Bu Düzene İyi Denmez
1098 Okunma, 0 Yorum
Mehmet Şevket Eygi - Milli Gazete
Emine Hocaoğlu

 

30 TEMMUZ 2011

Şu gerçekleri bilmek ve bildirmek için icazetli din âlimi ve fakih olmak gerekmez. Akaidini ve ilmihalini bilen her Müslüman bunları bilir.

BİRİNCİ GERÇEK: Bir inancın, düşüncenin, fiil (veya amelin) iyi ve kötü olduğunun ölçüsü ve kıstası Şeriattır. Şeriat bir şeye kesinlikle iyi diyorsa o iyidir, kesinlikle kötü diyorsa o kötüdür. Şeriat Kur'an, Sünnet ve icmâ-i ümmetten çıkartılmış kurtarıcı, mübarek, kutsal hükümlerin tümüne verilen isimdir.

İKİNCİ GERÇEK: Mevrid-i nasta (ona aykırı) ictihad yapılamaz. Yani Kur'anda, mütevâtir ve sahih hadîste bildirilen kesin nasslara aykırı ictihad olmaz.

ÜÇÜNCÜ GERÇEK: Doğru inanç ve düşüncelerin ana kaynağı insan aklı değil, Kur'anın ve Sünnetin beyanıdır. Akıl ancak vasıtadır. Onun da akl-ı selîm olması gerekir. Kur'an âyetlerinin ve Nebevî nurun aydınlatması olmazsa akıl tek başına yeterli olmaz. Akıllılık iyi bir şeydir. Akılcılık çok bozuk bir  doktrindir.

DÖRDÜNCÜ GERÇEK: Dünyevî ilimlerin ve fenlerin uzmanları, üstadları, bilginleri olduğu gibi dinî ilimlerin de icazetli ve yetenekli âlimleri, fakihleri, hocaları vardır.  İslam ilimleri kendi başına ve kendi keyfine göre rasgele kitap okuyarak öğrenilmez; yetenekli âlim ve fakihlerden ders alarak, te'allüm ederek, sonunda imtihan verip icazet alarak öğrenilir. Şu dünyada kendi kendine evinde rasgele tıb, mühendislik kitapları okuyarak doktor veya mühendis olan var mıdır? Böyle bir şey mümkün müdür?

Dört gerçeği zikr ettikten sonra bazı önemli hususları beyan etmek istiyorum:

Bugünkü düzen veya sistem İslam'a, Kur'ana, Sünnete ve Şeriata göre iyi ve doğru değil, kötü ve bozuktur.

Bu düzendeki kesin temel kötülüklere iyi diyen dinden çıkar.

Bir konu tartışılabilir:

Bu düzen eskisine göre daha az kötüdür denilir mi, denilmez mi?..

Müslümanlığın temellerinden biri de şu kuraldır:

Allah'ın Kur'anda, Resûlullah'ın, Sünnetinde kesin olarak iyi, doğru, güzel olduğu bildirilen şeylere iyi, doğru, güzel demek... Kesin olarak kötü, yanlış, çirkin denilen şeylerin de öyle olduğuna iman etmek.

Zamanımızda din alimi kılıklı birtakım rasyonalistler, reformcular, light/ılımlı İslamcılar, BOP İslamcıları, Kemalist İslamcılar, Fazlurrahmancı ilahiyatçılar yukarıda beyan ettiğim temel gerçekleri çiğniyor.

Kur'anda "Kısasta sizin için hayat vardır" buyruluyor.

Peygamberin (Salat ve selam olsun ona) hadîsleri ve Sünneti bunu te'yid ediyor.

Şeriat-ı Garrâ-i Ahmediyye bu âyet üzerine hükümler te'sis etmiş.

Bu konuda kesin bir icmâ var.

Avrupa medeniyeti ne diyor? Katilleri idam etmek vahşettir diyor. Bu beyanı ile İslam'a, Kur'ana, Sünnete, Şeriata aykırı ve zıt düşüyor. Avrupa medeniyetini, AB standart ve normlarını kabul edenler de...

Kur'an, Sünnet, Şeriat zinanın büyük bir günah, büyük ve ağır bir suç, büyük bir ahlaksızlık olduğunu çok açık ve seçik şekilde beyan etmiştir. Avrupa medeniyeti ise tersini söylüyor.

İslam ile düzenin, kadın ve kızların tesettürü konusundaki  görüş, tutum ve davranışlarına bakalım:

İslam tesettürü  kesin bir farz-ı 'ayn olarak kabul etmiştir. Bu farz Kur'anla, Sünnet'le, icmâ-i Ümmet'le sâbittir. Münkiri dinden çıkar... Kemalist düzen ise tesettüre karşıdır. Uygulama ortadadır. İki görüş arasında bir köprü kurulması, bir uzlaşı olması mümkün değildir. Çünkü bu konuda birbirine taban tabana zıttır.

Kadınların hürriyetini, haysiyetini, hukukunu, şeref ve itibarlarını ele alalım:

İslam dini, devletin bazı kadın vatandaşlara üzerinde TC  başlığı bulunan resmî vesikalar vererek onların yasal fuhuş yapmasına, bu resmî fuhuştan KDV ve gelir vergisi alınmasına,  bu fuhuşlu vergilerin genel bütçeye ilâve edilmesine asla ve kat'a izin vermez. Böyle bir şey İslam'a göre kadın haklarıyla ve hürriyetleriyle, kadınlık haysiyetiyle kabil-i te'lif (uyuşur ve bağdaşır) değildir.

İslam'ın ve ideolojik düzenin nice ana ve temel konularda birbiriyle uyuşup bağdaşmadığına dair yüzlerce madde yazabilirim. Şimdilik bu kadarla yetiniyorum.

Müslüman kardeşlerimi min gayri haddin (haddim olmayarak) uyarıyorum:

İmana, İslam'a, Kur'ana, Şeriat'a zıt, aykırı, ters şeylere sakın iyi demeyiniz.

Bugünkü düzenin çok bozuk, çok kötü, çok zâlim bir düzen veya sistem olduğunu ateist Marksistler ve medenî seküler aydınlar bile itiraf edip cesaretle söylerken; Müslümanların iyidir, eskisine göre daha iyidir gibi mantıksız ve hikmetsiz lâflar etmeleri çok ayıptır ve gülünç bir rezilliktir.

Bazı sefiller ve sefihler (beyinsizler) bu kötü düzenin haram, necis, kirli, cehennemî rantlarını, sözde nimetlerini, nemâlarını, yağlı kemiklerini bin türlü rüşvet, alavere dalavere, ihalelere fesat karıştırarak, haram komisyonlar alarak, çeşitli ahlaksızlıklar ve kanunsuzluklar yaparak devşiriyor. Onlara sakın aldanmayın, kanmayın.

Yazının devamı için tıklayınız.

 

Yorum:

İsteyen Öğrenir

Yazarım kendi kendine tıp, mühendislik kitapları okuyarak öğrenen var mı diye soru soruyor. Evet,  bu doğru olabilir. Fakat bunları öğrenen insanlar meslek sahibi olmak, geçimlerini sağlamak ve para kazanmak için okumaktadırlar.  Ama Kuran ilmini öğrenmek istemek ise her Müslüman kardeşimiz için geçerlidir.

İlahiyat fakültesine de giren kişilerin çoğu din kültürü öğretmeni, müftü, imam veya öğretim görevlisi olmak için okuduklarını biliyorum. Bu yüzden de burasını tercih edenlerin az olduğunu düşünüyorum. Üstelik bu fakülteyi tercih edenlerin büyük bir çoğunluğu da imam hatip okullarından mezun olanlardır.

İslam’ı seçmiş ve son kitabımız olan Kuran’ı her insanın öğrenmesi gerekmektedir. Ama ne yazık ki bu güzel kitabın öğrenilmesinin çok zor olduğunu, yıllarca bizlere empoze edilerek büyüdüğümüz için hiç kimse öğrenmemektedir. Şimdi soruyorum,  eğer bu kadar zor ise Allah bu kitabı neden Kureyş Arapçası olarak göndermiştir.

Kuran’ın sadece kıraati üzerinde durulmaktadır. Anlamını bilmeden okuyup durulmaktadır. Bunun önlenmesi için okuduğu birkaç duaların anlamlarının ezberletilmektedir. Hâlbuki her öğrenci nasıl ki lise de bir yabancı dil, hatta özel okullarda ikinci bir yabancı dili öğrenme kapasitesi varsa Kuran’ı anlamak için ders verilse o okuduğu Arapça kelimeleri biraz olsun anlayarak okumuş olacaklar ve isteyenler bunu geliştirebileceklerdir.

Kuran’ın kıraati için,  nasıl ki herkes okusun diye eskiye nazaran birçok alternatif çıkartılmış ise,  öğrenilmesi için de çalışılabilir ve kendi kendine öğrenebilir diye düşünüyorum. Yazarım bunun her zaman tersini savunsa da ben öyle düşünmüyorum. Çok iyi bilen kişilerin aşama aşama öğrenebilecek şekilde yayınlar yazılabilirler ve öğrenilebilir. Şimdiye kadar bu hiç yapılmamış. İnşallah eşim Lütfi Hocaoğlu tarafından programlanan,  İstanbul Akevler çalışanları tarafından yapılan ve henüz tamamlanmayan Ruhul Kuran’la bunu gerçekleştirmiş olacağız. Bu programla öğrenmek isteyenler, öğrenilebilecek diye düşünüyorum.

Bu arada Ramazan’ın tüm güzellikleri, bereketi sizlerle olması umuduyla herkese hayırlı ramazanlar…

 

 

Emine Hocaoğlu






Sayı: 111 | Tarih: 31.07.2011
Mahir Kaynak
Fantezi
Siyasi Model
1608 Okunma
11 Yorum
Süleyman Karagülle
Mehmet Şevket Eygi
Bu Düzene İyi Denmez
İsteyen Öğrenir
1098 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ahmet Hakan
Kaçan kurtulur
Adalet herkese lazım olan bir nimettir
938 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Ruşen Çakır
Diyarbakır'dan Kürt siyasi hareketine bakış 1
Sözün bittiği yerdeyiz!
869 Okunma
Tayibet Erzen