‘Hayır’ oyu verenler yüzsüzlük mü yapıyor?
1138 Okunma, 0 Yorum
Ahmet Hakan - Hürriyet
Lütfi Hocaoğlu

06.04.2012

Başbakan Erdoğan diyor ki:

“Referandumda ‘hayır’ oyu verenler ne yüzle Kenan Evren’in yargılanmasına müdahil oluyorlar.”

Gerçekten de ortada Başbakan’ın sorusunun ima ettiği türden bir “yüzsüzlük” var mı?

* * *

Cevap veremiyorum, çünkü soru yanlış.

Yanlış, çünkü...

“Hayır” oyu verenler, “aman Kenan Evren’e dokunulmasın, aman 12 Eylül yargılanmasın” diye hayır oyu vermediler.

“Hayır”cıların temel itiraz noktası şuydu:

“Yargıda yapılan yeni düzenlemelerle siyaset yargıyı kuşatacak”.

Ancak hükümet, “12 Eylül maddesi” ile “yargıdaki düzenlemeleri” aynı paket içinde oylattı.

Bunun anlamı şuydu:

Ya hepsine evet dersiniz ya da hepsine hayır.

Böylece...

Yargıdaki düzenlemelere “hayır” diyenlere, 12 Eylül maddesine “evet” deme şansı verilmedi.

Dolayısıyla “hangi yüzle müdahil oluyorsunuz?” sorusu, baştan yanlış kurgulanmış bir sorudur.

Yanlış sorulara da doğru cevaplar verilemez.

* * *

Gelelim “hayır” oyu verenlerin “yargı” ile kaygılarının haklı çıkıp çıkmadığına...

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ne dedi?

Şunu dedi:

“Dün yargının siyaseti kuşatma gayretlerine karşı çıktığımız gibi bugün de siyasetin yargıyı kuşatmasına izin vermeyeceğiz.”

Demek ki neymiş?

Dün yargının siyaseti kuşatması söz konusu iken bugün de siyasetin yargıyı kuşatması söz konusuymuş.

Bunu diyen kim?

Dünün yargı sisteminin siyaseti kuşattığına inanan ve demokratlığından kuşku duyulmayan bir isim...

Bu kadar...

Başka sorum yok, tanık sizin.

Yazının tamamı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20285244.asp

 

 

Yorum:

12 Eylül

12 Eylül’ün yargılanması referandumu 12 Eylül’de yapıldı. Muhalefet şiddetle karşı çıktı. Ama gün geldi, biz de zarar gördük, davaya müdahiliz, dediler. Ahmet Hakan’ın dediği gibi paket halinde referandum yapıldı. Ancak referandum öncesinde meclisteki Anayasa oylamalarında her madde ayrı ayrı oylandı. Eğer 12 Eylül yargılansın istiyorlarsa muhalefet o zaman evet oyu niye vermedi?

İşte muhalefetin bu tutarsızlığı onları bu duruma düşürüyor. Sonra da diyorlar ki bize halk niçin oy vermiyor. Behey akıllılar, önce yaptığınız işlerde tutarlı olun. Halk aptal mı? Dün ne dediğiniz belli, bugün ne dediğiniz belli. Aynı şekilde BDP’de partilerin kapatılmasını engelleyen maddeye evet oyu vermedi. Sonra bağırıyor, partimizi kapatacaklar diye.

12 Eylül’ün yargılanması tamamen saçmalıklarla dolu bir komedyadır. Elinize ne geçecek? Ne faydası olacak? Yargılayın bakalım 100 yaşına yaklaşmış iki adamı.

Peki 12 Eylül yargılanır ve Evren ile Şahinkaya suçlu bulunursa ne olacak? Askerler darbe yapmaktan mı çekinecek?

Çok basit bir cevabı var. Bu durumda darbe müteşebbisine bir mesaj iletilmiş olacak.

“Ey darbeci, eğer darbende başarılı olursan, sakın koltuğu bırakma. Diktatör ol. Çünkü eğer bırakırsan seni yargılayacağım ve hapislerde süründüreceğim.”

Yargının kuşatılması

130. sayıdaki yazımdan alıntılar:

Yargı: Bağımsız mahkemeler tarafından yapılır. Hakimleri Hakimler, savcılar yüksek kurulu (HSYK) atar. HSYK üyeleri ise şunlardır: Adalet bakanı ve müsteşarı doğal üyedir. Cumhurbaşkanı 4 üyeyi seçer. Yargıtay 3 asıl, 3 yedek üyeyi seçer. Danıştay 2 asıl, 2 yedek üyeyi seçer. Türkiye adalet akademisi 1 asıl, 1 yedek üye seçer. Adli yargı ve hakimleri 7 asıl, 4 yedek üyeyi seçer. İdari yargı ve hakimleri 3 asıl, iki yedek üyeyi seçer. Danıştay ve Yargıtay üyelerini de HSYK seçer. Anayasa mahkemesinin 17 üyesinin 14’ü Cumhurbaşkanı tarafından, üçü de meclis tarafından seçilir.

Yargı: Yargıtay ve Danıştay kendilerini seçen, hakimler ve savcılar da kendilerini atayan HSYK üyelerini seçiyor. Yani biri birini seçiyor, sonra tekrar seçilen kendisini seçeni seçiyor. Cumhurbaşkanı iktidar partisinden seçildiyse, Cumhurbaşkanının seçtiği üyelerde iktidar tarafından seçilmiş gibi oluyor. Yani iktidarda bir süre kalan partinin Başbakanı yargıda etkili olmaya başlıyor.

İşte o süre doldu. Artık yargı kuşatıldı. Bundan sonra iktidara kim gelirse, bir süre sonra da o kuşatacaktır yargıyı bu bozuk düzen içinde.

Anayasa mahkemesi başkanı çırpınıyor. Hiç istemiyor bu dengesizliği ama çözüm üretecek konumda değil. İktidarda olan zaten çözüm istemiyor. Çünkü ipleri eline alıyor bir müddet sonra. Muhalefet çırpınıyor. Ancak iktidara geçince o da hoşlanıyor bu sistemden. Çok hoşlanıyor iplerin elinde olmasından.

Mevcut düzen içinde yargı asla ve asla düzelmeyecektir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi terecci değil, sadece ve sadece bir temenni olarak kalacaktır.

 

 

Lütfi Hocaoğlu






Sayı: 147 | Tarih: 8.04.2012
Mahir Kaynak
Bölgedeki gelişmeler
Darbelerin Önlenememesi
1688 Okunma
15 Yorum
Süleyman Karagülle
Yusuf Kaplan
"Arap baharı"asıl hedefi şimdi vurmaya başladı!
Süpüremedik "zoka"yı yutturduk!
1209 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ruşen Çakır
Yoksa AKP kendi alternatifini mi yaratıyor?
AKP ve Telefon kulübesi
1165 Okunma
5 Yorum
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
‘Hayır’ oyu verenler yüzsüzlük mü yapıyor?
12 Eylül ve yargının kuşatılması
1138 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
Bozuk Düzen
Kişisel İslam
1090 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Hüseyin Gülerce
Ergenekonculara 12 Eylül Darbesi...
Gerçeklerin Üzerinin Örtülmesi
1001 Okunma
1 Yorum
Zafer Kafkas