Ezana Hıyânet Etmek
1139 Okunma, 0 Yorum
Mehmet Şevket Eygi - Milli Gazete
Emine Hocaoğlu

 

08 TEMMUZ 2012

Otomobille evime dönerken, Sultanahmet camiinden ikindi ezanı okunmaya başladı. Altı minarede otuz iki hoparlör birden yüz yirmi desibel şiddetinde bağırıyor. Ezan kutsal ama hoparlör kutsal değil... Ezandan değil ama hoparlörden rahatsız olduğum için otomobilin camlarını kapattırdım. Camlar kapandı ama sesin şiddeti yine çok fazla...

Ezan İslam'ın sesli bayrağıdır, dinin şeairindendir. Kalbinde iman olan kimse ezandan rahatsız olmaz.

Lakin hoparlörleri, kulakları sağır edecek şekilde sonuna kadar açarak 120 desibel şiddetinde ezan okumak ezana eza vermektir.

Ezan okunurken ses yüksekliğinin 70-80 desibeli geçmemesi gerekir.

Hoparlör bir bid'attir.

Gerekiyorsa ve akustik ilmine uygun şekilde kullanılırsa bid'at-i hasene olur; kulaklara zarar verecek şiddette açılır ve ezanı bozarsa bid'at-i seyyie olur.

Ezanı hoparlörle okumak son elli altmış yılda çıkmıştır. Benim çocukluğumda büyük camilerde bile hoparlör yoktu. Müezzinler minarelere çıkarak ezan okurdu.

Osmanlı devletinin en satvetli, en şanlı, en kudretli devri olan Kanunî Sultan Süleyman devrini ele alalım. Üç kıt'ada muazzam bir imparatorluk, bir İslam Barışı sistemi var. Müslümanların yüzde 95'i namaz kılıyor. O zaman hoparlör yoktu...

Bugün ülkemizde maalesef bir hoparlör fetişizmi ve kültü hüküm sürmektedir.

Hoparlör bir put cihaz haline gelmiştir.

Geçenlerde suriçinde tarihî bir camiye sabah namazına gitmiştim. Cemaat on beş kişiden azdı. Kamet getirildi, imam mihraba geçti. Tam karşısında sabit bir mikrofon var. O yetişmiyormuş gibi yerdeki seyyar mikrofonu da yakasına taktı.

Hoparlörlerin kötü kullanılması aleyhinde çok yazılar kaleme aldım, Diyanet'i uyardım. Uyarılarımın hiçbir faidesi olmadı.

Sultanahmet civarında birbirine yakın hayli cami var: Minarelerinde otuz iki hoparlör olan Sultanahmet camii, artık Ayasofyada da ezan okunuyor, hünkar kasrında namaz kılınıyor... Firuzağa camii (tek minaresinde sekiz hoparlör var, bunlar yetişmiyormuş gibi bahçedeki ağaçlara da hoparlör koymuşlar!)... Yerebatan camii... Beşir Ağa camii... Zeyneb Sultan camii... Molla Fenarî camii... İshak paşa camii... Nakilbend camii... Ve daha öteki camiler... Namaz vakti gelince hepsinde birden hoparlörler sonuna kadar açılarak ezan okunuyor.

Sultanahmet camiinin ezanları hepsini bastırıyor, çünkü geliri bol bir zengin bir camidir, en pahalı ve bağırtlak hoparlörler alınabiliyor.

Birkaç hafta önce kulak burun boğaz uzmanı bir doktor beyle konuştum, yüz küsur desibel şiddetinde hoparlör sesinin sağlığa zarar verip vermeyeceğini sordum. Devamlı dinlenirse kulakları bozar insanı sağır eder cevabını verdi.

Hoparlörle ilgili bazı gerçekler:

1. Yüksek sesli bir hoparlör, sesi güzel bir müezzinin okuduğu ezanı bozar.

2. Doğru dürüst ezan okumasını bilmeyen bed sesli bir kişinin hoparlörleri sonuna kadar açarak ezan okuması ezana hıyanettir.

Böyleleri ille de ezan okuyacaklarsa hoparlörsüz ve kısa okusunlar.

3. Birbirlerine çok yakın camilerden birinde güzel sesi olan, ezan kültürüne sahip ve okumasını bilen bir müezzin, 70/80 desibeli aşmamak şartıyla hoparlörle ezan okuyabilir ama hepsinin birden hoparlörleri sonuna kadar açarak avaz avaz ezan okumaları yanlıştır, ezana hıyanettir.

4. En doğrusu, müezzinlerin minarelere çıkarak ezan okumalarıdır.

(İstanbulda böyle bir tek cami varmış!..)

Ezan okumak bir medeniyet işidir. Sesi güzel olmak yetmez. Medenî, kültürlü, duygulu, müzik kulağına sahip, büyük üstadlardan ders görüp icazet almış olmak gerekir.

Bilhassa sabah ezanlarında hoparlörleri kısık tutmak gerekir. Çünkü sabah namazı kalanların nispeti yüzde 95'tir. Bînamazları yataklarından hoplatmakla hiçbir şey kazanılmaz, çok şey kaybedilir.

Öyle güzel ezanlar okunmalıdır ki, yabancı turistler ve gayr-i Müslim vatandaşlar bile hayran kalsınlar, haz alarak dinlesinler.

Namaz kılmayanlar bile sabahleyin ezan dinlemek için uyanmalıdır.

Eskiden zaman zaman Sultanahmet Camii'ne gidiyordum. Artık gitmiyorum. Bir kere yatsı namazına gitmiştim, farz kılınırken bir ses kolonunun tam altında durmuşum, ses çok yüksekti. Ne huzur, ne huşu, ne hudu kalmıştı.

Türkiye Müslümanlarının bugünkü kültür seviyesiyle ezan meselesinin düzeleceğini sanmıyorum.

Ezan konusunda çok kişiler yazdı. Hattâ çağdaş bir yazar olan sayın Mehmet Barlas bile bir köşeyazısı kaleme aldı.

Çok üzgün ve kırgın olarak beyan ediyorum:

Hoparlör çılgınlığı ve fetişizmi, ezanların iyi ve güzel okunmaması konusunda Diyanet'e hakkımı helal etmiyorum.

Dinlerken ağlayacağım ezanlar okunmasını istiyorum.

Bugün ağlıyorum ama güzel ezanlar dinlemenin verdiği heyecan ve zevkten değil; hoparlörlerin ezanları katl etmesine, ezana eza edilmesine ağlıyorum.

Yazının devamı için; http://www.milligazete.com.tr/makale/ezana-hiyânet-etmek-244187.htm

 

Yorum:

Hoşlanılmıyor ama yapılıyor

Hoparlörün girdiği tüm yerler hemen hemen insanları hep rahatsız etmiş olup, maalesef  bunun için bir çözüm uygulanmamıştır.

Bunlardan ilki M. Şevket Eygi'nin kaleme aldığı ezanların çok yüksek desibelde söylenmesidir. Bu durumu gerçekten M.Şevket  Eygi bir çok yazısında dile getirmesine ve diyanet işlerini de uyarmasına rağmen  bu konuda duyarsız olanlara şaşırmamak elde değil.

Acaba bu duyarsızlık insanları  namazdan ve İslam'dan kaçırtmak olabilir mi? diye düşünüyorum.

İkincisi de düğünlerde olan hoparlör çılgınlığı olarak görüyorum. Akraba, eş, dost yakınlarınızın yada çevrenizde mutlak  gitmiş olduğunuz  bir  düğün veya sünnet düğünü yada  bir nişan vardır. Bunların hepsinde çok yüksek sesle söylenen şarkılar eşliğinde oyunlar oynandığını görmüşsünüzdür.  Bu durum gençler için eğlenceli olabilir fakat orta yaşta birileri için zarar verici olarak görüyorum.

Çok uzun zamandır görmediğiniz akrabalarınızla yada dostunuzla orada sohbet etmek isterken bunu maalesef hoparlörün çok yüksek açılmasıyla yapamıyoruz. Bunun yerine  hafif bir müzik eşliğinde düğün tercih edilir. Bu her ne kadar istense de uygulanmamaktadır.

Bir de İslami kesimin  şimdilerde  tercih ettiği  İslami düğün diye isimlendirdikleri halk oyunlarından oluşan gösteri de yine çok yüksek hoparlörle yapılmakta insanların çok zor bir araya geldikleri anı cehenneme çevirmektedir. Böyle günlerde insanlar özlem gidermek ve sohbet etmek istiyor ama maalesef olmuyor.

 

 

Emine Hocaoğlu






Sayı: 160 | Tarih: 8.07.2012
Yusuf Kaplan
Tarihin yükü:Bir ruh,ışık ve yol/culuk serencamı
Hammalın ipi
1145 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek
Mehmet Şevket Eygi
Ezana Hıyânet Etmek
Hoşlanılmıyor ama yapılıyor
1139 Okunma
Emine Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Dünden bugüne
Uçak nerde düştü?
1074 Okunma
5 Yorum
Süleyman Karagülle
Ahmet Altan
PKK ve AKP
Özür
1058 Okunma
3 Yorum
Vahap Alma
Mehmet Barlas
AB rüyamızın yarısı sanki yıkılmış gibi...
Adil Düzen Semtleri
1053 Okunma
3 Yorum
Tayibet Erzen
Hüseyin Gülerce
Mahkemeler değişti,aslında ne oldu?
Değişen Bir Şey Yok..
1013 Okunma
1 Yorum
Zafer Kafkas
Ahmet Hakan
Yıldızlar da kayar
Sağlıkta dönüşüm ama kime?
1005 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu