İhtiras
1019 Okunma, 0 Yorum
Ebubekir Sifil - Milli Gazete
Zafer Kafkas

"İnsanın en büyük düşmanı nedir?" sorusuna birçok açıdan farklı cevaplar verilebilir. Bana öyle geliyor ki, en doğru –ve diğerlerini de bir şekilde içeren– cevap, bu yazının başlığını teşkil eden kelimenin müfadıdır.

İnsanın, elinde olanı elde bulundurmaya devam veya elinde bulunmasını istediği şeyi elde etme konusunda gösterdiği normal dışı arzu ve tutku, bir süre sonra kişi ile o şey arasında bir "bağlılık" hatta "bağımlılık" ilişkisi oluşmasına sebebiyet veriyor. Sonunda insan, adeta değerli ve anlamlı olan herşeyi ona bağlayarak onu elde bulundurmayı bir "hayat-memat meselesi"ne dönüştürüyor.

Bu noktadan sonra artık insanın normal düşünmesi ve davranması da imkân dışına çıkıyor. "O şey"in "her şey" oluverdiği bu nokta artık "o şeyin" muhafazası için herşeyin gözden çıkarıldığı noktadır. Bütün temel insanî değerler, sorumluluklar, görevler, ilişkiler, anlamlar… Her şey alt-üst olmuştur artık.

Hırsın, aç gözlülüğün, acımasızlığın, bencilliğin ve ilkesizliğin bir araya gelip oluşturduğu bir arıza "ihtiras". Bunlara bir de zekâ, yetenek ve çalışkanlık da eklenince ortaya tam anlamıyla "hastalıklı insan" tipi çıkıyor.

Kaddafi'nin akıbetini duyuran haberleri/görüntüleri izleyince dilime düşen ilk kelime oldu "ihtiras". "Arap baharı" diye ifade edilen ve henüz 1 yılını dahi doldurmamış bulunan süreçte bu hastalığa yakalanmış ne kadar lider gördük hayatlarının son perdesi hüsranla ve zilletle kapanan! Sıradaki muhterislere ders olur mu, hiç sanmıyorum. Zira "ihtiras"ın insanın algılarını duruma uğratacak kadar ağır bir hastalık olduğu bedahetle sabittir!

"İhtiras"ın sadece despot liderleri anlattığını söylemek şüphesiz haksızlık olur. Ekonomiden siyasete, sanattan medyaya… modern hayatın dizayn ettiği alanlara bir bakın; "ihtiras"ın bu alanlara anlam katan, hatta bu alanları dolduran kelimelerin başında geldiğini göreceksiniz. Bu alanlarda boy gösteren, gündem olan, adı anılan insanlara bir bakın; "ihtirastan heykeller" göreceksiniz…

Biyolojik varlığının hijyen ve dezenfektasyonu konusunda aşırı hassas davranan modern insan ruhunu ve kalbini maruz bıraktığı kirlenme ve çürüme konusunda en küçük bir fikre sahip değil. Hatta onun için bu, hayatın idamesi için son derece elzem!! Yani aslında hastalık üzerine kurgulanmış bir hayattan bahsediyoruz!

Modern öncesi zamanların birey ve toplumlarında "ihtiras" bulunmaz mıydı? Elbette bulunurdu. Zira bu, insan kadar eski bir hastalık. Kabil'i hatırlayın.,,

Modern zamanları faklı kılan ise bu hastalığın yaygınlaşmış, kitleselleşmiş, hayat tarzı haline gelmiş olması. Etrafınıza şöyle bir bakın: "İslamî" denen yapıların içinde dahi "ihtiras"ın pençesinde kıvranan tiplere rastlayacaksınız, hem de adım başı!

İnsanın sadece bedeni hastalıklara maruz kalan bir varlık olarak algılandığı modern zamanlarda tıp bu alanla ilgileniyor. Oysa insanı insan yapan asıl hassa "kalp" ve "ruh"tur ve bunların maruz kalacağı hastalıkların da İslam'dan başka tedavisi yoktur. Teori ve ideoloji haline getirilmiş yahut bir boyutu öne çıkarılıp başka boyutları bastırılmış küçük "d"li "din"den bahsetmiyorum; bahsettiğim büyük "i"li "İslam"dır. Ruh-beden dengesini, birey-toplum dengesini, dünya-ukba dengesini ideal tarzda kurmuş olan İslam…

 

YORUM:

 

Kontrol

 

İnsanın, yaratılış icabı bazı zaafiyetleri ve eğilimleri vardır. Mala ,mülke, makama, güce zaafiyeti olan insan doğru bir denetim mekanizması ile donanmaz ise hastalıklı insanlar ve hastalıklı toplumlar oluşarak diğer insanlara , diğer topluluklara ve çevreye zarar verirler.

 

İnsanlara bu özelliklerinin doğru yöne kanalize edilmesi ve zararlarının en aza indirilmesi için her devirde rehberler ve kitaplar gönderilmiştir. Hem bireysel olarak insanın manevi gelişimi sağlanmaya çalışılmış hem de kendi iç kontrol mekanizmaları oluşturulmaya çalışılmıştır. Diğer taraftan fıtrata uygun ekonomik ve sosyal sistem kurulması için temel değerler ve kaideler bildirilerek topluluk olarak da insanın aşırılıkları kontrol altına alınmıştır.

 

İnsanlara bireysel ahlaki eğitimin televizyonlardan tarafından verildiği, sistemin güçlünün zayıfı ezme üzerine kurulduğu bir dünyada insanların ihtirasları ile hayatlarına yön vermeleri doğaldır. Bu sıkıntı da yine Allah’ın istediği inancın ve düzenin hem bireysel hem toplumsal hayatımıza hakimiyeti ile son bulacaktır.

 

 

 

 

Zafer Kafkas






Sayı: 123 | Tarih: 23.10.2011
Mehmet Şevket Eygi
İyi Müslüman Cemaatçilik Yapmaz
Cemaat Bir Araçtır
1290 Okunma
Emine Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
iki bakış açısı
yeni problemler yeni düşünce yeni çözümler
1197 Okunma
2 Yorum
Ali Bülent Dilek
Ahmet Hakan
Galeyana geldim
Birbirine düşürme
1145 Okunma
3 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Kıvılcım
PKK sorunu
1073 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Ebubekir Sifil
İhtiras
Kontrol
1019 Okunma
Zafer Kafkas
Ruhat Mengi
Müge Anlı ‘ırkçı’ ise Demirtaş ne?
Haddini Blmek
997 Okunma
Vahap Alma
Ruşen Çakır
Susmak değil, yeni şeyler söylemek zamanı
Ağzı şerliler için susma vakti
942 Okunma
Tayibet Erzen


© 2024 - Akevler