Doktorlar ve Tiyatro
1856 Okunma, 11 Yorum
Ahmet Altan - Taraf
Vahap Alma

Türkiye’nin büyük sorunları hepimizin üstüne kalın bir battaniye gibi öylesine soluksuz bırakarak seriliyor ki bazen etrafımızdaki olayların hepsini görmekte zorlanıyoruz.

Yüzyıllık sorunların zihnimize dolanan zincirlerinin şakırtısı tekil dramların çığlıklarını duymakta gecikmemize yol açıyor.

Geçenlerde genç bir doktoru, bir hasta yakını kalbinden bıçaklayıp öldürdü.

Hastane gibi hayatla ölümün iç içe durduğu yerlerdeki gerilim kimi zaman öfke patlamalarına yol açıyor, o sahipsiz öfkeler de bazen doktorları hedef alıyor.

Doktorlar, insanla tanrı arasında bir yerde dururlar.

Sıradan bir insanın bilmediği bilgilere ve çarelere sahiptirler, ağrıyı dindirebilir, bir insan bedenini kesip içinden “bozuk” parçayı çıkartabilir, yerine yenisini takabilir, iç organların, damarların arasında dolaşabilir, hayatı zehir eden bir acıyı bazen tek bir ilaçla kesebilir, en ümitsiz olduğun anda seni hayata döndürebilirler.

Hayranlık ve saygı uyandırırlar.

Ama başkalarının sahip olmadığı ellerindeki büyük bilgi, çaresizin karşısında çareyi elinde tutma gücü, zavallı bir hastaya çok karmaşık gelen bir sorunu çözebilecek yeteneklerinin olması onlara iyiye de kötüye de kullanabilecekleri olağanüstü güçler bağışlar.

Zaten bunun için o “gücü” iyilik amacıyla kullanacaklarına dair yemin ederler, taa Hipokrat’tan bu yana o gücün kötüye de kullanılabileceğini bilir insanlar.

Aralarından bunları kötüye kullananlar da çıkar ne yazık ki.

İnsanlarda yarattıkları hayranlığın içinde beslenen o garip kıskançlık, hatta korku, böyle doktorlar nedeniyle bazen bütün mesleğe yönelen bir kızgınlığa da dönüşür.

Bu yüzden iki duygusal tepkiyle de karşılaşırlar, hayranlık ve saygı da görürler, isyan ve kızgınlık da.

 

     Yorum:

 

     Mübalağa

 

     Yanılmıyorsam 2009 veya 2010 yılının ocak ayıydı. Annemin yıllar süren baş ağrısının son çaresi olarak İstanbul’da Avicenna Hastanesinde Lütfi Abi’nin yanına geldik. Annemin hastaneye yatış işlemlerinden sonra, genel durumunda herhangi bir sorun olmamasına rağmen bir tekerlekli sandalye getirdiler. Annem utandı ve bana ‘oğlum yürüyebiliyorum’ dedi. Lütfi Abi ‘olsun, onunla götürsünler’ dedi. Kendi alanında annemi muayene etmesi gereken bütün doktorlar muayenesini annemin odasına gelerek yaptılar. Yani kısacası benim keyfime diyecek yoktu. Her şeyi onlar hallediyordu. Gayet güler yüzlü ve kibardılar. Sorunlar bulundu. Tedaviler tamamlandı ve bir haftanın sonunda uçağa atlayıp Mardin’e bir şeyler becerdim edasıyla geri döndüm.

 

     Burdan iki sonuç çıkar. Bir tanesi bu hastanede Lütfi Abi olduğu için bize böyle davrandılar. Diğeri ise, herkese öyle davranıyorlar. –ki inşallah herkes için öyle olduğuna inanıyorum-.

Kırsalda bir yerde hastaneye gidersin, temizlikçi başına profesör kesilir. Fırça atmaktan çekinmez. Hastane babasının malıdır. Gelen hasta da hayvan sınıfındadır. Meclise yakın Hacettepe’ye gidersin, profesör el-pençe-divan durur karşında. Hangisi doğru diye bön-bön düşünür durursun. Harddisc çökmüştür o an.

 

     Hastanelerin duvarlarının birinde ‘Hasat Hakları’, ‘İnsan Hakları Beyannamesi’ ve ‘Hastanemizin Politikası’ adı altında toz pembe yazılar okursun ve bir an kendini ütopyalarda hissedersin.Öyle olmadığının farkına varman pek de uzun sürmez.  Acil’e gidersin, doktorun yemekte olduğu cevabını alırsın. Polikliniklere gidersin her yer tıkış tıkış. Branş doktoru günde ne kadar fazla hasta alırsa döner sermayesi o kadar fazla gelir ya, hasta başına ayırdığı zaman 45 sn ile sınırlı. E bu da ezbere bir reçete yazmak ya da haybeden bir tetkik istemek için yeterli. Doktora şikayetini anlatacak 5 sn hariç bir soru mu sormak istersin? Peh! Hayal… Hele ameliyat olacak hastan varsa hepten yandın. Hasbelkader bir vicdansıza denk gelirsen ticarethaneye dönüşmüş bir iş yerindesin demektir. Toptan ve perakende insan alınır-satılır. Hastan ölür yorum bile yapamazsın. Doktorluk bilmediğin için doktorunu eleştiremezsin. Doktorun hata yapar, kanıtın yok. ‘Ben böyle uygun gördüm’ der ve biter. İşini birirsin dışarı çıkarsın bir bakarsın ki ya bitap düşmüşsün ya da psikolojin allak bullak olmuş hastanı unutursun.

 

     Sonuç olarak, bu ülkede her gün nice canlar gidiyor hiç uğruna. Doktor kardeşimiz de dahil olmak üzere hepsine Allah’tan rahmet diliyorum. Yalnız bu doktor kardeşimiz haklı veya haksız, Türkiye’de yaşananlar göz önünde bulundurulunca çok fazla abartılmadı mı?

 

 

 

 

 

Vahap Alma


YorumcuYorum
Tayibet Erzen
23.04.2012
00:32

Bunu en çok sağlık bakanına borçluyuz. Adam hastalara neredeyse hastaneleri basma yetkisi verince, işler çığrından çıktı tabii.

Vahap Alma
23.04.2012
09:44

Öyle olsa doktorların tümü kuzu olurdu. Hastalara iyi bakarlardı. Yanıldığınızı düşünüyorum...

Tayibet Erzen
23.04.2012
11:32

Kuzular zaten, baksanıza adamcağız kuzu kuzu öldürüldü. Bazen hasta, bazen de hasta yakınları o kadar şımarık oluyorlar ki neredeyse tedaviyi kendileri belirleyip, ameliyatı kendileri yapacaklar.

Öte yandan bazı hastanelerde gerçekten insan canının ne kadar kıymetsiz olduğunu da görüyoruz ama ölçü hekime saygı, hastaya ilgi çerçevesinde olmalı.

Tayibet Erzen
23.04.2012
11:50

Ben hekim değilim, eczacıyım. Hastalarla birebir muhatap olmuyorum ama bazı tavırlarına şahit oluyorum. Akşam haberlerde bakanın hastanelerin A biriminde B işleminden KESİNLİKLE ücret alınamaz diye duymuş, geliyor.

Devlet hastanesine gitse aylar sonra için alacağı randevuyu (ki bu çoğunlukla konforsuz bir uygulamayla oluyor) özel hastanede aynı gün gerçekleştiriyor üstelik otelcilik hizmetiyle. Bu durumda hastane fark ücreti almazsa batacak orası kesin, alırsa şikâyet olursa ceza alacak. Şimdi bu işletme sahibi ne yapsın? Bu, işin parasal boyutu ama inanılmaz stres yaratıyor, hastane yönetimi neredeyse her gün benzer sorunlarla uğraşmak zorunda kalıyor.

Sağlık bakanlığı çıkardığı kanunları çok etrafı olarak tasarlamak zorunda. Tribünlere oynanan, sadece hasta menfaatini baz alan bir sağlık sistemi olur mu hiç? Bunun bir hastane kanadı var, eczane kanadı var, ecza deposu kanadı var, ilaç sanayi kanadı var. Hastaya sağlayacağı hizmeti bu kesimlerin cebinden karşılamaya kalkınca ortaya kaliteli sağlık hizmeti değil, işi usulüne uydurmaya çalışan hastaneler, kapanan eczaneler, ilaç satmayı reddeden depolar ve üretim yapmayan fabrikalar çıkıyor. Bir de sonsuz hak sahibi hastalar. Görülen o ki, bu en tehlikelisi.

Mete Firidin
23.04.2012
11:53

SN vahap kardeşim. Vatandaş bir birini vurur veya trafik kazası yapar hasta ölür acilde camları kırar ,doktora, hemşireye saldırır. Ne vuran doktordur. ne kurşunlayan nede trafik kazası yapan. Fakat hasta öldümü suçlu doktordur. Doktorun ihmalidir. İsyanınız Doktora değil Allaha dır. Alenen Allaha saldıramadığınız için sağlık personeline saldırıyorsunuz. Nefretiniz doktora değil Allahadır. Biz hertürlü haltı işleriz, İçeriz sarhoş oluruz, kaza yaparız ve gebririz ama hep doktor suçludur. Biz cahilliğimizden bir birimizi kurşunlarız, gebeririz ama hep doktor suçludur.

Bu sapıkca düşüncenizden vaz geçmeniz için bütün doktorların grev yapıp hiçbir acil hastaya bakmaması gerekir. İşte o zaman doktor yüzünden mi ölüyorsunuz yoksa kendi salaklığınızdan mı?

Lütfi Hocaoğlu
23.04.2012
12:35

Burada Mete bey Vahap'ın doktorlar aleyhinde olduğunu zannediyor.

Oysa Vahap'ın işaret ettiği şey iki taraflı. Özellikle devlet hastanesinde doktorlar genellikle hastaya kötü davranıyor. Bu bilinen bir şey. Hastanın yüzüne bakmadan cevap verir. Hastayla doğrudan ilgilenmez. Çok fazla takmaz. Bu durum tüm doktorla için değildir ama genel davranış modeli budur.

Özel hastanede ise doktorlar hastaya genellikle iyi davranır. Bu da bilinen şey.

Ama bakan çıkar ortaya, özel hastaneleri soygunculukla suçlar. Devlet hastanesini iyi işletemez. İşletme mantığını tam oturtamaz. Ama iyi işletiyorum diye övünür. Halkın sağlıktan memnun olduğunu iddia eder. Ama bu memnuniyet devlet hastanelerinden değil, özel hastanelerdendir. Ama özel hastaneler üzerinden siyasi rant elde etmek için ayrıntılı fatura isteyin der. Sizden şundan fazla para alamazlar der. Hatta o kadar cıvıtır ki sabah kadın programlarında bunları anlatır. Ondan sonra vatandaşın beyninde soyuluyorum hissini uyandırır.

Devlet hastanesinde de zaten iyi muamele görmeyen hastalar özel hastanede de soyguncu doktorlarla karşılaştığını düşünür. Böylece doktorlara karşı bilinçaltında kin oluşur.

Artık her gün usandık hastaların şikayetlerinden. Alo 184 SABİM şikayet merkezi var. O kadar saçma şeyleri şikayet ediyorlar ki. Sağlık müdürlüğü de her şikayet için savunma istiyor. Adam telefon açıyor. Bana şöyle dediler diyor, böyle dediler diyor, ertesi gün resmi yazı, savunma ver.

Artık usandık bunlardan. Bütün olanların sorumlusu bakandır. Sonunda özel hastaneleri kapattıracak, hepsi sermaye tekellerinin eline geçecek. Ondan sonra her tür kısıtlamayı kaldıracaklar. Devlet hastaneleri de berbat hizmetlerini daha da berbatlaştıracak. Sonra onlarda sermayelerin ellerine geçerek özelleşecek. Sonra bakan bey rahat uyuyacak mı acaba?

Mete Firidin
23.04.2012
13:06

Devlet hastanesindeki doktorlar günde 200 hasta bakıyor. Veteriner olsan bu kadar koyun bakamassın.

SONRADA GÜLERYÜZ VE İYİ MUAMELE BEKLİYORSUN. Mümkün mü?

Sonra anomalili,premature çocuk doğuyor. hasta sahibi doktora diyor ki :Ölüm mölüm olması hea.

Bu çocuğu erken doğuran anası, anasını yapan babası , doktorun ne suçu var.

Sağlık bakanını Allaha havale ediyorum. Doktorlara yaptığı azgın zulumden dolayı.

Lütfi Hocaoğlu
23.04.2012
14:04

Bakan diyor ki özel hastanelere:

10 dakikada bir hastadan fazla bakamazsın. Bunun için çalışma saatlerinin listesini alıyor. Yani bir doktor günde en fazla 60 hasta bakabilir diyor. 61. hastaya bakarsan parasını ödemem diyor. Çünkü doğru teşhis için bundan daha kısa süre ayıramazsın diyor.

Aynı şey devlet hastanelerine olunca 200 hasta baktırıyor.

Hasta parmak kopması nedeniyle devlet hastanesine gidiyor. Oradan el cerrahı yok diyorlar. Hasta kendi arabası ile başka bir devlet hastanesine gidiyor. Orada da el cerrahı yok diyorlar. Hasta yine kendi arabası ile üçüncü devlet hastanesine gidiyor. Orada da el cerrahı yok diyorlar. Hasta kendi arabası ile bir özel hastaneye gidiyor. Onlar da Şişli Etfal'de el cerrahı var diye yönlendiriyorlar. Hasta oraya gidince Şişli Etfal ayağa kalkıyor. Seni özel hastane niçin ambulansla getirmedi diye. Özel hastaneye bir hafta kapatma kararı çıkıyor. Hastane bir hafta kapatılıyor. Ama ondan önceki üç devlet hastanesine hiç bir şey yapılmıyor.

Bakan açık ve seçik çifte standart uyguluyor. Özel hastanelerin lehine gibi uygulamalar yapıyor ama altan alta oyuyor.

Avrupa Birliği sözleşmesinde şu madde var: Türkiye'de bütün sağlık özelleşecek. Bunu imzalamışız. Bu nasıl olacak?

Özel hastaneler birkaç sermaye tekelinin eline düşürülecek şekilde zor durumda bırakılacak. Devlet hastaneleri de adım adım büyük sağlık tekellerinin eline verilecek. Şu anda yapılan dev hastane şehirlerinin ihalelerini bu dev firmalar aldılar bile. Sonra onlar da bu dev firmaların eline geçince özel hastanelerdeki bütün fiyat kısıtlamaları vs kaldırılacak. Ondan sonra geçmiş olsun.

Vahap Alma
23.04.2012
19:52

Yahu Fridin Bey! Anlatmak istediğim zaten sağlık sistemindeki çarpıklık... Doktorun gerekçesi ne olursa olsun netice de hastaya kötü davranış var. Bunu da ne şekilde kaldırırlarsa kaldırsınlar pek önemli değil. Yeter ki hasta hastaneden daha da hasta çıkmasın.

Bir arabanızın olduğunu düşünün. 10 tane de arkadaşınız var. Arkadaşlarınızdan her biri diğer gün için arabanızı ödünç istiyor. Siz sonuçta 10 gün boyunca arabasız kalmışsınız ve çıldırmak üzeresiniz. Ama arkadaşlarınız da sonuçta sizden bir kere araba istediği için sizin vereceğiniz tepkiyi anlamaz ve aşırı derecede kırılır. Doktorları da buna benzetebilirsiniz. Kişi hasta iken kendi hastalığıyla ilgilenir. Doktorun kaç hasta baktığı o an onun umurunda değildir. Kendisine ayrılan zaman, derdini anlatabileceği ortam ve güleryüzlülüktür hasta için önemli olan.

Yani Türkiye'de doktor başına düşen hasta sayısı, bazı özel hastanelerin ticarethaneye dönüşmüş olması, dönüşmüş olmayanların mağduriyetleri, devlet hastanelerinin ilgisiz edaları, vicdanlı olup haksız yere sözle taciz veya darp edilen doktorlar, vicdansız ama dokunulmaz doktorlar... Bunların arasından istediğinizi seçin. Karşılaşılan fırtınaları anlatmanıza gerek yok. Liman görünüyor mu siz onu söyleyin???

Mete Firidin
23.04.2012
20:25

Sn vahap alma kardeşim .Doktorun da bir insan olduğunu, bir can taşdığını, yorulduğunu ,bezginleştiğini unutmayalım.

Doktorlar hergün ölümün ve acının içinde yaşayan insanlardır. Onlarda sevinirler ,üzülürler,yorulurlar.

Doktorlar melek değildir. ayda en az bir kaç kez ben niye doktor oldum diye düşünüyorum. En basitinden , neredeyse hergün yoğun bakımda yakını ölen insanların çığlıklarını duymak korkunç bir duygu . Sen bunu anlayamassın. Hele bu senin hastan ise çok korkunç bir duygu. Birde sağlık bakanlığının baskısı ve vatandaşın baskısı olunca çekilmez oluyor.

Bu baskılar kritik karar almanızı, belkide hastayı kurtaracak müdaleye cesaret edememenize neden oluyor.

Eğer hükümet mensupları bizim yaşadığımız sorumluluğun bir kısmını yaşasalardı, Orayı donsuz terkeder kaçarlardı.

Sorumsuz ve şarlatan doktorlar vardır. Ama onlar var diye bütün doktorlara zulum yapmak haksızlıktır.

Milletin içinde suçlular var diye 73 milyonu toplama kampına alamzsınız.

Doktorlara güvenmiyorsanız, memlekette Tıb bı yasaklayın . Üfürükcülere, otculara gidin. En iyi çözüm bu bence.

Vahap Alma
23.04.2012
20:48

Mete Bey; Doktor değilim. Doktorlarla hem çok kaldım hem çok çalıştım. Hastanelere çok gittim. Babamı o hastanelerden birinde kaybettim. Ben babamı kaybettim diye doktorla kavga etmedim. O elinden geleni yapmıştır diye düşündüm. Ki öyle olmasa bile geri getiremeyeceğimi anlamıştım. Hamdolsun Allah'a inanıyorum ve O'nun bana reva gördüğü her türlü musibete de güzelliklere de koşulsuz razıyım. Ben bu durumu çok iyi anlıyorum ama size anlatamadığım şey, şahit olduğum ve doktor vakaları. Okumuş doktor olmuş olgunlaşmış, hastaya saygısı var vicdanı var eyvallah. Ama madalyonun öteki yüzünde çok farklı şeyler de var. Ben bir profesörün bir pratisyenden daha alçak gönüllü davrandığını ve bir pratisyenin de bir profesör edasında davranışlarını da gördüm. Bu da doktorlukla değil, içgüdülerle ilgili olsa gerek. Adam yaşamı boyunca saygınlık görmemiş, insan tanımamış... Elbet bulutların üstünde görecek kendini.

İşte benim asıl anlatmak istediğim bu nokta. Bu meslekle ilgili bir durum değil. İnsanın kendisiyle ilgili. İşte insanın kendisiyle ilgili olan bu noktayı kişinin insiyatifine bırakmamak gerek. Doktorun şahsi olarak insanlığına bakılmaksızın sistemi çözmek gerekiyor. Sistem çözülürse karşınızdaki doktorun insafına kalmıyorsunuz. Çünkü insanlar makam mevkileri yükseldikçe kendilerini, yalnız Allah'a yakışan kibire kaptırıyorlar. Buna mahal vermemek gerek. Yoksa doktorlara söylecek gülden ağır sözüm yok....





Sayı: 149 | Tarih: 22.04.2012
Ahmet Altan
Doktorlar ve Tiyatro
Mübalağa
1856 Okunma
11 Yorum
Vahap Alma
Mehmet Şevket Eygi
Müslüman bir Kadın bir Kafirle Evlenemez!
Maide Suresi Beşinci Ayet
1485 Okunma
5 Yorum
Emine Hocaoğlu
Yusuf Kaplan
Bediüzzamanın gelişi,Anadolu kıtası'nın direnişi
Zamanın Bediüzzaman'ları olmak
1188 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ruşen Çakır
Hep birlikte taşları kaldırıp altlarına bakmamız
Gülen Cemaati'ne Ayakta Alkış!
1156 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
CHP’ye dini konulardaki tartışmalar için 10 öneri
Çaresiz CHP
1095 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Hüseyin Gülerce
28 Şubatların Esas Sebebi
28 Şubat Başarılı Olmuştur.
1051 Okunma
Zafer Kafkas
Mahir Kaynak
Dikkatli olalım
Çözüm
1025 Okunma
Süleyman Karagülle


© 2024 - Akevler