Washington'daki siyaset Ankara'daki kadar önemli
911 Okunma, 0 Yorum
Mehmet Barlas - Sabah
Tayibet Erzen

18.10.2012

Bu global saat farkları yüzünden bazen "Keşke Galileo Galilei haksız olsaydı ve Katolik Kilisesi'nin iddia ettiği gibi dünya düz olsaydı" diye düşündüğüm olmuyor değil.
3 Kasım'daki Amerikan Başkanlık seçimine uzanan yolda yapılan ikinci Obama -Romney tartışması New York saati ile akşam 9'daydı.
Bu Türkiye saati ile sabaha karşı 4'e geliyor.
Türkiye'de genel seçimlerin tam sonucunu anlamak için defalarca sabahladık.
Ama globalleşme böyle bir şey işte.
Artık Amerikan Başkanlık seçiminde neler olacağını anlamak için de sabahlamak durumundayız.
Neticede Washington'da yer alacak gelişmeler Ankara'da yer alacak gelişmeler kadar önemli değil mi biz Türkler için?

Ya Romney seçilirse...
Aynı şekilde Moskova'dakiler de, Bejing'dekiler de bizler gibi "Ya Romney Başkan seçilirse" ihtimali yüzünden uykularını kaçırmıyorlar mı?
Önceki gece izlediğim tartışma sonunda belirli yanılma ihtimalini de göze alarak
"Obama yeniden seçilecek" öngörüsünü seslendirebilirim.
Tabii ki eski Massachusets Valisi Mitt Romney'nin de bu tür tartışmalarda aktifine yazılması gereken yanlar var.
Örneğin Romney
"Başkan seçilirsem hem vergileri düşüreceğim, hem de denk bütçe yapacağım" deyince Obama "Sen denk bütçeyi vergi almadan nasıl yaparsın" diye rakibini iğneliyor.

Başarılı bir vali
Romney de "Ben Massachusets eyaletinin valisiyken dört yıl denk bütçe yaptım" deyince Obama'nın söyleyecek fazla sözü kalmıyor.
Romney gerçekten de eyaletin harcamalarında kısıtlamalara gitmiş ve gelirleri de artırıp, eyaletin 1.4 milyar dolarlık bütçe açığını kapatmış.
Romney'nin bir başka dikkate değer siyasi özelliği de şu.
Massachusets Demokrat Partili seçmenlerin çoğunlukta olduğu bir eyalet... Ama bu seçmenler 2003'te Cumhuriyetçi Romney'yi vali olarak seçmişler.
Bu gibi hatırlanması gereken noktalar dışında tartışmada Obama duruma daha hakimdi.
İktidarda bulunmanın getirdiği yıpranmayı, iktidara sahip olmanın sağladığı bilgileri sergileyerek telafi etti...
Dinleyicilerden birinin Romney'ye sorduğu
"Sizin eski Cumhuriyetçi Başkan Bush'dan ne farkınız var ki" sorusu da tartışmadaki ilgi çekici noktalardan birini oluşturdu.

Her şey aynı
Devamı için Not supported field expression!

 

Yorum:

Horoz Dövüşü ve Siyasilerimiz

Dünya bizimle ne kadar ilgilidir bilemiyorum. Hani sokak röportajlarında Türkiye’nin adını bile duymamış bir sürü Avrupalı varken ve ülkemizi ancak “Galatasaray’ın ülkesi” diye tanımlayabiliyorlarken insanın kendine “Acaba dünya bizden bihaber mi?” diye sormak geliyor. Muhtemelen umurlarında bile değilizdir.

Olalım ya da olmayalım. Dünya bizim umurumuzda. ABD’de ne olup bittiği ve biteceği ile pek ilgiliyiz. İlgilenmek zorunda mıyız, yoksa öyle mi lanse ediliyor? ABD seçimlerinde Obama yerine Romney seçilince Türkiye refaha mı kavuşacak, pahalılık mı bitecek, insani haklar mı iade edilecek yoksa tam tersi mi? Romney Türkiye aleyhtarı bir siyaset güdüp zaten maslahatgüzar seviyesinde olan ilişkilerimizi daha da mı kötüleştirecek? Biz ABD başkanlık seçimlerine endeksli bir siyaseti bırakıp, önce yolumuzu bulmalı sonra da orada istikrarlı olarak ilerlemeliyiz. Ancak o zaman dış dünyadaki her değişimden sonra “Artık ne yapalım, önümüzdeki maçlara bakacağız.” tavrından kurtulur, gerçekten bu ülkede yaşar hale geliriz. Hadi sınır ülkeleri, komşuları anladık da okyanus ötesi biraz fazla bir hassasiyet olmuyor mu?

Siyasetleri ne olursa olsun görünen o ki dünyanın her yerinde politikacı ilişkileri aynı. İyice kaypak bir halde yapılan çekişmeleri, atışmaları istisnasız her seferinde haber kanalından çizgi filmlere doğru bir kaçış yapmamı sağlıyor. En açık haliyle midem kaldırmıyor. Çocuk gibi, birbirine kavgada dahi söylenemeyecek hakaretlerde bulunup sonra hasbelkader bir açılışta, toplantıda vs.de karşılaşınca objektiflere gülümseyerek, el sıkışıp poz vermesini bilecek kadar soğukkanlı olan politikacılarımız yaşadıkları ve sergiledikleri bu karakter kaymasına “politik yaklaşım” veya “profesyonellik” deyip işin içinden çıktıklarını sanıyorlar. Dünyada işlerin böyle yürümesi bu davranışları makul yapmıyor. Bana göre bu örnekler var oldukça karaktersizliğin daha güzel bir tanımı yapılamaz.

Nasıl bir sinerjiyse tüm dünya horoz dövüşüne pek bir meraklı çıktı. İşlem kolay, adım adım anlatalım: Aç televizyonu, al çerezi eline, izle açık oturumu. Ortak nokta bu rezaletten zevk alınmasıdır. Halk bu tutumdan, tarafgirlikten hoşlanıyor. Bu, işin çok daha vahim bir boyutu, onu anlatmayı geçin anlamak bile çok zor. Ben değinmemeyi tercih ediyorum.

 

Tayibet Erzen






Sayı: 175 | Tarih: 21.10.2012
Emre Kongar
Medyadaki ‘Parti Komiserleri’
Partiler
1206 Okunma
6 Yorum
Süleyman Karagülle
Hüseyin Gülerce
Ankara'da yeni şeyler oluyor mu, gerçekten...
Hep Aynı Şeyler
1099 Okunma
Zafer Kafkas
Yusuf Kaplan
Tehlike çanlarına dikkat!
Tehlike salâ'sı
1081 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ahmet Hakan
Erdoğan–Kılıçdaroğlu: Ekranda kapışırlar mı?
Liderler birlikte ekrana çıkamaz
1046 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
Çarpışan İki Müslüman
Hevesler Hiç Bitmez
924 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Mehmet Barlas
Washington'daki siyaset Ankara'daki kadar önemli
Horoz Dövüşü ve Siyasilerimiz
911 Okunma
Tayibet Erzen