Güçlü Devlet
1070 Okunma, 0 Yorum
Mahir Kaynak - Star
Süleyman Karagülle

06/12/2012

 

-Devletimiz güçlü olmalıdır. Bürokrasi, ordu ve ekonomi. Ekonomiyi idare edenin kim olduğunu bilmiyoruz.

-Devlet dört güçten oluşur. Yasama, yürütme, yargılama ve yönetme. Yasamayı Türkiye Büyük Millet Meclis yapar. Yürütmeyi hükümet yapar. Yargılamayı bağımsız mahkemeler yapar. Yönetme ise orduya aittir. Bunların sağlıklı ve güçlü olması ile devlet güçlü olur. Yürütme yasalara göre yapılır. Uygulamadaki aksaklıklar tarafsız yargı tarafından belirlenir ve mahkum edilir. Yönetim ise mahkemenin verdiği kararları uygular.  

 

-İkinci güç ordudur. Başbakan ile Genelkurmay başkanı görüşüp birbirine bilgi vermelidirler.

-Yürütmenin başı Başbakan, yönetmenim başı Genelkurmay başkanıdır. Devlet başkanının başkanlığında bunlar toplanmalı, devlet bunlar tarafından yönetilmelidir.

 

-Geçmişte ordu kendine göre doğru olanları yaptı. Hatalı olanları vardı. Uyarılmadı.

-Devlet başkanı asker olmalıdır. Çünkü askerlikte merkezi yönetim vardır. Genel Kurmay başkanı onun emrinde olmalıdır. Başbakan asker başkanlığında bir sivil olacak. Sivil yönetim yerinden yönetim olduğu için askeri mantığın sivil yönetime etkisi olmayacaktır. Yargı hakemlerden oluşmalı ve hepsinin üstünde olmalıdır.

 

-Askerler değişik şartlara uymalıdır. Dindarlığı irtica zannettiler.

-Sermaye en yüksek seviyeye çıkmış, ateizmi dayatmıştı. CHP görünürde dinsizlik yaptı. Demokrat parti görünürde dindarlık, gerçekte dinsizlik yaptı. Askerler sayesinde Milli görüş sonunda anayasa ekseriyeti ile iktidar oldu. Dünyanın anlayışını da etkiledi.

 

-Ordu ve istihbarat korunmalıdır.

-İstihbarat ordunun bir kurumu olabilir. Sivil yönetimde gizli istihbarat yoktur. Ordu ve siyasi partiler güçlü olmalıdır. Yargı hakemlerden oluşturulmalı ve bağımsız hale getirilmelidir. Bürokrasi yavaş yavaş serbest mesleğe dönüştürülmelidir.

 

Tamamı için http://haber.stargazete.com/yazar/anilar/yazi-719088

 

 

Anılar

12.01.2012  

 

-Yetmişlerde yabancı bir istihbaratçı Türkiye’de Kürt sorununun olacağını bana söylemişti.

-Sermaye orta doğuda siyasi hâkimiyeti İsrail devleti ile kurmayı istemektedir. Onun tetikçi orduya ihtiyacı vardı. İstiklal savaşında bu amaçla bizi destekledi. Türkiye Milli görüşle dindarlaşmaya başlayınca bu görevi Kürtlere vermek istedi. Türkiye’deki ateistlerle birleşip PKK,  MİT ve CIA tarafından kuruldu. İstihbaratçı bunu haber veriyor.

 

-Kürtlerle siz köle değilsiniz,  vatandaşsınız. İktidar olmaya çalışmalısınız.

-Türkiye Cumhuriyeti dört temele dayanır. Bunlar; Türkiye topraklarında yaşamak, Türkçe konuşmak, Türküm demek,  Müslüman atadan gelmek yahut Müslüman olmaktır. Türkiye’de Müslüman olmayanlar resmen azınlık kabul edilmiştir. Aleviler de resmen tanınmamış ve dışlanmışlardır. Irkçılık yetmişlerden sonra ortaya çıktı.

 

-Kürtler coğrafi durumları sebebiyle bağımsız devlet oluşturamazlar.

-Türkiye Türk ırkından olanların değil,  Türküm diyen Müslümanların devletidir. Arap baharı,  dinsizleştiren siyasetin iflası anlamındadır. Türkler ayrı devlet kurulmasını değil, İslam devletinin kurulmasını istemektedirler.

 

-ABD, Öcalan’ı kendi siyaseti için teslim etti.

-Sermaye önce adamı hapseder. Orda yetiştirir. Sonra onu kurtararak başa getirir ve istediğini yaptırır. Öcalan şimdi o görevi görüyor.

 

-Dış güçleri hesaba katmıyoruz.

- İçte şartlar müsait değilse dış güçler bir şey yapamaz. Önce iç şartları düzeltmeliyiz.

 

-Öcalan belirleyici değildir.

-Öcalan zaten kendisi bir şey yapmıyor. Sermayenin rolünü oynuyor.

 

Tamamı için http://haber.stargazete.com/yazar/guclu-devlet/yazi-717465

 

 

NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.

 

 

Yorum:

Doğru ve sonuçsuz

İslamiyet’te hapis cezası yoktur. Ceza olarak öldürülür, dayak atılır, kolu kesilir. Bunlar yapılmayacaksa para cezası verilir. Parası yoksa zorunlu çalışma kampına alınır ve karın tokluğuna çalıştırılır. Borcunu ödeyince serbest bırakılır. Bu sadece ceza borcuna uygulanır. Diğer borçlar için hiçbir zorlama yapılmaz sadece borçlanma ehliyeti kendisinden alınır.

Öcalan ya asılmalı idi, ya da serbest bırakılmalı idi. Öcalan’ı asmayalım diye idam cezasını kaldırdılar. İdam cezasının olmadığı bir ülkede devlet yoktur. Türkiye şimdi devlet öncesi dönemini yaşıyor. Öcalan’la iki kuş vurdular. Öcalan’ı lider olarak yetiştirdiler. Bir de idam cezasını kaldırarak devletimize dinamit koydular.

Şimdi yapılan yanlıştır. Genel af çıkarılmalı. Bu ara herkes af edilmelidir. Dün PKK ile savaşarak canını tehlikeye atan askerleri hapishaneye doldurup, PKK’lıları ve liderlerini hakim kılmak, galip gelen orduyu masa başında mağlup etmek demektir. Şimdi sermaye bunu yapıyor. Askerlere dediklerini yaptıramayınca, onları hapishaneye doldurdu. Şimdi de PKK ve onların yöneticileri serbest bırakılıyor. Sonra işsiz kalmasınlar diye onları devlet kadrosuna alacak. Böylece PKK zafer kazanmış olacaktır.

Diyelim ki yukarıda anlattıklarım kuruntudur, öyle bir şey yoktur. Senaryo odalarında yazılmamış, Tayyip bu senaryoyu yazıyor. Dün PKK ile görüşüldü diye BDP’yi kapatmaya kalkışan Tayyip şimdi kendisi resmen görüşüyor. Demek ki bunu Recep Tayyip Erdoğan yapmıyor, bir yerden gelen emir uygulanıyor. Dün Zaman gazetesi yazarları görüşmeye karşı iken Gülen beyanat verdi diye şimdi değiştiler. Çünkü sermaye öyle buyurdu.

Kadro başarısız olunca onu tasfiye etmek gerekir. PKK hedefine ulaşamayınca şimdi sermaye onu tasfiye ediyor. Hem de ödüllendirerek tasfiye ediyor. Liderlerini kahraman yapıyor. Sonra ne yapacak, yeni kadro kuracaktır. Başaramamış iktidar tasfiye ediliyor. Başaracak kadroyu oluşturmaya imkân verecektir.

Bunu nasıl başaracak?

Bu memlekette, işsizlik sona erecek. Bu memlekette okumak isteyenlerin okuması sağlanacak, bu memlekette hakemlerden oluşan yargı sistemi oluşturulacak. Yerinden yönetim oluşturulacak. O zaman sermaye kendine tetikçi bulamaz. Bu memlekette işsiz olmasa bile herkes iş kaybetme korkusu içinde olursa, okuma kabiliyeti olan okuyabilen kimselere değil de zenginlerin veya bürokratların çocuklarına zorla diploma verilirse, mahkemeler 40 sene sürer, ondan sonra esastan değil usulden hüküm verilirse, nefes alıp Ankara’daki sermayenin atadığı bürokratların emrinde olursa her zaman PKK oluşacak ve her zaman onu kullanacak bir güç bulunacaktır.

Anayasa hazırlama komisyonuna çözüm önerileri verdik. Kitap yazdık, takdim ettik. Bizi okumadılar bile. Sermayenin talimatı ile güya sorunları çözüyorlar. PKK mensupları yüksek mevkilere getirilirse sermaye bu sefer halkı onlara karşı kışkırtacak onlar PKK’lı olacaktır.  Bizde bir atasözü vardır. Konma akıl akıl değildir.  Elinki ile gerdeğe girilmez derler.

Biz genel affın çıkarılması ve bu suretle eski defterlerin kapatılması, yeni anayasa ile de yeni düzen getirilmesi taraftarıyız. Barışacağız ama yenerek barışacağız. Yenilerek barışma, barışma değildir.

Haklı kim ise o galip gelmelidir.

 

 

Süleyman Karagülle






Sayı: 187 | Tarih: 13.01.2013
Ahmet Hakan
ÖCALAN, AHMET TÜRK VE AYLA AKAT
Çözüm Öcalan’da değil-2
1157 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Yusuf Kaplan
Nedenler iyi kavranır ve yanlışlıklar tekrarlanma
Kürt sorunu yok,sistem sorunu var!
1080 Okunma
Ali Bülent Dilek
Mahir Kaynak
Güçlü Devlet
Doğru ve sonuçsuz
1070 Okunma
Süleyman Karagülle
Hüseyin Gülerce
Paris suikastı ve İmralı Süreci
Nasıl bir hoşgörü?
1015 Okunma
1 Yorum
Zafer Kafkas
Mehmet Barlas
Barışı sadece ilke olarak desteklemek yetmiyor
Çitlerin ardında bir Millet
953 Okunma
Tayibet Erzen
Mehmet Şevket Eygi
Rabiatül-Adeviyye İslam Kız Mektebi
Pozitif İlimle Beraber
935 Okunma
Emine Hocaoğlu