Sırasıyla
966 Okunma, 0 Yorum
Oktay Ekşi - Hürriyet
Vahap Alma

Sırasıyla – 19.09.2009


ADI önceki akşam medya yöneticilerine Başbakan tarafından verilen iftarda “Milli Birlik Projesi” olmuş. Oysa düne kadar “Demokratik açılım” deniyordu. Anımsayacaksınız Başbakan Erdoğan ilk sunumunda “Güneydoğu meselesi mi, Kürt sorunu mu, terör mü?” türü sözlerle, “Bunun adını ben de bilmiyorum” mesajı vermişti. Adını hâlâ koyamadığı projenin sorumluluğuna şimdi ortak arıyor.

Ama Başbakan gazetecilere yine de “Bu süreçten geri adım atmayacaklarını” kesin bir dille ifade etmiş. “Tek çıkış yolu illa ki çözüm” demiş. Ayrıca sırf genelgelerle vb. yollarla yapılabilecekleri gecikmeden gerçekleştirme, yasayla yapılabilecekleri Meclis'e getirme ve Anayasa değişikliği gerektirenleri de uzun vadede gündeme almaktan söz etmiş.

“Geri adım atmayacaklarını” söylemiş ama “Her ne pahasına olursa olsun” gibi bir ifade kullanmamış. Çünkü siz “Her ne pahasına olursa olsun” çözümden söz ederseniz, “Örneğin ülkenin bölünmesi pahasına da çözümü göze alıyor musunuz?” diyen biri çıkar karşınıza.

Anlaşılan Başbakan bu çözümü, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AKP) oy kaybettirmesi pahasına göze aldığından söz ediyor.

Eh... O da kendi bileceği iş.

Ama kendisinin “oy kaybetme pahasına” göze aldığı bir çözüm için başkalarından da özveri beklerse, orada bir an durmak gerekir.

Eğer Başbakan bu vesileyle ortaya koyduğu “karşılıklı fedakârlık ve uzlaşı” anlayışını bundan önceki fırsatlarda ortaya koysaydı, örneğin Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında muhalefet partilerine gidip, “Bu, bizim ulusal birliğimizi temsil edecek bir ismi seçme konusudur. Böyle bir konuyu sadece kendi sandalye sayımızın gücüyle değil, muhalefetin de üzerinde uzlaştığı bir ismi seçerek çözmek isteriz” deseydi, biz de bugün muhalefet partilerine döner:

“Beyler devlet adamı olgunluğu gösterme sırası şimdi sizde” derdik.

Hatta onunla da kalmaz, “Baksanıza yeni bir Anayasa bu ülkeye lazım mı değil mi sorusunu önce size sordu. Gelin yeni bir Anayasa projesi üzerinde birlikte çalışalım. Ülkemizi gerçekten en ileri demokrasilerin gıpta edeceği bir özgürlükler ülkesi haline getirelim, dedi. O sayede ülkemiz yeni, çağdaş, hukukun üstünlüğünü güvence altına almış mükemmel bir Anayasa'ya kavuştu” gibi birtakım -rüyamızda bile göremediğimiz- örnekleri sıralar, kendisini de alkışlardık.

“Yeni TBMM Başkanı seçiminde muhalefet olarak sizin gösterdiğiniz adayı biz de benimsedik. Çünkü TBMM Başkanlığı gibi tarafsızlığı her nitelikten önce gelen bir makama gelecek kişi bizim için de güvence olur” anlamında şeyler söylediğini muhalefete gösterir, “İşte bundan ders alın” demenin keyfini yaşardık.

Sen işine öylesi gelince “Bu millet bize yüzde 47 oyu boşuna vermedi. Elbet bildiğimizi yapacağız” havasında konuşup demokrasiden, uzlaşma kültüründen zerre kadar nasiplenmemiş olduğunu göstereceksin, ama işine öteki türlüsü gelince randevu isteyip, mektup yazıp dilekçe verip “gelin bu işi birlikte yapalım” diyeceksin.

İnanırlar mı adama?

 

 

 

     Yorum:

 

     O Zaman Sıra Sizde

 

     Ortada yıllardır çözüm bekleyen bir sorun var. Size göre adı bile konulmamış bir ‘Kürt Sorunu’. Bu sorunla ilgili yorum yapmaktan bize gına geldi de siz hala neden bu sorunu yazmaktan bıkmadınız anlamadım da neyse. ‘’TBMM başkanı sizin istediğiniz bir isim olacak yoksa tarafsız olmaz. Anayasa sizin istediğiniz şekilde değişecek yoksa demokrasi işlemez ve rejim tehlikede. Kürt sorunu çözülmemeli çünkü ülkeye ihanettir.’’ 

 

     Tarafsız TBMM Başkanı’nı seçimindeki kriterleriniz; ‘eşi açık olup, dinden uzak tavırlar sergileyen’, Anayasa’daki değişiklikler; tanımını kendinize göre uyarladığınız ‘laiklik’ ilkesine uygunluk ve dine yer verilmeyen bir anlayış zemini, ‘Kürt Sorunu’ çözümünde de; ‘çıkarlarınızın güvence altına alınması ihanet değildir’ eklentisiyle mi uzlaşı sağlanacak?

 

     Tayyip Erdoğan’ın yönetimindeki iktidar mükemmeldir demiyorum. Ama yakın geçmişten günümüze –en azından benim hatırladığım- gelen iktidarların yapabildikleri ve Türkiye’yi ne halde bu iktidara teslim ettikleri kayıtlarda mevcut ve eğer hafızamız işine geleni tutup gelmeyeni silmiyorsa unutmamışızdır. Doğru veya yanlış bu iktidar sorumluluğunu bilincinde görünüyor ve kötünün iyisi konumunda. Elinizi taşın altına koymaya cesaretiniz yok. Koyana da destek için maharetiniz yok. Ülkeyi yönetim anlayışınız bu mu?

 

     -Anayasa değişikliği için uzlaşı teklifi geliyor yanaşmıyorsunuz. Fikriniz beyan edilmemekle birlikte, uzlaşı için teklif-eleştiri sunacağınız yerde hangi yoldan çamur atarım diye derin düşüncelere dalıyorsunuz.

 

     -Kendi vekillerini halkın seçtiği ve Cumhurbaşkanı seçme yetkisinin halkın seçtiği vekillerde bulunduğu bir mecliste, ülkenin gidişatını gözetmeksizin sırf tanımı ve uygulanışı sizin tekelinizde bulunan ‘çağdaşlık!!!’ namına bu seçimi mahkemelere taşıdınız. Hem de halkın seçtiği vekillerin seçtiği Cumhurbaşkanının seçimini.

 

     -Ülkemizde birlik ve beraberliğimizin yanında milli servetimizi ve evlatlarımızı çıkarlar yüzünden heba ettiği Kürt Sorunu çözümünde de, aslında ‘en iyi siyaset sahiplenmedir’ anlayışının ardına sığınarak ilgisi bile olmayan neden ve tabirlerle çözüme katılmıyorsunuz.

 

     Yaptığınızın din düşmanlığı mı, çıkarlar mı, oy hesapları mı yoksa tesadüfi oturduğunuz ve taşıyamadığınız koltuk yükünüzü biraz olsun hafifletmek için mi bu çamurlar bilinmez ama ‘Hak ve Adalet’ oturduğunuz koltuklar gibi tesadüfi değildir.

 

     Allah, her daim adalet ve adalet için mücadele nasip etsin…

 

 

Vahap Alma






Sayı: 15 | Tarih: 20.09.2009
Hayrettin Karaman
İslam'da barış ve din hürriyeti
1545 Okunma
Hilmi Altın
Mehmet Niyazi
Devlet ve adalet
1476 Okunma
Abdurrahman Erol
Mehmet Şevket Eygi
Râbıta
1194 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Hakan Albayrak
Er-bakan ve açılım
1164 Okunma
Veysel İpekçi
Cengiz Çandar
Nusaybin'den Nisibis'e...
1100 Okunma
Ekrem Fildişi
Ahmet Taşgetiren
Dilipak açılımı
1097 Okunma
Zübeyir Erol
Mahir Kaynak
Açı­lım ve iç po­li­ti­ka
1086 Okunma
Süleyman Karagülle
Toktamış Ateş
Güçlü ordu, güçlü devlet
1072 Okunma
Osman Eskicioğlu
Yılmaz Özdil
Nerde o eski bayramlar...
1054 Okunma
Leyla Okta
Ahmet Altan
Devlet Babanın Sonbaharı
1054 Okunma
Özer Ataç
Mümtazer Türköne
Başbakan’ın ödeyeceği bedel
1050 Okunma
Arif Ersoy
Nazlı Ilıcak
Menderes'i anıyoruz
1046 Okunma
Fatma Karuç
Ruşen Çakır
Açılım önce Erdoğan’ı açtı
1009 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
Bir ‘devşirme’den eski dostlara sorular
994 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Can Ataklı
Başbakan rakibine dava açmaz
993 Okunma
Mesut Karaaytu
Fehmi Koru
Bu kadar fanatizm ayıptır
982 Okunma
Ahmet Kirtekin
Reşat Nuri Erol
Ramazan, sel ve ekonomi
979 Okunma
Ilker Ardic
Oktay Ekşi
Sırasıyla
966 Okunma
Vahap Alma
Zülfü Livaneli
Sizin çocuğunuz boğaz kesse onu kurtarır mıydınız?
966 Okunma
Ali Bülent Dilek
Bekir Berat Özipek
Yargı reformuyla ilgili beş yanlış
953 Okunma
Bünyamin Demir
Fikret Bila
Baykal: "Mektup gelsin, değerlendiririz"
928 Okunma
Harun Özdemir