Herkes mecbur mu?
1471 Okunma, 0 Yorum
Oktay Ekşi - Hürriyet
Vahap Alma

Herkes mecbur mu? – 21.08.2009

ŞİMDİ de malum “süreci” kim destekliyor, kim desteklemiyor davası başladı. “Desteklemiyor” iseniz bilin ki yakında -henüz denmedi ama- “hain” ilan edilebilirsiniz. Öyle yoğun bir baskı uygulanıyor. Nitekim Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Lideri Devlet Bahçeli, “Biz bu süreçte yer almayacağız” dedi diye kızıyorlar.

Desteklemiyorsa desteklemiyor. Mecbur mu sizin gibi, bizim gibi düşünmeye?

Biz destekliyoruz. Dahasını söyleyelim, hükümete “Paketin içini aç da ne var görelim” diyenleri de haklı bulmuyoruz. Çünkü baştan metot ilan edildi. Açıkça -adı hâlâ net olarak telaffuz edilmeyen- bu sorunun çözümü için kim ne öneride bulunuyorsa dinlemeye hazırız dendi. O amaçla İçişleri Bakanı Beşir Atalay görevlendirildi. O da -Allahı var- tek tek tüm partilerin, konuyla ilgili görüş üretmiş olması mümkün sivil toplum kuruluşlarının, belli başlı aydınların, yandaş medya öncelikli olmak üzere medya mensuplarının görüşlerini dinlemek için yollara düştü.

Metot bu olunca “Aç da o paketi göreyim” demek için vakit erkendir. Çünkü böyle bir çalışmada -eğer yanlış değerlendirmiyorsak- önce tespit edilen görüşlerin, önerilerin tasnif edilmesi gerekir. Sonra onlardan hangileri ele alınmaya değer bulunuyorsa, onlar seçilir. Ardından bu önerilerle siyasi iktidarın temel bakış açısı karşılaştırılır. Hangileri o bakış açısına göre “kabul edilebilir ve uygulanabilir” nitelikte ise onu dile getiren politika saptanır.

İşte o aşamada hepimiz siyasi iktidarın yakasına yapışıp “Ne yapmak istiyorsan açıkla!” deme hakkına sahip oluruz.

Ve konunun içeriğine ilişkin tartışmayı o zaman başlatırız.

Hangi öneri Türkiye'nin temel değerlerine aykırıdır, hangisi değildir, var gücümüzle birbirimize söyleriz.

Tabii kim neyi destekliyor, kim neye karşı ise bunu ilan etmek şimdi değil o aşamada anlamlı olur.

Yoksa duygusal “destek” mesajları sanatçı için iyidir. Elinizdeki kalemi sorumsuz şekilde kullanıyorsanız, size de uygun olur. Ama mantıklı davranıyorsanız, erkendir.

Aynı şey bu aşamadaki “karşıtlık” naraları için de geçerlidir.

İyi de o zamana kadar hiçbir şey söylememek mi lazım?

Hayır!

Bir görüşünüz varsa “Şu şu konularda çok duyarlı olmak gerekir” demelisiniz. “Usul yönünden şuna çok dikkat edilmeli” dersiniz. Örneğin “Hükümet görüş alır ama müzakere yapmaz” diye düşünüyorsanız yazarsınız. “Üniter devlet”; “ulus-devlet” kavramlarının önemini, “kolektif haklar” kapısının açılmaması gerektiğini vurgularsınız. Sonra da savunduğunuz görüşün takipçisi olursunuz.

Tamam, bize göre doğrusu budur ama kabul edelim ki Sayın Devlet Bahçeli'nin o kadar sabırlı olmak gibi bir mecburiyeti yok. Nitekim bugünkü hükümetin ulusal çıkarlarımızı kolayca başkalarına peşkeş çekecek bir zihniyet yapısına sahip olduğundan kuşku duyuyor ve koyunları kurda kaptırmadan önce herkesi uyarıyor.

Ne var bunda?

 

 

     Yorum:

 

     Herkes Mecbur

 

     Bir devlette demokrasi, tüm vatandaşların devlet politikasını şekillendirmede ve yaşam alanlarının kullanımı konusunda eşit haklara sahip olduğu bir yönetim biçimidir. Bunun yanında  çoğunluğun mutlak hakimiyetini reddeden,  azınlıkların siyasal ve kültürel haklarının kabul edilmesi gerektiğini ve azınlığın da bir gün çoğunluk olabilme hakkının verilmesini savunan demokrasi çeşidi olan ‘çoğulcu demokrasi’, çoğunluğun kararlarının uygulandığı ve bu kararların mutlak kabul edildiği ‘çoğunlukçu demokrasi’ ve toplumca kabul gören her türlü siyasi görüşün aynı çatı altında uzlaşı sağlanarak genel anlamda ulusun ve milletin çıkarları için gereken her yönde esneyebilen ‘liberal demokrasi’ çeşitleri de vardır.

   

     Çoğaltılabilir ‘demokrasi’ çeşitlerinin hiç birinde, toplumun refah ve huzuru adına atılan adımları reddedebilen bir siyasi partinin veya bir yönetimin var olabileceğine ilişkin bir ‘tanım’ bulamazsınız. Türkiye’de kronikleşmiş bir sorun haline gelen ‘Kürt Sorunu’nun çözümü çerçevesinde, duyarlılık konusunda en hassas adımları atması beklenen bir siyasi partinin, ısrarla açılıma karşı çıkması, bilinen demokrasi tanımlarına oldukça zıt düşmekte.

 

     Demokrasilerde herkes fikrini –karşıdakinin özlük haklarına dokunmadığı sürece- beyan etmekte özgürdür. Fakat Türkiye’deki yeni oluşum konusunda ülkesinin ve insanının çıkarı için, bu açılıma kendi çözüm önerileriyle katılmaya mecburdur. Bu ülkede yaşıyorsanız probleme çözüm olmalısınız. Aksi takdirde ülkenizi sevdiğiniz konusunda kimseyi inandıramazsınız…

 

     Ramazan Ayının Hepimize Hayır ve Bereket Getirmesi Dileğiyle...

 

Vahap Alma






Sayı: 11 | Tarih: 23.08.2009
Hayrettin Karaman
Zekât kimlere verilir, Zekâtın sarf yerleri
3543 Okunma
Hilmi Altın
Mahir Kaynak
Sabancı cinayeti
1554 Okunma
Süleyman Karagülle
Mehmet Şevket Eygi
Kur’an Vakfı Kurulsun
1523 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Oktay Ekşi
Herkes mecbur mu?
1471 Okunma
Vahap Alma
Ahmet Hakan
Açılım andı
1466 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Hakan Albayrak
Muhatap almak veya almamak
1380 Okunma
Veysel İpekçi
Ahmet Altan
Toz Duman
1322 Okunma
Özer Ataç
Ruşen Çakır
Devlete rağmen devletin bekası
1307 Okunma
Tayibet Erzen
Cengiz Çandar
Diyarbakır’da biber gazı, “Kürt Açılımı”na biberli
1297 Okunma
Ekrem Fildişi
Reşat Nuri Erol
Kredi kartı ve bankalar
1287 Okunma
Ilker Ardic
Ahmet Taşgetiren
Saadet'i duymak
1247 Okunma
Zübeyir Erol
Fehmi Koru
İlk gününde Ramazan
1218 Okunma
Ahmet Kirtekin
Murat Bardakçı
İnsanın evliyası olur da atın evliyası olmaz mı?
1213 Okunma
Recep Yıldırım
Zülfü Livaneli
Çözüm için aklı sesi
1200 Okunma
Ali Bülent Dilek
Nazlı Ilıcak
Halının altına süpürdüklerimiz
1199 Okunma
Fatma Karuç
Mümtazer Türköne
Hilmi Özkök’ün Erdemi
1194 Okunma
Arif Ersoy
Mehmet Altan
PKK “neden” mi, “sonuç” mu?
1186 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Yılmaz Özdil
Al sana açılım
1159 Okunma
Leyla Okta
Abdullah Büyük
Merhaba ey onbir ayımızın sultanı
1151 Okunma
Sedat Aksakal
Fikret Bila
Etnik kimlik, milli kimliğin parçası olmaya engel
1139 Okunma
Harun Özdemir
Toktamış Ateş
Kürt Açılımı (2)
1130 Okunma
Osman Eskicioğlu