Susmak gibi bir lüksümüz olamaz
1378 Okunma, 0 Yorum
Ruşen Çakır - Vatan
Tayibet Erzen

 

Ruşen Çakır - rcakir@gazetevatan.com

19.08.2011

 

Öcalan’ın “devletle anlaştık, barış konseyi kurulacak” demesinin hemen ardından, daha kastettiğinin ne olduğunu anlayamadan PKK bir kez daha sistemli bir şekilde saldırılarını artırdı ve Türkiye’yi tam anlamıyla bir savaş ortamına sürükledi. Daha önceki örneklerde de gördüğümüz gibi bu sefer de “kana kan, intikam”cı, linççi bakış açısı ön plana çıkmaya, Türkiye’nin sağduyuyla ve serinkanlı bir şekilde bu badireyi atlatmasını arzulayanları, bu uğurda çalışanları susturmaya, hatta tasfiye etmeye çalışıyorlar.

Siyasetçiler için “artık sözün anlamı kalmadı” cümlesinin belki bir anlamı olabilir ama hayatlarının omurgasını “söz”ün oluşturduğu biz gazetecilerin, aydınların böyle bir lüksü yok, olamaz. Bu ülke Kürt sorununda “her şey konuşulsun, konuşulmalı” noktasına hiç de kolay gelmedi. Bu nedenle “yazıp çizdiklerine, konuştuklarına dikkat et!” diyen bildik ve yeniyetme faşistlerin tehditlerine boyun eğmeden doğru bildiklerimizi yazıp söylemeye devam etmeliyiz.

Çukurca saldırısının ardından, Dağlıca, Aktütün ve benzer saldırıların ardından neler yazmış olduğuma baktım. Emin olun, o yazdıklarımı, günün koşullarına uygun bazı ufak tefek düzenlemelerle yeniden yayınlayabilirim. Örneğin bugün 11 Ekim 2008 günü yine Vatan’da çıkan “Neden ilk olarak PKK’nın kayıtsız şartsız silah bırakması şart?” başıklı yazımın bazı bölümlerini hatırlatmak istiyorum:

“Türkiye’nin yıllardır çözemediği ve en ağır bir şekilde bedelini ödediği bu sorunun çözümü için öncelikle silahların susması ve akan kanın durması şart. Bu çatışmanın, güvenlik güçlerinin PKK’yı mutlak anlamda tasfiye etmesiyle veya örgütün can havliyle teslim olmasıyla sonuçlanabileceğine dün inanmadım, bugün hiç inanmıyorum. Önümüzde kabaca üç seçenek var:

1) İlk adım devletten gelir. PKK’ya yönelik operasyonlar durdurulur ve çözüm arzusu dile getirilir. Mesela ‘genel af’ çıkarılır. Bunun üzerine PKK da silahları bırakır.

2) Devlet ve PKK aynı anda çatışmaları sona erdirir.

3) PKK hiçbir şart koşmadan silah bırakır, bir süre sonra devlet de benzer bir adım atar.

Devlet pes eder mi?

Devamı için
TIKLAYINIZ.

 

 

Yorum:

 

Söz var baş kestire…

 

Konuşunuz efendim!

Herkes konuşsun!

Susma yasağı getirilsin ve her kafadan bir ses çıksın, hatta mümkünse herkes aynı anda konuşsun, kimse kimseyi dinlemesin böylelikle anlamama ve anlaşılamama problemimize kalıcı bir bahanemiz olsun.

En çok gazeteciler konuşsun. Mademki insanlara haber ulaştırma sorumluluğunu onlara verdik, onlar da yaptıkları işin gayet bilincinde, ahlaki değerlere bağlı olarak çalışıyorlar o zaman en çok konuşmak tabi ki onların hakkı olmalı.

Onlar konuşmalı, biz dinlemeliyiz. Sadece halk dinlememeli. Öyle ya sadece biz dinlemişiz iş mi? Önemli olan siyasilerin dinlemesi. Dinlemekle yetinmeyip kutsal sarı basın kartına sahip bu dehaların yönlendirmeleriyle devleti yönetmelerinde de ayrıca fayda görüyorum.

 

Bilirsiniz sözümde hep durmuşumdur duracağım

Sevgilime söz verdim ben yirmi yıl yaşayacağım

Düşmanlarım sevinmesin yirmi yıl sonra yok diye

Belli değil yirmi yıla ne zaman başlayacağım.

 

Aziz Nesin’in bu dörtlüğü, gazeteci edasıyla konuşmaya benziyor. Sayın Çakır kendince Açılım’ı savunarak doğruyu yaptığına inanıyor ama yorumlarında ben PKK sempatizanlığına yakın bir tavır algılıyorum. Adalet arayışını hep demokrasi mağduru bir grup üzerinden yapması akla başka bir şey getirmiyor doğrusu. Eğer susma lüksü yoksa sadece konuşmamalı, hakkı konuşmalı. Söz var baş kestire, söz var savaş bitire! Bu ölçüler doğrultusunda yazma gayreti içinde olursa(olurlarsa), eminim ki sessizliğin çok manidar olduğu bu günlerde epey faydalı olacaktır.

Türkiye’nin bu zor günlerinde köşe yazarları karşı taarruza geçmiş durumda. Herkes gemiyi neresinden, ne kadar delerimin derdinde. Ben ise eylem yanlısı olanlardanım. Bu kadar söz yeter, biraz da iş yapalım!

 

 

Tayibet Erzen






Sayı: 114 | Tarih: 21.08.2011
Ruşen Çakır
Susmak gibi bir lüksümüz olamaz
Söz var baş kestire…
1378 Okunma
Tayibet Erzen
Zülfü Livaneli
kriz kahini niye marks'tan sözediyor acaba?
kapitalizm kendini yokedecek
1372 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ahmet Hakan
Yüzlerce kişi tutuklanacakmış
PKK'ya ses çıkarmayalım mı?
1140 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
Gösterişli ve Davullu Umre Seyahatleri
Vay Haline
1106 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ebubekir Sifil
Ramazana Girerken
Herkese Hayır Getirmesi Gereken Ay
1062 Okunma
Zafer Kafkas
Mahir Kaynak
Ekonominin seyri
Tek Çözüm Adil Düzen
1015 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle


© 2024 - Akevler