Osmanlı bilinmeden yeni bir dünya kurulamaz!
1226 Okunma, 0 Yorum
Yusuf Kaplan - Yeni Şafak
Ali Bülent Dilek

Osmanlı bilinmeden yeni bir dünya kurulamaz!

Yusuf kaplan

21 kasım 2014

Önce şunu zihnimizin bir köşesine kazıyalım, derim: Osmanlı coğrafyasında 35, hinterlandında 41 devlet var şu ân.

OSMANLI ANLAŞILMADAN DÜNYANIN SORUNLARI AŞILAMAZ!

Bu ne demektir, bir düşünün. Bu, Osmanlı bilinmeden, Asya’nın, Afrika’nın ve Avrupa’nın tarihi bilinemez ve yazılamaz, demektir.

Daha da önemlisi, bu, Osmanlı bilinmeden büyük bir kaosun eşiğinden geçen dünyanın sorunları tam olarak anlaşılamaz ve aşılamaz demektir.

Özlü bir şekilde söylemek gerekirse, Osmanlı bilinmeden yeni bir dünya kurulamaz.

O yüzden, Osmanlı medeniyetinin ne demek olduğunu çok iyi bilmemiz gerekiyor. Bu nedenle, bu yazıda kısaca Osmanlı’nın ne anlam ifade ettiğini biraz derin nefes alarak sizlere göstermek istiyorum.

………………………...

19. yüzyıl, Avrupa’da imparatorlukların çökmeye, ulus-devletlerin köksalmaya başladığı bir milliyetçilikler çağı’ydı: O yüzden romantizm, politikada olduğu kadar, düşüncede de, sanatta da başat akım’dı.

Öte yandan, 19. yüzyıl, pozitivizmin, tabiat bilimlerinden sosyal bilimlere önce sirayet ettiği, sonra da tartışılmaya başlandığı bir karmaşıklıklar, bunalımlar, kaoslar ve yeni arayışlar çağıydı aynı zamanda.

Bu nedenle, 19. yüzyılın sonlarıyla 20. yüzyılın başları, öncelikle sanatın bütün türlerinde ortaya çıkan modernizm’in, modernliğin vaatlerini gerçekleştirememesine karşı bir başkaldırı başlattığı, modern zihin kalıplarının derinlemesine sorgulandığı, “yeni’nin şoku”nun hayatın her alanına nüfûz ettiği, Batı uygarlığının felsefî olarak kendi içine ve üstüne kapandığı, “dil oyunları”nın, eleştiri ruhunun damgasını vurduğu bir aralık’tı.

Sanatta, monolojik perspektif kırılmıştı: Bu, tanrılaştırılan insanın, hem insan/lığ/a, hem de yaşadığı dünyaya / tabiata ontolojik saldırı’sına gösterilen bir tepkiydi: Faustyen insan, yitirdiği ruhunu, bilinçaltı dünyasına dalarak aramaya koyulacaktı: Avrupa’’da tam bir nihilizm ve yabancılaşma, sosyal kaos ve kültürel çözülme köksalıyordu.

Batı’da Kafkaesk “metamorfoz”, Ionesco’cu ve Beckett’çi “saçma”, Camus’’cü “yabancılaşma” sanata, gündelik hayata, ulusal ve küresel siyasete sirayet etmekte gecikmeyecekti: Sonunda, benmerkezci reflekslerinden kurtulamayan Avrupalı ulus-devletler, ürpertici iki büyük dünya savaşıyla Avrupa’yı tarihin yapılmasında kilit rol oynayan bir aktör olmaktan uzaklaştırmayı başardılar! Avrupa, gücünün zirvesindeyken tarihten çekiliyordu! Tıpkı Büyük İskender’in Hind’e kadar uzanan Helen İmparatorluğu, tıpkı “dünya’yı, Roma olarak” görecek kadar büyüyen Roma İmparatorluğu gibi.

AVRUPA HAYALETİ VE OSMANLI’NIN DURDURULUŞU

Osmanlı, milliyetçilikler çağı’nın hem romantik milliyetçilerinin, hem de pozitivist ulusalcılarının, medeniyet ufkunu yitirmelerinin kurbanı oldu: Bu biraz da kaçınılmazdı; çünkü milliyetçilik çağı, siyasî, iktisadî ve entelektüel devrimlerle çağın zeitgeist’ı / zamanın ruhu hâline gelmişti.

Sonunda Faustyen ruh, (hem Avrupa’’da, hem de bizde) sahibini de yok eden Frankensteinvârî bir hayalete dönüşmüştü: Avrupa’ya, sömürgecilikler ve emperyalizmlerle dünya üzerinde hâkimiyet kurdurtan siyasî, iktisadî ve entelektüel yaratıcı güç, aynı zamanda, Avrupa’yı yıkacak dinamiği de taşıyordu bünyesinde. Kısaca seküler-kapitalizm diye tanımladığım bu bencil, benmerkezci, kibirli ruh, ruhunu da, bedenini de yok eden bir hayalete dönüşecekti.

Batı’yı “uygar”, Batı-dışı dünyayı da “barbar” olarak tanımlayan ve aşırı şişen bu abartılı-özgüven duygusu, Avrupa’nın gözünü karartmaya, ruhunu yok etmeye yetmişti çünkü.

Bu arada modern dünya tarihinin yapılmasında kilit rol oynayan Osmanlı medeniyeti de, gözü kararan, ruhu sırra kadem basan Avrupa’’nın iki asır süren saldırısına dayanamadı ve “durduruldu” (Toynbee).

Ama Osmanlı bitmemiş, bitirilememişti/r: Bugün küresel sorunların merkezinde Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu’dan oluşan Osmanlı coğrafyası vardır: Bu coğrafyanın alacağı şekil, dünyanın alacağı şekli de belirleyecektir.

İşte Türkiye’nin gerçekleştirdiği açılımlar, Türkiye’deki elitokrasinin -nihayet!- yeni bir dünyanın kurulmasını, merkezinde Türkiye’’nin bulunduğu Osmanlı coğrafyasının alacağı şeklin belirleyeceğini idrak etmeye başladığının göstergesidir.

Osmanlı coğrafyası, lime lime edilerek parçalanmıştı: Bu coğrafyayı yeniden toparlayacak güç, yeni kurulmakta olan dünyanın da motoru olacaktır: Bu güç, Avrupa ve ABD değil, Türkiye olabilir yalnızca.

OSMANLI RUHU: MEDENİYET UFKU

Bunun yolu, Türkiye’nin, medeniyet ufkuna yeniden sahip çıkmasından geçiyor: Bu ufuk, önce Karadeniz İşbirliği Projesi, sonra da D-8 projesi ile ete kemiğe büründürülmüştür.

Türkiye, bütün farklılıklara hayat hakkı tanıyan, adalet, hakkaniyet, barış, hürriyet, dayanışma ve kardeşlik ilkelerini hayata geçirmemizi, Pax Ottomana düzen/eğ/i kurmamızı sağlayan Osmanlı ruhu ve misyonuyla donanarak, önce komşularıyla stratejik, iktisadî ve kültürel, sonra da askerî ve siyasî olarak bütünleşmeye doğru gidecek bir yolculuğa çıkarsa, yeni bir dünyanın kurulmasında yeniden kurucu rol üstlenebilir.

Küllerinden yeniden doğmakta olan Osmanlı medeniyet ruhunun dirilişi, daha âdil bir dünyanın / darüsselâm’ın yeniden gelişinin yegâne garantisidir.

http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/yusufkaplan/osmanli-bilinmeden-yeni-bir-dunya-kurulamaz/2006065

yorum;

Bu kafayla asla!

Kafa nasıl değişir?

Kainatın kalbi Kur’an’ın anlaşılmasıyla.

Kur’an nasıl anlaşılır?

Namaz müessesesine dayalı ekiplerle…

Demek ki namaz Kur’an’ı anlamak içinmiş.

Düzeni yalanlayanı gördün mü? İşte o kimse, öksüzü dışlar ve yoksulun doymasına çaba göstermez. Kıldıklarından ayrı düşen kılanlara, vay. O kimseler gösteriş yaparlar ve iş birliğini önlerler.”maun suresi Akevler meali. http://www.akevler.org/#Kitaplar/49

Yani daha yolun başındayız.

Hatta yürümeye başlamadık.

Bu iş için toplu bir iradede oluşmuş değil.

Ama hazırlıklar yok mu?var.

İsrafil sûru üfürdüğünde tüm canlıların  bir anda

 dirildiği gibi .

 O hızla o ekipler oluşacak ve büyük temizlenme

 başlayacak.

Burak hızıyla dünyaya yayılacak.

Allah’ın kolu gelip alma olunca ve herkesin Allah’ın düzenine bölük bölük girdiğini görünce Yetiştiricini ederi ile arıt ve O’ndan kapatmasını iste. O düzeltendir. Nasr suresi Akevler meali. . http://www.akevler.org/#Kitaplar/49

Görenler görecek ve göremeyenlere dua edecek…

2.Kur’an  5.İslam medeniyeti gayesiyle çalışanlara ne mutlu..

 

 

 

 

 

 

 

Ali Bülent Dilek






Sayı: 284 | Tarih: 23.11.2014
Yusuf Kaplan
Osmanlı bilinmeden yeni bir dünya kurulamaz!
Bu kafayla asla!
1226 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ali Bulaç
Alevilerin İslami hakları
Haklar Herkes İçin
1182 Okunma
5 Yorum
Zafer Kafkas
Ahmet Hakan
Nasıl oluyor da Aleviler CHP'ye oy verebiliyor?
Geçmişte yaşamak
1136 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Yeni Oluşum
Türkiye’de Olanlar
1091 Okunma
2 Yorum
Süleyman Karagülle
Can Dündar
Devlet, Dersim İçin Özür Dileyebilir
İbret
1060 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Mehmet Barlas
Türkiye'nin yarını bugününden de iyi olacaktır
Zamanımızı zayi etmeyelim!
1005 Okunma
Tayibet Erzen


© 2024 - Akevler