Dış güçlerin rolü
1239 Okunma, 1 Yorum
Mahir Kaynak - Star
Süleyman Karagülle

8 Nisan 2012, Pazar

Mahir KAYNAK

Not supported field expression! Not supported field expression!

Not supported field expression! Not supported field expression!

Eylül darbesini gerçekleştiren askerleri yargılıyor ve bunların yaptıkları, bir kısmı insanlık dışı, eylemleri sorguluyoruz. Bunları yanlış bulmuyorum ama olayı tam olarak anlamak için yeterli olmadığını düşünüyorum. Anarşi başladıktan sonra bunu bütün boyutlarıyla izlemeye çalıştım. Türkiye’de bir komünist darbe yapılmak istendiğine inanılıyor ama sol militanlar yurt dışına kaçtıklarında Batı Avrupa ülkelerine gidiyor ve burada hiçbir sıkıntı çekmiyorlardı. Şu soruya cevap aradım: NATO’ya üye ülkeler bu yapıya düşman kişilere neden kolaylık gösteriyorlar?

 

- Anarşiyi solcular çıkarıyordu, Sovyetlere değil Batıya kaçıyorlardı. Ağırlanıyorlardı.

- Anarşiyi çıkaran sol değil tekel sermaye idi. Onları batı da koruyordu.


Ülkede margarin, sigara ve yakıt gibi temel ihtiyaç maddeleri tezgah altından satılır duruma gelmişti. Dostumuz olan büyük ülkeler için bir bahşiş düzeyinde olacak krediler ülkemizden esirgeniyordu. NATO’nun çok önemli bir ülkesi sayılan Türkiye neden üç beş kuruşa feda ediliyordu anlayamadım. Bazı grevlerin işçilerin hakkını aramak için değil bu çaresizliği teşvik için yapıldığını düşündüm. İşçi sınıfı da, solculuk maskesi altında, sürece destek veriyordu.

 

- NATO’nun önemli ortağı neden yoksulluk ve güvensizlik içinde bırakılıyordu.

- Sovyetleri korumak için NATO’yu zayıf tutmak ve ateizmi yaygınlaştırmak.


Bu dönemde anarşinin darbeye zemin hazırlamak için yapıldığını, amacın ülkeyi Demirel’in uyguladığı ithal ikameci ekonomik politikadan kurtarıp dünya ekonomisi ile bütünleştirmek olduğunu bir rapor halinde amirlerime bildirdim. Karşılığı tasfiye edilmem oldu.

 

- Gaye Demirel’i tasfiyedir. Ekonomik entegre için yapılıyor. Rapor ettim. Tasfiye edildim.

-  Bu tasfiyeyi Demirel’e yaptın. Hangi mekanizma sizi tasfiye etti. Hiç düşündünüz mü?


***
Yıllar sonra değerli bir dostum 1987’de çıkan bir kitabın 2004 yılı baskısını gösterdi ve benim senaryomu destekleyen bir kitap olduğunu söyledi. V.T. Naylor tarafından yazılan kitabın adı Hard Money idi ve 1980 darbesinin NATO himayesinde finans gücü tarafından yapıldığını söylüyordu.

 

- Sonra ABD de yayınlanan kitapta 1980 darbesinin NATO gücü ile yapıldığı yazılı idi.

- Biz söylesek tasfiye ediliriz. Onlar sonra öğünerek yazarlar. Biz yazmadık. Biz Akevler’i kurduk ve yendik.

 
12 Mart 1971 Muhtırasında darbecilerle darbeye karşı olanların anlaştığını ve muhtırayı birlikte verdiklerini yaşayarak görmüştüm. Bu uzlaşma bozulmadı ve bana göre ABD ile Avrupa’nın birlikte hareket etmesi sağlandı. Anarşinin darbeye hazırlık için çıkarıldığını yazdığım raporda bu beraberliği bozmak için şöyle bir taktik uygulanmasını önermiştim. Taraflardan biriyle diplomatik alanda iyi ilişkiler kurmalı ve isteklerine olumlu cevap verilmeli ama içeride kontrol ettikleri etkisiz hale getirilmelidir. Diğerine karşı tam ters bir taktik uygulanmalı, içeride kontrol ettikleri görmezden gelinirken diplomatik alanda hiçbir taviz verilmemelidir. Böylece bunların birbirine zıt iki politika izlemesi sağlanır demiştim. Önerdiğim taktiğin başarılı olup almayacağını bilemem ama bütün Batı dünyasının aynı çizgide buluştuğunu görmek gerekirdi.

 

-  Çatışılan dış güçler anlaşır, ortak operasyon yapılır. 71’de böyle odu. Savunmamız için birine açıkta ve dışta, diğerine ise kapalı içte mücadele edilmelidir.

-Dış güçleri çatıştıran tekel sermayedir, anlaştıran da o dur. Taktik, dediklerini yapmaktır,  ancak ülke yararına çevirmek şartıyla yapmaktır Türk ordusu İstiklal savaşından beri bunu yapmıştır. Başarmıştır.


Şu soruya cevap aradım: Demirel ABD karşıtı değildi, hatta aynı çizgide oldukları söylenirdi. Solculuk ABD karşıtlığı olarak tanımlanmış ve Demirel bunun simgesi sayılmıştı. ABD Demirel’i neden devirecekti? O günden sonra tek bir ABD’nin olmadığını ve iki farklı gücün bu yapı içinde yer aldığını, hatta bu iki gücün birbiriyle rekabet içinde olduğuna karar verdim. Bu iki gücün birine Küresel Sermaye dedim ve bunun Avrupa ile birlikte hareket ettiğini, diğerine ulus devlet deyip bunun SSCB’nin tasfiyesine karşı olduğunu düşündüm. Daha birçok soru var ama yerim sınırlı. Birini sorayım: Solcular Demirel’e karşıydı ve onu ABD ile aynı safta görüyordu. Demirel ise SSCB ile çok yakın ekonomik ilişkiler içindeydi ve ülkenin sanayi alt yapısını onun desteği ile kuruyordu. Solculara Demirel’e yer bulun diyorum.

 

- Demirel ABD ye karşı değildi. Neden tasfiye edildi. Demirel neden ekonomide Sovyetlere yakınlaştı. Solculara soruyorum. Amerika’da tek siyaset yoktu.

- Amerika’da sömürü sermayesi ile üretici sermaye çatışma halindedir. Bu Mahir Bey’in teşhisidir.  Üretici sermaye gittikçe güçlenmektedir. Bu da benim.

 

13 Nisan 2012, cuma

Mahir KAYNAK

28 Şubat

Not supported field expression! Not supported field expression!

Not supported field expression!Not supported field expression!

Kendilerine ait olmayan bir binayı yıkmaya çalışan bir takım insanları yakalayıp yargılamak doğaldır. Ama eğer onları bu işe yönlendireni ve gerçek amacının ne olduğunu bilmezseniz, yetersizsiniz demektir. 28 Şubatı buna benzetiyorum. Olayda rol alan kişiler yargılanacak ve onlardan ülkedeki irtica tehlikesine karşı görevlerini yaptıkları iddiası dinlenecektir. Yaşadığımız tüm darbe ve askeri müdahaleleri yaşadım ve şu sonuca vardım: Müdahaleleri gerçekleştiren kişiler siyasi analiz yapmıyor ve sadece ideolojik nedenlerle yani ülkenin yapısını bozmak isteyenlere karşı tavır sergiliyorlar. PKK eylemlerini bölücülük olarak değerlendiriyor ama böyle bir devletin yaşamasının mümkün olup olmadığını, bu devleti destekleyen gücün sadece Türkiye’yi kaybetmekle kalmayacağı, onun bir numaralı düşmanı haline gelecekleri için bu bedeli ödeyip ödeyemeyeceklerini hesaplamıyorlar. Ayrıca böyle bir projede karşıt taraflar olup olmayacağını araştırmıyorlar. Bölgedeki sorunları çözmek isteyenleri bölücü sayıp eziyorlar.

 

-28 Şubatı yapanları yargılayacaklar. 28 Şubatı sahnede görülen aktörler yapmadı. Onlar ülke için yararlı olanı yapmışlardır.

- 28 Şubatı, dış güçler 10 yılda yaptı, başarısız oldu. AK Parti iktidarını doğurdu.

28 Şubat’ın siyasi analizi yapılırsa irticaının sadece bir bahane olduğu anlaşılır. Refah yol hükümeti kurulduğunda, çıktığım bir televizyon programında, bu hükümetin bir yıl bile dayanamayacağını söyledim ama Ankara’dan programa katılan bir bakan Türkiye’nin yedi düveli yenerek devletini kurduğunu ve ABD’nin hedefine ulaşamayacağını söyledi. Refah Partisi ABD karşıtı idi ve tüm İslam alemini birleştirerek başarılı olacağını düşünüyordu. ABD önce bazı İslam ülkelerinde ekonomik sorunlar çıkardı Türkiye’deki problemini 28 Şubat’la çözdü. Ayrıca İngiltere Refah Partisi’ni desteklemiyordu. Doğruyol Partisi ortak değil gözetmen rolündeydi.

 

- Refah yol bir yıl dayanamaz dedim. ABD’ye karşı idi. D8’leri kuruyordu. İngiltere de onlarla idi. Doğru yol aktör değil gözetleyici idi.

- Yakın söylediklerin doğru. Ben de öyle söylüyordum ama ne oldu?  Sonunda Türkiye’de AK Parti iktidar oldu. AB’de papa hakim oldu, Sovyetlerde Putin geldi. ABD de Obama geldi. Erbakan haklı çıktı. Muzaffer oldu.

 

28 Şubat’ın ikinci görevi Kürt sorununun barışçı yolla çözülmesini engellemekti. Bu konuda iki farklı proje vardı: AB, Türkiye’nin Güneydoğusunu kaybetmesini istiyordu. Böylece Türkiye homojen, gelir düzeyi daha yüksek, iç sorunu olmayan hale gelecek ve AB içine alındığında ağırlığı da azalmış olacaktı. Kürtler Kuzey Irak’la birleşecek ve o zaman hayatta olan Saddam aracılığı ile AB’nin kontrolüne girecekti. ABD bu projeye karşıydı ve Irak’ın işgali bu projeyi bozdu. Bazıları ABD’nin Irak’ta başarısızlığa uğradığını düşünüyor. Başarı hedefe ulaşılıp ulaşmamakla çözülür. ABD’nin hedefi Irak’a demokrasi getirmek değildi ve tam bir başarıya ulaştı. O da Kürt kimliğinin tanınmasını ve bu yapının Türkiye ile birlikte hareket etmesini düşünüyordu. Bu, Türkiye’ye olan sempatisinden değil, kendisi ile rekabet edebilecek bir güç odağı olmak isteyen AB’nin enerji kaynaklarını kontrol etmek istemesindendi. Bazıları ABD’nin Kürt sorununda tutarsız davrandığını düşünüyor. Oysa bu konuda da hedefine ulaşıyor. Yani Kürt kimliğinin kabulünü sağlıyor ama bağımsız olmalarını istemiyor.

 

 -28 Şubat Kürt sorunu ile de ilgilidir. AB güney doğunun Türkiye’den ayrılmasını ve Türkiye’nin ondan sonra AB’ye girmesini istiyor. ABD Kürt kimliğinin tanınması ama Irak ve Türkiye’nin sınırlarını korunmasını istiyordu. ABD başardı.

-Tekel sermaye ABD karşısında güçlü rakip çıkarmak istiyordu. D8’leri ABD kurdurdu. Erbakan AB tarafı olunca da tasfiye etti. Tayyip AB üyeliğine girse işe başlardı. ABD İngilizlere destek olsun diye, ordu ABD ye karşı güçlü olmak için AB’ye girmemiz desteklendi. Türkiye İngiltere’yi değil Almanya’yı destekleyince giriş askıya alındı.

 

Anılarımdan söz ederken kendimi ön plana çıkarmak amacında değilim. Ancak bazı konuların daha iyi anlaşılmasına yardım edeceğini düşünüyorum. O dönemde Aktül dergisi yazarıydım ve askerler yazı yazmamı istemediğini söylediği için işimden kovuldum. PKK’dan para alarak yazı yazdığım söyleniyordu. Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılanırken, bu bilgiyi verdiği söylenen Şemdin Sakık’ın ifadesini savcı gösterdi. Sakık benim devlet tarafından hareketin içine sokulduğumu söylüyordu ama medyaya bunun tam tersi söylenmişti. Bu yanlış bir yorum değildi, apaçık söylenen bir sözün tam tersi medyadaydı. Çevik Bir paşayla görüştüm ve olayın sebebini sordum. Bana “Görevim süresince aleyhinde hiçbir rapor almadım. Adın medyada ilave edildi” dedi. Medya daha çok şey yaptı ama yerim yok.

 

-PKK ile işbirliği yaptım diye devlet güvenlik mahkemesinde yargılandım. Çevik Paşa’ya sordum. Senin adın bizim listelerde yoktur. Medya ekledi dedi.

- Paşalar sadece ismidirler. Sermayenin isteği yapılır. Yapılanlar siyasilerin rızasını gösterir. Bu gün de yapılanlar tekel sermayenin tezgâhıdır. Basın onun emrindedir. Yargı ve ordu da onların emrindedir.

 

NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle'ye aittir.

 

Yorum:

 

Tedbir: Adil Düzen

 

Mahir Bey benim tespit ettiğim büyük siyasetçidir. Haftada iki yazı yazdırılıyor. AK Parti başka türlü yararlanmıştır. Yazılarını da Ak partililer okumuyordur. Tekel Sermaye ona bu kadar izin veriyor. Bize hiç vermiyor.

 

Tekel sermayenin oyununu nasıl bozarız? Mahir Bey hiç endişe etmesin, tekel sermayeyi Allah uçuruma doğru götürmektedir. 1980’den sonra neler oldu?

 

 1- 80’den bir sene evvel Hümeyni İran tahtına oturdu.

 2- 88’de Gorbaçov demokratikleşmeyi kabul etti ve sovyet rejimi sona erdi.

3- Avrupa Birliğinde Papa etkin rol oynamaya başladı ve dinsizlik modası sona erdi.

4- ABD’de zenci bir müslümanın çocuğu, kendisi  siyah derili ve siyah derili eşi olan Obama devlet başkanı seçildi.

5- Türkiye’de Milli Görüşün devamı olan AK Parti anayasa ekseriyeti ile iktidar oldu.

6- Faizin kötülüğü benimsendi sözde de olsa faizsiz finans kuruluşları ortaya çıktı.

7-Sovyetlerin yıkılmasıyla Türkiye’de başlatılan halk sektörü dünyaya yayıldı ve tekel sermayenin mutlak hakimiyet hayali suya düştü.

8- Çin sosyalizmi yumuşatılarak tekel sermaye ekonomisine rakip hale geldi.

80’den sonra 30 sene geçti. Sermaye siyasi gücünü tamamen kaybetti. Ekonomik gücü de duraklamış durumda. Tekelleşme sona ermiş halk ekonomisi canlanmaya başlamıştır. Bundan sonra ne olacaktır?

 

1- İnsanlık Adil Düzen’e doğru adım atamazsa, kulakları tıkar ve sermaye ile kör sağır olarak mücadeleye devam ederse sermaye galip gelir. Bir daha siyasi galibiyetini ilan eder. Kan gövdeyi götürür, sosyal tufan olur. Tufandan sonra Adil Düzen gelir.

 

2- İnsanlık Peygamberlerin getirdiği hak düzenine yani Adil Düzen’e sahip çıkar ve ilahi düzenin gelmesi için çaba gösterirse o zaman sermaye yenilir ve insanlık tufan gelmeden Adil Düzen geçer. Kuran peygamberlerin kıssalarını anlatırken hep buna vurgulama yapmaktadır.

 

Erbakan’ın Adil Düzeni gelecektir. Mutlaka gelecektir. Kanla mı yoksa kansız mı gelecektir? Buna millet karar verecektir. Biz de diyoruz ki, buna insanlık karar verecektir. Yanlış anlaşılmasın diye vurguluyorum. Savaşı biz Adil Düzenciler yapmayacağız. Muhalifler birbirini kıracak ve sonunda kalanlar Adil Düzencilere teslim olacaktır.

 

Süleyman Karagülle


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
19.04.2012
17:39

evet...

tek çare ADİL DÜZEN...

birkaç gündür MEKKE'de KABE'deydim;

SADECE "ADİL DÜZEN" GELSİN DİYE "DUA" ETTİM...

BUGÜN DÖNDÜM VE KALDIĞIM YERDEN ÇALIŞMAYA DEVAM...

selam ve dua ile..

reşad





Sayı: 148 | Tarih: 15.04.2012
Ruşen Çakır
İyi ki Sezai Karakoç var!
Siyonizm Korkusu
2154 Okunma
10 Yorum
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
28 Şubatçılar gözaltına alınırken hissettiklerim
Yargı aynı yargı
1408 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
Keyfine Bakan Dindarların Hıyaneti
Her Güne Bir Sayfa
1249 Okunma
3 Yorum
Emine Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Dış güçlerin rolü
Tedbir: Adil Düzen
1239 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Yusuf Kaplan
İrfanın çocukları ve kültür/ün canavarları
Lütfen buradan bakın
1164 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ahmet Altan
Kim?
Yorum Yok
1153 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Hüseyin Gülerce
Kur'an,Ak Parti ve MHP
Gerçekten Özgürlük Mü?
1022 Okunma
Zafer Kafkas


© 2024 - Akevler