Kutuplaşma değil kucaklaşma zamanı!
1243 Okunma, 0 Yorum
Yusuf Kaplan - Yeni Şafak
Ali Bülent Dilek

Kutuplaşma değil kucaklaşma zamanı!

Yusuf kaplan

14 mart 2014

 

Türkiye, felçleştirici bir kutuplaşmanın eşiğine doğru sürükleniyor hızla. Felçleştirici ve geri dönüşü zor, tehlikeli bir kutuplaşmanın ortasına doğru yol alıyor son sürat! Tehlike kapıda!

 

15 yaşındaki Berkin Elvan'ın polis gazı sonucunda ölmesi ve Berkin'in ölümünün siyasî kutuplaşmanın malzemesi yapılması ürkütücüdür.

 

Muhalefet'in Berkin üzerinden propaganda yapması da, Başbakan'ın Berkin'in ölümüne sessiz kalması da düşündürücüdür!

 

O yüzden Berkin'in ardından Burakcan'ın ürpertici bir şekilde öldürülmesi de, gencecik bir polis memurunun Tunceli'deki polis gazıyla kalp krizi geçirerek hayatını yitirmesi de şaşırtmadı kimseyi. Ürküttü sadece.

 

BAŞBAKAN, KUCAKLAŞMA'NIN YOLUNU AÇMALI!

 

Oysa sadece Berkin Elvan'ın ölümü bile, Türkiye'nin içine sürüklendiği ölümcül kutuplaşmaya son verebilir, bütün Türkiye'nin kucaklaşmasına imkân tanıyabilir/di. Bu imkân hâlâ mevcut.

 

Mısırlı Esma için gözyaşı döken Erdoğan, Türkiyeli Berkin için de gözyaşı dökecek biri.

 

Başbakan'ın, -dışlandıklarını düşünen Ailevi vatandaşlarımızdan birinin çocuğu olan- Berkin'in ölümüne sahip çıkması, aileye başsağlığı dilemesi, Türkiye'deki kutuplaşma atmosferini, bir anda, beklenmedik bir şekilde, kucaklaşma havasına çevirebilir.

 

Berkin'in babasının, hele de Burakcan'ın babasının yaptığı asil ve vakur açıklamalar, Başbakan'ın kucaklaşma havası oluşturmasını zorunlu kılan, bu kucaklaşma, kardeşlik havasının zeminini oluşturmaya yeten açıklamalardır.

 

Başbakan'ın etrafındaki arkadaşlar, seçimi-meçimi, stratejiyi-mıtratejiyi derhal unutmalı ve Berkin'in, Burakcan'ın yürekleri dağlayan acılarını Başbakan'ın bütün Türkiye'yle paylaşmasını sağlamaya bakmalı.

 

Başbakan, masum bir çocuğun ölümünün, bir seçim malzemesi yapılmasına asla göz yummamalı!

 

Ve Berkin'le Burakcan'ın acı ölümüne, Türkiye'yi kucaklayacak ve bütün farklı kesimlerin birbirleriyle kucaklaşmalarını sağlayacak Allah'ın bir lütfu olarak bakmalı.

 

'KABİLE MANTIĞI'NA ESİR OLMAYALIM!

 

Zaman, kutuplaşma değil, kucaklaşma zamanı!

 

Zaman, kabile mantığına son verme ve kardeşliğe sahip çıkma ânı!

 

Masum çocukların ve gençlerin öldürülmesine sessiz kalınmaması, Berkin'in ve Burakcan'ın ölümlerinin toplumun kucaklaşmasına vesile olması çağrısı yaparak, daha önce yazdığım 'ben'siz Sen 'neresi', sen'siz Ben nerede?' başlıklı yazımı, bu kucaklaşmanın fikrî ve rûhî temellerine ışık tutabileceği umuduyla yeniden yayımlıyorum:

 

***

 

ben'siz Sen 'neresi' sen'siz Ben nerede

 

Nedir ki, insan dediğin?

 

'Neresi'dir?

 

Ama şimdi nerede'dir?

 

Hüsrandadır... Ziyan'da... Kayıp'ta... 'İşittik ve itaat ettik' diyebilenler... Ve Ben'i aşarak, Sen'e ulaşabilenler, ben'i Sen'de bulabilenler dışında...

 

Zira 'Sen varsan, ben varım', diyordu üstad Bediüzzaman, 'Sensiz Ben muhaldir, boşluktadır, boş'tur ve boşuna'dır' diye sesleniyordu ta derinden...

 

İNSANIN İKİ BEN'İ VARDIR: 'BEN' VE 'SEN'

 

İnsan'ın iki ben'i vardır: 'Ben' ve 'Sen'.

 

İnsanın dış dünyası, Dış Ben'ini oluşturur: Ben'i. İç dünyası ise İç ben'ini: Sen'i yani.

 

İnsanın görünüşteki Ben'i, Ben'den ibarettir. Ama insanın asıl ben'i, Sen'dir, Sen'de gizlidir.

 

Dikkat buyurulsun lütfen: Ben'in ben olması, Ben'inin engellerini aşması, ben'de gizlenen Sen'de ve Sen'le mümkündür: ben'in, Sen'in ses'isine ses verebilmesiyle...

 

Sen, benim iç ben'imsin çünkü. Benimlesin, ben'desin. Benim asıl benimsin.

 

Sen'siz bu Ben, bedenin kulu kölesidir: Dış Ben'inin, Nefsinin 'fahişe'si.

 

SEN'LE BEN, RUH İKİZİ'DİR: RUHUMUN İKİZ KARDEŞİ...

 

İnsanın dış dünyası, Ben'in Bedeni, Beden'in Ben'idir.

 

İnsanın iç dünyası ise, Ben'e göre, Sen'dir, O'dur, orada gizlidir: Keşfedilmeyi bekler. Duyulmayı. Ses'ine kulak kesilmeyi.

 

Dış ben, nefsin sınırlı ve sınırlayıcı dünyasıdır.

 

İç ben'se ruhun sınırsız ve bütün sırların sırlarını saklayan, dalındıkça açılan, açıldıkça çiçeklenen, çiçeklendikçe leziz meyveler veren ummanı.

 

Sözün özü, özlü sözü: Sen'le Ben, ruh ikizidir; ruhumun ikiz kardeşi...

 

Sen, ben'i, bedenimin Ben'i ve nefsimin kulu kölesi olmaktan kurtaran ruhumsun. Ruh üfleyensin Ben'e...

 

'SEN', ŞİİRDİR; 'BEN'SE, ŞAİR...

 

Dış ben'le iç ben arasındaki ses telleri çalıştığında, birbirine ses vermeye, birbirine değmeye başladığında, insan, asıl o zaman insan olma yolunda mesafe kateder.

 

Dış ben'le iç ben (yani sen) arasındaki medcezir, alış-veriş, gidiş-geliş, akış-bakış Ses'le, sesin nefesiyle gerçekleşir, gerçeğe dönüşür.

 

İşte şiir, bu medcezirden doğar. Bu gerilimden. Metafizik gerilimden. Fiziği kırarak aşan, kabuğu yararak açan, fizikötesine 'uçarak' ulaşan, kabuğun özüne, içine dalan, özsuyunu tadan, tattıran hâl'den.

 

Bu medcezir, dış ben'i şair yapar; iç ben'i ise şiir. Sen, şiir'dir; 'ben'se, şair...

 

Sen, ben'in gizlerinin şifrelendiği giz'sin: Sır'sın sen. Sırdır, sırrımdır iç ben. Sırrımın sırrı'sın o yüzden. Ben'ın sırrı, dış benin varoluş sırrı sen'dedir, sen'de gizlidir.

 

…………………..

Nefsin ben'i bütün çiçekleri kurutur. İnsanı çoraklığa, kuraklığa ve çöle mahkûm eder. O yüzden, azmandır nefsin ben'i, o yüzden azmanlaşır. Dünyayı, cinnet yerine çevirir. Cinayet, tek bildiği eylemdir nefs'in ben'inin, beden'inin ve bencilliğinin.

 

Ruh'un ben'i ise, insanı meyveye durdurur. Dünyayı, hayatı gül bahçesine çevirir. Ruhun ben'i, cenneti dünyaya getirir. Kendisi için değil, Sen'in için, O'nun için, herkes için. Bütün varlıklar için.

 

SEN'SİZ BEN, CAN'SIZ VE CANAN'SIZDIR; BEN'SİZ SEN, CANAN'DA CANLANAN CAN'DIR

 

Sensiz Ben, içine, iç dünyasının enginliklerine, zenginliklerine ve derinliklerine açılamaz, yolculuk yapamaz; cehennemin/in yapı taşlarını döşer.

 

Bensiz Sen, yollara düşer, bütün yolları Sen'e kavuşmak, Sen'le buluşmak, Sen'de kendine gelmek için kateder.

 

Sensiz ben, kendine yazık eder; kendini de, sen'i de yok eder.

 

Bensiz Sen, 'sen olmadan benim de varacağım yer, ben'ime, beden'ime ve bencilliğime yenik düşmek, kul köle olmaktır', der ve Sen'in izini sürer yana yakıla...

 

Sensiz Ben, sonuçta, cansızdır; canan'ı da, canan fikri de yoktur çünkü.

 

Bensiz Sen, canan'ın can'ını can'ı gibi bilir; can'ından aziz bilir; canan'da canlanır; işte o zaman, canan DA canlanır can'da.

 

Özetle: Sen'siz Ben, can'sız ve canan'sızdır; Ben'siz Sen'se, canan'da can'lanan, can bulan can'dır; hayat'tır.

 

'ANLADIM' DEMEKLE YETİNME, KULAK VER SES'E...

 

Sen olmazsan, ses biter; Bencilleşen Ben, Sen'i de, ben'i de bitirir.

 

O yüzden Ses'e kulak ver. Ses'in Sahibi'ne: 'İşittik ve itaat ettik' diye.

 

Anladım, demekle yetinme sadece. Duydum ve durdum, de. Durdum ve duydum: o yüzden Hareket'e geçiyorum, taze yemişler devşirebilmek, ruh üfleyebilmek için... Ben'e ve Ben'inin, beden'inin, bencilliklerinin bende'lerine...

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YusufKaplan/kutuplasma-degil-kucaklasma-zamani/50785

yorum;

Tevatür ve mütevatir!

 

 

“مَنْ سُئِلَ عَنْ عِلْمٍ فَكَتَمَهُ أُلْجِمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ بِلِجَامٍ مِنَ النَّارِ “

 

“Kim (kendisine) bir bilgiden sorulup ta onu gizleyip söylemezse kıyamet günü ateşten bir gem ile gemlenir.”[2]

Mütevatir hadis”

İlim konusunda ittifak edemeyen müslümanlar amellerde

nasıl birleşebilirler?

İlmi atladık,itikadı atladık ondan sonrada neden müslümanlar

birlikte hareket edemiyorlar diyoruz.

Sonra da gazete köşelerinde,kitaplarımızın! sayfalarında

ahkam kesiyoruz.

Olacağı buydu yüzlerce farklı fikir, yüzlerce farklı tavır.

“herkes kendi içtihadından mesuldür”fikrine

gülenler sonunda parçalanmaktan şikayet ediyorlar.

İçtihatlar olmadan icmalar nasıl oluşur?

İcmalar olmayıncada; namaz kılan,oruç tutan zekat verip hacca

gidenler bile birbirini ajanlıkla sapıklıkla suçlama safhasına

geldiler.

“Hakemlik sistemi”asıl bizim iç sorunlarımız için

lazım şimdi.

Ama çözümü, sulhu,barışı düşünen var mı?

Hiç yok gibi görünüyor bana…

Mütevatiri bıraktık, tevatür bizi bu noktaya getirdi…

 

 

 

 

 

 

Ali Bülent Dilek






Sayı: 248 | Tarih: 16.03.2014
Yusuf Kaplan
Kutuplaşma değil kucaklaşma zamanı!
Tevatür ve mütevatir
1243 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ahmet Hakan
Normal/Anormal
Safmışız, safmışız
1107 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Hüseyin Gülerce
Pişmanlıklar fayda etmeyecek...
Çatışma Düzeni
1069 Okunma
2 Yorum
Zafer Kafkas
Mehmet Barlas
İktidar alternatifi bir parti çıkınca sular durul
Yeni bir parti sorunu çözer mi?
1038 Okunma
Tayibet Erzen
Mahir Kaynak
Sohbet
AKEVLERİN ZAFERİ
1024 Okunma
3 Yorum
Süleyman Karagülle