Dikkatli olalım
1027 Okunma, 0 Yorum
Mahir Kaynak - Star
Süleyman Karagülle

 

 

 

Mahir KAYNAK

15 Nisan 2012 Pazar

 

Her siyasi proje uygulanacağı günlerde egemen olan düşünce kullanılarak gerçekleştirilir. Mesela 28 Şubatta irtica kullanılmış, 12 Eylülde anarşi ve bunu destekleyen komünist ve faşit güçler kullanılmıştır. Kamuoyunda bu düşüncelerin egemen olması şart değildir. Önce bu düşünce egemen hale getirilir sonra bunun üzerine yapılacak operasyon monte edilir. Bu nedenle bir düşünce kamuoyunda güçlü hale gelmişse şu sorulara cevap aranmalıdır. Acaba gerçekten gerekli olan ve ülkeyi yöneten güç tarafından ülkenin iyiliği için öne çıkarılan düşünce siyasi bir hedefe varmak için kullanılıyor mu yoksa olmayan bir düşünce önce yaratılıp sonra kullanılıyor mu?

-Tehlike halka inandırılır, sonra istenilen yapılır.

- Halkın inanmasına gerek yok basın ayağa kalkınca herkes çekinir ve inanmak zorunda kalır.

 

Mesela, bana göre, Arap Baharı denilen eylemlerde halkın düşüncesi önce yaratılmış, sonra olaylar başlatılmıştır. Yani yaşananlar kendiliğinden oluşmamış, belli bir hedefe varmak için kurgulanmıştır.

 

- Arap baharından önce halk inandırılmış.

- Dolar halkı harekete geçirmiş. Halk korkmuş.

 

Bu nedenle ülkede bir görüş egemen olmaya başlarsa hemen bu iyi niyetli mi değil mi diye sorarım ve iyi niyetli olsa bile birilerinin bunu kullanarak hedeflerine varmaya çalışabilecekleri ihtimalini göz önünde tutarım.

 

- Halka yayılan görüşü eleştiririm.

- Ne işe yarar ki onun sesi var. Sen sadece kendin varsın.

 

Son zamanlarda ülkemizde demokrasi ve insan hakları ön planda ve bu düşünce iyi niyetle gündeme taşındı. Ancak bazı güçlerin bunu kullanarak iktidarı zor duruma sokmaya çalışıp çalışmadıkları araştırılmalıdır. Şu konuların iyi niyetli olmadığını düşünüyorum. Demokrasi ve halkın seçtikleri ön plana çıkarılıp atanmışlar aşağılanmaktadır. Oysa bunların birbiriyle mukayesesi anlamsızdır ve elma ile armudun hangisinin lezzetli olduğu sormak gibi bir anlam taşır. Ayrıca millet önde devlet arkadadır hatta devletin bütün kötülüklerin arkasında olduğu gibi bir izlenim yaratılmaktadır. Bunun hedefi bürokrasi ile siyasi iktidarı karşıt hale getirmek ve bürokrasiyi siyasi iktidara karşı kullanma hazırlığı olabilir.

 

-Seçilmişler atanmışların, devlet milletin karşıtı yapılıyor. Hâlbuki biri diğerinin eşidir.

-Sermaye öyle istiyor. Basın öyle gösteriyor. Herkes korkuyor ve kurbanlık koyun gibi uçuruma gidiyor.

 

***

Darbe hazırlıklarını yargılarken dikkatli olmak gerekir. Bu yargılamalar yanlış değildir ama içine bir takım haksızlıklar monte edilmişse ve Silahlı Kuvvetler bir hedef haline getirilip onun ülkeyi koruma değil darbe peşinde olduğu yazılıyorsa ve bunu söyleyenler iktidara yakın sayılıyorsa hedef orduyla iktidarın arasını bozmak olabilir.

- Hedef iktidarla ordunun arasını açmak içindir.

- İktidar bu uyarıları duymuştur. Siz de çare göstermiyorsunuz.

 

Ayrıca dikkatimi çeken bir durum var. Tüm delillerin bazı darbe karşıtı, demokrasiyi seven kimseler tarafından getirildiği söyleniyor, yargılananların hiçbir savunması dikkate alınmadan onların suçlulukları sabitmiş gibi davranılıyor. Eğer bu yargılama sürecinde bazı haksızlıklar yapılır ve hazırlanmış deliller monte edilirse bu faaliyet iktidar lehine değil ileride onları 28 Şubatçıların konumuna düşürmek için hazırlık olabilir.

 

- Adil yargılama olmazsa yarın iktidar yargılanır.

- Sermaye yaptırıyor, iktidara monte ediyor. Yarın da ona monte edilecek. Çare?

 

Delillerin değerlendirilmesi şüphesiz adaletin işidir. Ancak bunlar üzerindeki operasyonlar MİT ve Emniyet tarafından araştırılmalıdır. Yani adaletin yönlendirilmeden işlemesini sağlamak devletin görevidir ve bu adalete müdahale anlamı taşımaz.

 

- Deliller bellidir. Sermeye dün yaptırmıştır. Zorlamıştır. Şimdi de yargılatıyor. Zorluyor. Çare?

 

Türkiye artık kendisi tarafından yönetilen bir ülke olma yolunda ilerliyor. Ancak bunun temel şartı hasma karşı da adil olmak ve kimsenin şerefiyle oynamamaktır. Ayrıca hasma karşı en sert ifadeler değil en doğru sözler değerli sayılmalıdır.

 

- Türkiye bağımsız siyasete doğru ilerliyor. Adil olunması gerekir.

- Türkiye uçuruma doğru yuvarlanıyor. Arabanın yönünü çevirse kendi siyasetini bulmuş olur.

 

Mahir KAYNAK

Hedef ve araç

21 Nisan 2012 Cumartesi

 

Darbe ve müdahaleler tartışılırken en çok söylenenlerden biri de hangi yabancı gücün bu oluşumu desteklediği oluyor. Birkaç kişinin, ne kadar etkili olularsa olsunlar, ortam hazır değilse, böyle bir müdahaleyi gerçekleştirmesi mümkün değildir. Eğer ortam herhangi bir projenin eseri değilse ve kendiliğinden oluşmuşsa dış gücün etkisi sınırlı olur ve sonuca katlanmak zorunda kalır. Oysa yabancı güçler önemli saydıkları ülkelerde siyasi operasyonlar yapmak için önceden hazırlanırlar. Bu ordu beslemeye benzer. Ortada herhangi bir ihtilaf olmasa bile her ülkenin ordusu vardır. Eğitim yaparlar, silah ve teçhizatları hazırdır. Dünya ölçeğinde ya da bölgesel olarak etkili olmak isteyen ülkeler diğer ülkelerde bir yapı oluştururlar ve gerektiği zaman bunu kullanırlar. Yani bir darbe sürecinde görüşmeler yapmaya gerek yoktur ve önceden hazırlanan yapı kullanılır.

 

- Darbe yapacaklar, ordu gibidir. Hazırlanır beklenir. Gerekirse kullanılır.

- MİT onlara karşı hazır durumda iken onların emrinde olmuştur. Şimdi olmadığına kanıyım.

 

Bu yapının temeli iktisadi güçtür. Aktör devlet diğer ülkede seçtiği kişilere sermaye vererek, teknoloji sağlayarak ya da bayi yaparak zenginler yaratır. Bu kişiler ülke içinde medyayı, siyaseti, eğitimi etkileyecek faaliyetlerde bulunurlar. Bu kişilerin ülkesine ihanet ettiği ve kendisini destekleyen güce tabi olduğu söylenemez ama oradan gelecek talep ve telkinlere açıktır.

 

- Hazır darbeciler, ekonomik refahla hazırlanır. Farkında olmadan onların aracı olurlar.

- Karşılıksız para ile sermaye bunu yapaktadır. Çözüm karşılıklı paradır.

 

Bu yapının ikinci ayağı gizli servisler tarafından inşa edilir. Ülkede herhangi bir operasyon yapılacaksa onun alt yapısı bunlar tarafından hazırlanır. Şartlara göre desteklenen ideolojiler farklılaşır. Mesela 12 Eylül’de sol ve milliyetçi görüşler birbiri karşısına çıkarılmıştı. 28 Şubatta irtica tercih edildi. Bu yapılar önceden hazırlanır ve günün şartlarına göre gerekli olan ortaya çıkarılır.

 

- Darbe hazır, ordunun ikinci ayağı gizli istihbarattır.

- Sermaye bu kurmuş, bunun için icat etmiştir. Çaresi açık istihbarattır.

 

Üzerine çatışma inşa edilecek ideoloji herhangi bir dünya görüşü olabilir. Bir ülkede halkın kolayca destekleyeceği ideolojiler tercih edilir ve bunlar siyasi hedefe hizmet edecek şekilde kullanılır. Mesela ABD Irak’ı demokrasi getirmek için işgal ettiğini söylemişti ama siyaseti mezhep ve soy farklılıkları üzerine inşa etti. Bir insan dünya görüşünü değiştirebilir ama soyunu ve inancını değiştiremez. İnancımız doğuştan bellidir ve bunu değiştirmek neredeyse imkansızdır. Böyle bir siyasi yapının sonucu bölünmedir. Bunun için bu farklılıkları kullanarak çatışma yaratılır ve farklılık düşmanlığa dönüştürülür.

 

-İnsan soyunu ve inancını değiştiremez. Bölünme bunlar üzerinde sağlanır.

-İbrahim’i dinler (Hıristiyanlar, Müslümanlar, Brahmanlar ve Budistler) barışçıdır. Başka ırk ve dinlerle çatışmaz barış içinde yaşarlar. Buna batılılar laiklik diyorlar. Dinler de laiklik de istismar ediliyor. Dostluk düşmanlığa çevriliyor.

 

Çatışmalar değer yargıları ve dünya görüşü üzerine kurulur. Benden farklı düşünen ya da inancı ve soyu farklı olanı neden düşman sayarız? Bu duygu bizi çok değerli bir insanı bir hiç yüzünden düşman sayıp öldürmeye sevk eder. Bir soydan gelen bazı kişilerin insanlık dışı davranışları bizi de onun gibi davranmaya sevk edebilir ve o soydan gelen çoluk çocuğa da kötü davranabiliriz.

 

-Karşı taraf saldırınca biz de saldırarak savunmak zorunda kalabiliriz.

-Çözümü barışa, laikliğe karşı savaşmaktır. Cihat budur. Cihada karşı olanlar darbeleri hazırlayanlardır.

 

Hiçbir çatışma soy ve inanç farklılığından kaynaklanmaz. Ancak bu farklılık çok kullanılır. Ben analizlerimi bu temel üzerine kurmam ve hiç kimse bu farklılık nedeniyle hasmım değildir. Sadece karşı tarafın siyasi hedefini kestirmeye ve bunu hangi metotları kullanarak yapacağını anlamaya çalışırım. Mesela bizi Kürt, Türk olarak ayrıştırmak isterlerse Kürtlerle çok iyi ilişkiler kurarım ve akıllı Kürtlerin de aynı şekilde davranmasını beklerim. Eğer irticayı bir tehdit olarak gösterirlerse dindarlarla en iyi ilişkileri kurarım çünkü insanların inançlarının kolaylıkla değişmeyeceğini, irtica karşıtlığının anlamsız olduğunu düşünürüm. Karşı gücün oyununu bozmaya çalışırım.

 

- Ben Kürtlerle ve dindarlarla dostluk kurarak oyunlarını bozarım.

- 1967 de kurulan Akevlerin felsefesi budur. Milli Görüşün CHP ile koalisyonunda büyük etkileri olmuştur. Akevler Alevilerle dosttur.  Kürt Türk ayrımı zaten yoktur. Biz Ülkücüleri Dev gençlere ve akıncılara hep karşı olduk.

 

NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle'ye aittir.

 

Yorum:

 

Çözüm

 

Mahir Bey’le teşhiste yüzde doksan birleşiyoruz. Tedavide ise bize kulak vermiyor. AK parti de ona kulak vermiyor. Bugün ki uygarlığı, darbeleri yapan sermayeye borçluyuz. 500 senelik çalışması ile bugün ki hale getirmiştir. Sermaye bunu karşılıksız kağıt para ile yapmaktadır. Bu bir keşiftir. Patent hakkı vardır. Ne var ki biz daha iyisini bulduğumuzda onun patenti de bize ait olur.

a) Evet darbelerin birinci ayağı dolardır. Karşılıksız paradır. Bunun çözümü karşılıklı paradır. İstanbul’da bir kuyumcular kooperatifi kuruyoruz, bu altın bonosunu çıkarıyoruz. Kuyumcular bu bono ile altın alıp satarlar. Bakkallarda ülke parası ile bu altın bonolarını alıp satarlar. İstanbul’da kurulacak insanlık kooperatifi bu alış ve satışları dengede tutar. Böylece karşılıksız para kendiliğinden piyasadan çekilir. Faizsiz kredi verdiğiniz zaman faizli kredi kendiliğinden yok olup gider.

b) Gizli istihbaratın karşılığı açık istihbaratla elde edilir. Böylece istihbarat teşkilatı kurulur, herkes bu teşkilata bilgi verir. Altına imzasını atar. İtham ettiklerine bildirilir. Onlara savunma hakkı tanınır. Cevap da her kişinin dosyasına girer. İtham edenin adı itham edilene bildirilmez. Bu haberleri değerlendiren merkez elde edilen gerçekleri gerektiğinde açıklar. Herkes o kurma inanır çünkü o kurum yalan söylemez bazılarını söylemeyebilir.

Adil Düzen’in çözmediği bir sorun yoktur.  

 

Süleyman Karagülle






Sayı: 149 | Tarih: 22.04.2012
Ahmet Altan
Doktorlar ve Tiyatro
Mübalağa
1858 Okunma
11 Yorum
Vahap Alma
Mehmet Şevket Eygi
Müslüman bir Kadın bir Kafirle Evlenemez!
Maide Suresi Beşinci Ayet
1486 Okunma
5 Yorum
Emine Hocaoğlu
Yusuf Kaplan
Bediüzzamanın gelişi,Anadolu kıtası'nın direnişi
Zamanın Bediüzzaman'ları olmak
1189 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ruşen Çakır
Hep birlikte taşları kaldırıp altlarına bakmamız
Gülen Cemaati'ne Ayakta Alkış!
1158 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
CHP’ye dini konulardaki tartışmalar için 10 öneri
Çaresiz CHP
1096 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Hüseyin Gülerce
28 Şubatların Esas Sebebi
28 Şubat Başarılı Olmuştur.
1053 Okunma
Zafer Kafkas
Mahir Kaynak
Dikkatli olalım
Çözüm
1027 Okunma
Süleyman Karagülle


© 2024 - Akevler