'Aziz Allah' dedirten ezanlar dinleyene artık 'Lâh
983 Okunma, 0 Yorum
Murat Bardakçı - HaberTürk
Recep Yıldırım

 EYÜPSULTAN Camii'nin müezzini akşam ezanını yedi dakika geç okuyunca avluda iftar saatini bekleyen cemaat orucunu vakti gelmeden açtı diye kıyamet kopuyor.

Diyanet yahut İstanbul Müftülüğü, zamanlama hatası yüzünden erken açılan orucun hükmünü duyurmak üzeredir, siz bu yazıyı okuduğunuz sırada belki de duyurmuştur ama günümüzün ezanlarının kıyametler kopartılmasını gerektiren bir başka tarafı daha var: Minarelerden bundan birkaç sene öncesine kadar işitildiğinde "Aziz Allah" dedirten nağmelerin artık "Lâhavle!" çektirir hâle gelmesi...
Bilmem hiç dikkat ettiniz mi? Bir zamanlar beş vakitte beş ayrı makamla okunan, baştanbaşa nağme olan ve ruhlara sükûn veren ezanımız şimdilerde tuhaf bir hâle büründü. Asırlar öncesine dayanan geleneğin neticesinde kendine mahsus bir üslûp haline gelmiş olan Türk tavrının yerini kuru, bayat ve konuşmayı bile değil, pest perdelerden mırıldanmayı andıran, işitildiğinde sanki kerhen okunuyor hissi veren, kıt'a Arabistan'ında okunanların özentisi bir ezan aldı.

BİR ÜSKÜDAR TAVRI VARDI!

"Kur'an Arabistan'da nâzil oldu, Mısır'da okundu, İstanbul'da yazıldı" derler ama, eski asırlardan gelen bu söz aslında noksandır, zira Kur'an, sadece Mısır'da değil, İstanbul'da da mükemmel şekilde okunmuştur. Türk telâffuzu belki Arap gırtlağına tam mutabık olmamıştır ama üslûp bakımından bir "İstanbul", hattâ "Üsküdar" tavrı mevcuttur ve örneklerine artık sadece birkaç büyük camide rastlanabilen bu tavır maalesef elden gitmektedir.
Türkiye'de günümüzün ezanı ve Kur'an'ı, Türk kulağına herşeye rağmen yabancı gelen Mısır nağmeleriyle, yani İslâm dünyasında "mükemmel" kabul edilen tarzda okunsa, gene iyi; ama maalesef öyle bile okunmuyor! Kıraatta kıt'a Arabistan'ın tavrı hâkim olmak üzere ve bu iş mü'minliğin gereklerinden kabul ediliyor. Üstelik, müezzinlerin çoğu, gramerde "mahrec" denen, harflerin çıkış kurallarından bîhaber oldukları için özellikle "a" ve "h" harflerini tuhaf bir Araplaşma hevesiyle gırtlaktan vermeye çabaladıklarından, "Allah"ın başındaki "elif" durup dururken Arapça'nın "ayn"ına, "Muhammed" sözündeki "ha" da "hı"ya dönüyor.

RAHATSIZLIĞIN SEBEBİ

Tavra ârız olan bu illet, bir kesimin 12 Eylül sonrasında sanatta ve kültürde her ne hikmetse herşeyi mistik bir havaya büründürmeye çalışmasıyla başladı. Musiki mistiklik uğruna mıymıntı bir hâle döndü, eskilerin elyazması Kur'anları cildlemede asla kullanmadıkları ve asırlar boyunca aslî değil talî bir sanat kabul ettikleri ebru baştâcı edildi ve sıra nihayet ezana, hattâ Kur'an'a geldi ve netice, ortada! Bir zamanlar "Aziz Allah" dedirten ezanlar, dinleyene artık "Lâhavle" çektiriyor.
Bugün milletin "rahatsız oldukları" gerekçesiyle hoparlörlerin kısılması talebinde bulunmalarının sebebi, işte Araplaştırılmaya çalışılan bu tuhaf ezan tavrıdır.
Yukarıda, 20. yüzyılın ilk yıllarından kalma bir nota görüyorsunuz: İstanbul'a gelmiş olan yabancı bir müzisyen ilk dinleyişinde hayran kaldığı Türk ezanını notaya almış ve öylesine beğenmiş ki, nağmelerin altına bir de piyano partisi yazıvermiş.
Böylesine ezanların çok değil, sadece bir-iki sene sonra gemilerin bile geçmediği ummanlarda okunacağına emin olun!

Yorum:

Yazar, 'müezzinlerin çoğu, gramerde "mahrec" denen, harflerin çıkış kurallarından bîhaber oldukları için özellikle "a" ve "h" harflerini tuhaf bir Araplaşma hevesiyle gırtlaktan vermeye çabaladıklarından, "Allah"ın başındaki "elif" durup dururken Arapça'nın "ayn"ına, "Muhammed" sözündeki "ha" da "hı"ya dönüyor.' diyerek müezzinleri eleştirme gayretinde bulunmuş. Senelerden bu yana İstanbul'un tarihi yarım adası başta olmak üzere bir çok yerinde ezanları huşu içerisinde dinlemişimdir, sesi kulak tırmayanlarına çok rastladım fakat yazarın bahsini ettiği elifi ayın okuyan ya da muhammedin ha sını hı okuyanına hiç rastlamadım. Bunun yanında elifi ayn okumak ya da muhammedin hasını hı okumak Arapça okuyuşta doğru bir okuma değildir ki Araplaşma heveslisi olsun. 

Yazar bir de ezanların kimi muhitlerde kısılma talebinin bu kötü kıraatlerden kaynaklandığını söylemiş. Ben ezan seslerinin kısılma talebinin kötü okuyuşlardan kaynaklandığı kanaatinde değilim. Bununla beraber ezanın kötü okunduğu bir camide çözümün yolu ezanın sesini kısmak değil kötü okuyuşu bertaraf etmek olduğu kanaatindeyim.

 

Recep Yıldırım






Sayı: 14 | Tarih: 13.09.2009
Hayrettin Karaman
Dinden dönen öldürülür mü?
1290 Okunma
Hilmi Altın
Reşat Nuri Erol
Kriz nasıl çözülür?
1202 Okunma
Ilker Ardic
Ahmet Altan
Güçlü Devlet, Öyle mi?
1121 Okunma
Özer Ataç
Nazlı Ilıcak
Kahpe felek! Peki kul hatası yok mu?
1111 Okunma
Fatma Karuç
Toktamış Ateş
Emek en yüce değerdir
1101 Okunma
Osman Eskicioğlu
Ahmet Hakan
Umreden mahrem notlar
1094 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Üç seçenek
1066 Okunma
Süleyman Karagülle
Mehmet Şevket Eygi
Cumhurbaşkanının Küçük Oğlu
1065 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ahmet Taşgetiren
Bu uyarıyı dinleseydik...
1047 Okunma
Zübeyir Erol
Ruşen Çakır
PKK ne yapmak istiyor?
1039 Okunma
Tayibet Erzen
Mümtazer Türköne
Baykal 'açılım'a karşı mı?
1021 Okunma
Arif Ersoy
Fikret Bila
Bir Veli Göçer buldun mu, tamamdır!
1017 Okunma
Harun Özdemir
Fehmi Koru
Günahsız olan ilk taşı atsın
1017 Okunma
Ahmet Kirtekin
Oktay Ekşi
Susturamazsınız
1011 Okunma
1 Yorum
Vahap Alma
Can Ataklı
Haydi yolcular tamire
993 Okunma
Mesut Karaaytu
Murat Bardakçı
'Aziz Allah' dedirten ezanlar dinleyene artık 'Lâh
983 Okunma
Recep Yıldırım
Zülfü Livaneli
12 Eylül’ün attığı taş
982 Okunma
Ali Bülent Dilek
Yılmaz Özdil
Küre'selleşme...
967 Okunma
1 Yorum
Leyla Okta