Kürtlerle Hasbıhal
1145 Okunma, 0 Yorum
Mahir Kaynak - Star
Süleyman Karagülle

19-12-2009

Bin yıl birlikte yaşadık, kız alıp kız verdik sözleri kulağa hoş geliyor ama beni ilgilendiren birlikte bir gelecek inşa edebilir miyiz, bu gelecek bizler için, bölgemiz ve giderek tüm dünya için anlamlı olabilir mi sorusuna vereceğimiz cevaptır.

Kürt siyasetçiler, bugüne kadar, ayrışmaya giden yollara taş döşediler. Gerekçeleri ülkeyi yönetenlerin bölge halkına yönelik haksız ve olumsuz tavrı, şiddete yönelik uygulamalarıydı. Bu konuda haksız olduklarını düşünmüyorum. Çünkü ben de aynı uygulamalara maruz kaldım ve geleceğimin önüne sınırlar kondu. Amacım bölgede güçlü bir Türkiye’nin oluşması ve bu gücün, içinde var olan ama küllenen değerleriyle bölgede ve dünyada rol almasıydı. Bunu bugünlerde konuşulan ve ülkemizin bölgenin ve dünyanın önemli gücü haline geleceğini söyleyenlerden kopya çektiğim sanılmasın. Bundan on dokuz yıl önce, 13 Ocak 1991 tarihinde Nokta dergisine verdiğim bir beyanatta şunu söylemiştim: “Bu takdirde Ortadoğu’daki en güçlü merkez Türkiye olacak ve bu merkez Sovyetlerle ABD’nin yanında yer alacak. Böyle bir Türkiye toprak işgali yoluyla değil ama siyasi hakimiyet yoluyla çevresindeki nüfuzunu genişletecek. Plan bu gözüküyor.”

Böyle bir geleceğin inşasında Kürtlerle birliktelik kilit rol oynayacaktı ama bunu engellemek isteyenler de bu birlikteliği sabote edecekti.

Ülkeyi yönetenler bu birlikteliğin oluşmasını engelleyecek her türlü eylemin içinde oldular ve ülkeyi böldürmeyeceğiz sloganını kullandılar. Bu durum Kürt siyasetçilerin de işine geliyordu. Kendi egemenliklerini sürdürmek, bölge halkını daracık dünyalarına sıkıştırmak için ellerinden geleni yaptılar. Başlıca söylemleri olan demokrasiyi Kürt kimliğini ön plana çıkarmak, bölge halkını bu kimliğin sınırları içine hapsetmek, kültürlerini korumak adına kendilerini doğuştan yönetici yapan töreleri savunmak için kalkan olarak kullandılar. Ne ekonomik sorunlar, ne eğitim, ne de çağdışı olan feodal yapı onları ilgilendirdi. Hele dünya ölçeğinde düşünmek, bir fantezi olarak bile, akıllarına gelmedi ya da bunların sesi duyulmadı.

Demokrasinin karşısında değilim ama demokrasiyi kendi hesaplarını gerçekleştirmek için bir maske olarak kullananlarla aynı safta yer almam. Bu nedenle DTP’nin kapatılmasına üzülmedim ve bunun büyük bir gelecek inşası için bir başlangıç olabileceğini umdum. Kimliğin büyük ve güçlü bir devletin içindeki anlamı ve önemi yönetilen bir ülkedekinden farklıdır. Türkiye Kürtler için büyük ve etkin bir devletin eşit vatandaşları olma şansını veriyor ve bu devleti kendi kimlikleriyle yönetebilmelerinin önüne hiçbir engel koymayacağını söylüyor. Eğer bir Kürt olsaydım liderliğini aşiret reisi olmaktan alan birinin peşine takılıp gitmez, sırayla yaşadığı ülkede, bulunduğu bölgede ve dünyada rolü olan saygın bir devletin inşasına yardımcı olurdum. Mücadeleyi şirretlik sayan, hiçbir olumlu düşünce yaratmayan kişilerin arkasında sırf Kürt oldukları için gitmek insanı bir mücadelenin kahramanı yapmaz, sokak belalısının ötesinde bir sıfat vermez. Önümüze büyük olmak için çıkan fırsatı kaçırmayın, şirretlik yapanın peşinden gitmeyin.

 

Yorum:

Yalnız Kürtlerin değil, Türkiye’nin değil dünyanın sorunları vardır. Tarım döneminden sanayi dönemine geçiliyor. Beş bin sene içinde oluşmuş tarım dönemi hukuku sanayi dönemine yeterli olmuyor. İnsanlığın sanayi dönemi hukukuna girmesi gerekir. İnsanlar geçmişten yararlanmadan geleceklerini düzenleyemezler. İnsanlar Kur’an ve diğer kutlu kitaplardan yararlanarak sanayi dönemi hukukunu oluşturabilirler. İzmir’de bu çalışmalara 1967’de kurulan Akevler Kooperatifinde başlandı. 1969’da Erbakan’ın liderliğinde Akevler’in desteği ile bağımsız milletvekili seçilme hareketine başlandı. Sonra birlikte çalışılarak Adil Düzen olarak Türkiye ve dünyaya sunuldu.

  Adil Düzen bu sorunları nasıl çözer?

1-         Önce yerinden yönetim sistemi getirilecektir. On civarında aile topluluğu aşireti (Ocağı veya apartman yönetimini) oluşturacaktır. Yüze yakın aşiretle kabileyi (bucağı ve belde yönetimini) oluşturacaktır. Yüze yakın bucak (belde), şaabı (ili) oluşturacak, Ülke yüze yakın ile bölünecektir. Bunlardan her biri kendi işlerinde ve iç yönetiminde bağımsız olacaktır. İsteyen yerini terk edip gidecek, taşınmazlarını devlet cari bedelle satın alacaktır. Ocaklar birlikte yaşama, bucaklar birlikte çalışma, iller iç güvenlik, ülke dış savunma görevlerini yüklenecektir.  Her bucak kendi kanunlarını kendisi yapacaktır. Ceza kanunları da her bucakta ayrı olacaktır.

2-         Kişilerle kişiler, kurumlarla kurumlar arasında, kurumlarla kişiler arasında çıkan her türlü anlaşmazlıklar eşitlik içinde hakemlerden oluşmuş bağımsız yansız, etkin ve saygın mahkemeler tarafından çözülecektir. Yargı da dâhil bütün kurum ve kişiler hakemlerin denetiminde olacaktır. Kamu hukuku bucaklara göre değişecek özel hukuk ise mezheplere göre değişecektir.

3-         Üretilen mallar ortak ambarlara konacak. Sahiplerine hamiline yazılmış senetler verilecek. Senetler alınacak satılacak tüketiciler sentle ambarlardan malları çekip tüketeceklerdir. Ortak nakliye dağıtımı sağlayacak. İsteyenler senetlerini bankalara satarak veya rehin ederek karşılığında toprak, demir, buğday ve altın paraları alabileceklerdir. Böylece parayı bankalar çıkaracak ama piyasaya değer karşılığı olarak üretici sürecektir. Bankalar faizsiz çalışacak gelirlerini senetlerini para ile alıp sattığı işletmelerin cirosundan bir yüzde alarak karşılayacaklardır. Bankalar işletmelerin işletme senetlerini para ile alıp satacaklar. İşletmeler bütün girdileri işletme seneleri ile alırlar. Mamullerini işletme seneleri ile satarlar. Gümrükler ve vizeler kalkacaktır.

4-  Adil düzenin başka bir görüşü şudur: Devlet vatandaşlardan neyi bilmesi gerektiğini isteyebilir. İmtihan ederek ona ehliyetini verecektir. Devlet vatandaşlara sen bunu öğrenemeyeceksin demeyecektir. Vatandaş istediğini istediği kimseden öğrenme hakkı vardır. Öğrenme masraflarını adalet içinde kamu karşılayacaktır. 

Adil Düzenin sosyalizmi, kapitalizmi, liberalizmi ve halk ekonomisi olabilir.

a)         Adil Düzende liberalizm vardır. Halk devletten kredi ve destek almaksızın küçük müteşebbisler halinde kredi ile kendi iş yapabilir. Adil Düzende bunu yasaklayan buna mani olan bir şey yoktur.            

b)         Sermaye tekel oluşturmamak ve faizli muamele yapmamak üzere büyük işletmeler kurar ve böylece işler yapabilir. Bu da kapitalizmdir.

c)         Devlet vakıflar kurarak kamu tekeli içinde işler yapabilir. Bu sosyalizmdir.

d)         Küçük ve orta müteşebbisler kooperatifler şeklinde organize olup kamudan aldıkları faizsiz kredi ve genel hizmet desteği ile küçük ve orta işletmelerle destekli liberalizmi yaşayabilir.

 

Adil Düzende bu dört çeşit işletme de mevcuttur. Bu işletmeler denge içinde birbirleri ile yarıştadır. Bir ekonomik çevrede bunlardan biri hâkim olabilir. Böylece o yönetim liberalizm, kapitalizm, sosyalizm veya halk ekonomisi ile yönetilmiş olur. Ne var ki bu dört çeşit işletmeden hiçbiri tamamen yok olmaz. Üretici ve tüketicilerin rekabetine göre biri hâkim olur. Ama diğerleri de kredi yoluyla korunur. Her il ayrı bir ekonomik çevredir. Bir il 300 000 ile 1 000 000 arasında nüfusa sahiptir. Doğuda il içinde sosyalizm batıda il içinde kapitalizm isteyen illerde de halk ekonomisi hâkim olacaktır. Yani gelecekte sol sağ değil Adil Düzen hâkim olacak her anlayış Adil Düzene göre olacaktır.

 

 19-12-2009 Kürtlerle  hasbıhal  Bin yıl birlikte yaşadık, kız alıp kız verdik sözleri kulağa hoş geliyor ama beni ilgilendiren birlikte bir gelecek inşa edebilir miyiz, ...

 

Yazı Özeti: Batıda yoksulluk kapitalizme (sermaye tekeline), doğuda feodalizme (Aşiret’e) götürüyor. Aşiret yapısını korumak isteyenler devletle çatışmamak için ırkçılığa döndürüldüler. Örgüt, mücadele ettiğinin ağına düştü. Şimdi tasfiye ediliyor. Türkiye PKK ye cephe aldı. Batı onları kullandı. Türkiye ve ABD, Avrupa’nın desteklediği hareketi etkisiz hale getiriyorlar. Yeni yapılanma Kürtlerin katıldığı sol yapılanma olmalıdır.

 

Özet Yorum: Doğunun aşiret yapısı Yalnız ekonomik değildir. Ekonomik olduğu kadar dinidir.  Doğudaki bölünme dışarıdan ateist destekleme ile halkın dindarlığı arsında olmaktadır. Çözüm doğunun aşiretçiliğine ve dindarlığına sonuna kadar imkân sağlamaktır.

  

 15-12-2009 Paranın iki yüzü gibi Yedi erimizin şehit edilmesinden sonra beklenen oldu ve iki taraftan biri Ergenekon’u, diğeri PKK’yı suçladı.

 

Yazının Özeti: 7 şehidin faili PKK veya Ergenekon dendi. Sonunda birileri PKK ya yükledi. Başka ihtimal üzerinde durulmadı. Psikolojik savaşı PKK yı suçlayanlar kazandı. Gerçek failleri Ordu ve güvenlik arıyordur. Medya taraftır. Hedefe ulaştılar. Zulmü alkışlamak sadakat kabul ediliyor. Oysa adalete sadakat gerekir. Devlete sadığım, iki tarafın da devlete ait olduğunu gördüğümde evime çekildim.

 

Özet Yorum: Zülüm düzeninde devlet ancak zulümle yönetilir. Zulüm düzeninde adaletle yönetim olmaz. Adil Düzene geçmesi için de halkın adalete inanması gerekir. Evine çekilmek değil, Adil Düzeni halkımıza anlatmak görevimiz olmalıdır. Eski günahlara kefaret gerek.

 

13–12–2009 Kapatma ve sonrası Yazıma Kürt sorununu kısaca özetleyerek başlamak istiyorum.

 

Yazının Özeti:19 sene önce Nokta dergisinde Türkiye Sovyetler ve ABD gibi dünyada etkin ülke olacaktır demiştim.  Bunda Kürtlerin rolü olacak ama engellenmelerini isteyeceklerdir. Devlette üniter devlet uğruna Kürtlere karşı taraf tuttu. Kürtlük şirretlikle yücelmez. Birlikte büyük Türkiye olarak yücelir.

 

Özet Yorum: Doğu halklarının hatta batıdan gelen halkların bin yıllık beraberliği dünyaya barışı ve adaleti götürüme ideali idi.  Barış ve adalet halkın kendi kimliğine saygılı olmakla gerçekleşir. Aşiret yapısına saygılı olmalıyız. İdealimiz da Adil Düzeni, dünyaya yaymak olmalıdır.

 

 

 

Süleyman Karagülle






Sayı: 28 | Tarih: 20.12.2009
Mehmet Şevket Eygi
Zina ve Recm
1347 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ruşen Çakır
Gül nasıl devreye girebilir?
1302 Okunma
Tayibet Erzen
Bekir Berat Özipek
Derin devlet davalarında durumumuz
1254 Okunma
1 Yorum
Bünyamin Demir
Ebubekir Sifil
Dünya ile Bütünleşme(Gayrimüslimlere Benzememe)
1193 Okunma
3 Yorum
Zafer Kafkas
Ahmet Hakan
Milli Gazete yazarı Gül'ün uçağında
1181 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Ali Bayramoğlu
KÜRTLER SAHNEYE GİRDİ
1161 Okunma
Özgül Ertuğrul
Toktamış Ateş
İlle de demokrasi...
1150 Okunma
Osman Eskicioğlu
Mahir Kaynak
Kürtlerle Hasbıhal
1145 Okunma
Süleyman Karagülle
Nazlı Ilıcak
Önce parlamentoda, sonra Muş'ta öfke
1134 Okunma
3 Yorum
Fatma Karuç
Zülfü Livaneli
Milletvekilleri zaten istifa edemezdi
1131 Okunma
2 Yorum
Ali Bülent Dilek
Can Ataklı
Malum ‘sayın’ kişi için fedakârlık yapmalıyız!
1123 Okunma
Mesut Karaaytu
Cengiz Çandar
Tarihe geçmekte tercih
1120 Okunma
Ekrem Fildişi
Hayrettin Karaman
İmam hatipler ve askerler
1108 Okunma
Hilmi Altın
Mehmet Altan
12 Eylül rejimini yok etmedikçe...
1060 Okunma
1 Yorum
Mehmet Hikmetumut
Reşat Nuri Erol
Ahmet Hakan takipteymiş!..
1050 Okunma
Ilker Ardic
Oktay Ekşi
Dervişin fikri
1048 Okunma
Vahap Alma
Fikret Bila
Türk'ün duyurduğu gerçek
1038 Okunma
Harun Özdemir
Mehmet Niyazi
Basiretli olmalıyız
1004 Okunma
Abdurrahman Erol
Yılmaz Özdil
:(
19 Okunma
Leyla Okta