirler.

Hayatın dölyatağı kalptir. Ruh, insana, Rahman”ın nefesini üfleyen bir ‘’elçi’’ gibidir. Ruh, Rahman”ın rahmet ve kudret elidir: Rahman”ın rahmet ve kudret eli, kalbe değince, ses olarak dile gelir, hayat bulur ve hayat sunar bize.

***

Çocuğun da, çocuksu ruhun da en gelişkin melekesi, ‹›ses››tir: Melekût âleminden gelen hakikatin sesi, hakikatin nefesi, iç sesi: En derûnî kaynağın, şırıl şırıl akan, çocuğu, çocuksu ruhu her dâim yıkayan, arındıran, arı, duru ve saf kılan ırmağı. Bu ‹›ırmak››tan kana kana içenler ve bize de içirenler, yukarıda da söylediğim gibi, çocuksu ruhlarını yitirmeyen dâhiler ve ‹›deli››ler, peygamberler ve veli»lerdir.

Ses, ruhun nefesi, kalbin meyvesidir: Ruhun nefesi, bir ney üflemesi gibi çocuğa hayat bahşeder: Çocuk, anne karnındayken kalbine üflenen ruhun nefesiyle dur durak demeden sema eder, kendisine hayat bahşeden Rabbini zikreder, Rabbine kendince şükreder.

***

Çocuğu kutsayan ama çocuksu ruhu yok sayan, daha da kötüsü, yok eden bir çağda yaşıyoruz. Oysa çocuksu ruhun ve bu ruhun dillendirdiği sesin yitirilmesi, insanın hayatı bitirmesi ve hakikati yitirmesiyle sonuçlanır.

Haksızlıklara isyan edebilmek ve hakikatin izini sürebilmek, ancak çocuksu ruha ve çocuksu ruhun sesine kulak kabartabilmekle mümkündür.

O hâlde nerede çocuksu ruhunuz, insanı hakikat eri kılan ‘’ses’’iniz, nerede?

Not: Daha önce bu sütunda yayınlanan yazımı yeniden yayınlıyorum.

http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/yusufkaplan/nerede-cocuksu-ruhun-sesi-nerede-2008135

yorum;

Allah’ın(cc) sesi ve kitapları!

Ses ve anlam.

Seste takılıp kalmışız.

Daha söze geçememişiz.

Allahu teala ise suhuflar ve kitaplar

sahibidir.

Kainat ve insan kitaplarının sahibi.

Kainatlar ve insanlar.

Kainat ve insanlık da diyebiliriz.

“kur’an  kainatın yaradılış planıdır”

Kuran anlaşılmadan kainat ta insan da

anlaşılamaz.

Ve barış düzeni kurulamaz.

100 yıllardır çocuklar öldürülmeye devam ediyor.

Görebiliyormusuz?

Göremezsiniz.

Görseydiniz Adil Düzen kurulmuş

olurdu.

Görmek ve göstermek için.

Allah(cc)’ım  Adil Düzen çalışanlarının

sayısını ve çalışmalarını bereketlendir.

 

 

 

 

 

 

Ali Bülent Dilek






Sayı: 298 | Tarih: 1.03.2015
Ahmet Hakan
Bir dost hukukçunun isyan ve feryadı
Ceza hukuku
1328 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Yusuf Kaplan
Nerede çocuksu ruhun "ses"i, nerde?
Allah'ın(CC) sesi ve kitapları!
1244 Okunma
Ali Bülent Dilek
Can Dündar
Cumhuriyet’te operasyon gecesi
Gazeticilik
1170 Okunma
Vahap Alma
Mehmet Barlas
Nereye gideceğini bilmeden yol seçenler üzerine
Hesaplanamayan
1161 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Taşgetiren
Cumhurbaşkanı ve Merkez Bankası
Çözüm
1135 Okunma
2 Yorum
Süleyman Karagülle