Kürtler Bir Delikten İki Kere Sokulmak
967 Okunma, 0 Yorum
Ebubekir Sifil - Milli Gazete
Zafer Kafkas

 

 

Aramıza yapay sınırlar çizilmeden ve "İslam ülkeleri" tabiri dilimize düşmeden çok önce zihnimizdeki yerini yitirmeye başlamıştı "İslam kardeşliği" olgusu. Her bir etnik unsur ayrı bir baş çekmeyi ve "İslam kardeşliği" vakıasını bu şekilde fiilen ortadan kaldırmayı "marifet" saymaya başladığında başlamıştı "bölücülük" fitnesi aslında. Araplar Türkleri "işgalci" görecek, Türkleri köpeklerine "Arap" ismi takacak vadilere savuran o illetten başkası değildi.

Sadece alfabemiz, takvimimiz, kıyafetimiz değildi değiştirilen; dost ve düşmanlarımız da değişmişti kaçınılmaz olarak. Sırtımızı birbirimize dönünce, yüzümüzü döndüğümüz taraftan olduk. Mıknatısın aynı uçları gibi birbirini iterek bugüne geldi Ümmet-i Muhammed'i oluşturan unsurlar ve yeryüzünde böyle bir dağılmışlığa bizden başka maruz kalan yok...

Alfabemiz, takvimimiz, kıyafetimiz bizim "şiarımız"dı. Biz varlığımızı onlar üzerinden görünür kılıyor, "öteki"nden onlar vasıtasıyla ayrılıyorduk. Ezan ise o şiarların en görüneni idi. Bizi, varlık alanımızı, eşyaya, insana, hayata, kâinata ve fizik ötesine bakışımızı günde beş kere ilan ediyorduk ezan vasıtasıyla.

Sonra gün geldi o da "değişim"den nasibini aldı. "Allâhu Ekber"in yerini "tanrı uludur" aldı. O artık "ezan" değildi; ezanın sembolize ettiği değerler sisteminin hayatın dışına itildiğini ilan eden bir "meydan okuyuş"tu.

Uzun, upuzun yıllardı onlar. Hafızaların en kuytu yerinde öyle bir yer edindi ki kendine, bir daha hatırlanmaması, bir daha yaşanmaması için yaptıklarımız onu hayatımıza sokan melhameye hizmette başka bir anlam taşımadı.

Gün geldi, ezan aslına döndü. Tekrar "şiarımız" olarak hayatımıza girdiği için hamdettik; bir kâbus dönemi bitmişti sanki onunla...

Çok geçmeden "melhame"nin bir başka yüzünü tanıdık. Bu bitiş "başlayış"tı; bu gidiş "geliş"ti... Bu defa kazanımlarımız kayba dönüşmesin diye eldekileri gözden çıkarmaya başladık.

Kürtçe ezan sürecinin serencamı da bundan başka olmayacak. Önce kaybettirilecek kürt kardeşlerimiz. Sonra kazandırılacak. Ve sonra da kazandıklarını kaybetmemek için elde olanları feda etmeye razı kılınacaklar.

Türklerin ısırıldığı delikten onlar da ısırılıyor.

Türkler şamanistti, Kürtler zerdüşt. Türkler Müslüman oldu, Kürtler de. Aynı kıyafeti giydiler, aynı alfabeyi kullandılar, aynı kavramlarla, hatta aynı "dille" konuştular. Aynı rızayı gözettiler, hedefe kilitlendiler.

Türkler kaybettiğinde Kürtler de kaybetti, Araplar da, diğerleri de... Aynı delikten sokulduk, aynı sinsi oyuna geldik...

Kürtçe Ezan  Kürtlerin "tek parti dönemi"dir. Yolu yarım asır geri gitmek yani. Bir kere sokulduğumuz delikten bir kere daha sokulmak...

 

Yorum:

 

Herkesin İslam Düzenine İhtiyacı Var

 

İslam’a göre devlet insanların din ve vicdan hürriyetini korumak , istedikleri şekilde yaşamalarını sağlamak için uygun ortamı sağlamakla görevlidir. İnsanın kişiliğini koruyarak çoklu seçenekler içerisinde istediği topluluğa girerek hayatını kolaylaştırmasının nasıl sağlanacağı Adil Düzenle ortaya konmuştur. İnsan en küçük topluluk olan aileden başlayarak yukarıya doğru topluluğunu kendisi seçmekte kendisine yakın ve uygun olan ortamda bulunmakta yeri geldiğinde bunu değiştirebilmektedir.İnsanlar istedikleri ahlaki gruba , ilmi teşkilata, mesleki kuruluşa ve siyasi partiye girerek çok yönlü kişilik yapısına uygun olarak kişiliklerini kaybetmeden bir arada olmanın ve yaşamanın rahatlığından faydalanabilmektedirler. Bu şekilde istediği topluluk içerisinde istediği şekilde yaşam imkanına sahip olan insanoğlu bu barış , huzur ve özgürlük ortamının bozulmaması için kendisi gibi olmayanların da haklarına saygı gösterecek , onlarında topluluklarında özgürce yaşamaları için kendi üzerine düşeni yapacaktır. Ortak bulundukları ortamlarda , bir arada yapmak zorunda oldukları işlerde ise karşılıklı uzlaşma ile oluşturan kurallarla düzeni idame ettirmeye çalışacaklardır. Çünkü mikroya indikçe ortaya çıkan özgürlüğü ve serbestliği korumaları ancak bu şekilde uzlaşma ile mümkün olacaktır.

 

İslam düzeni hiçbir inancı diğerinden üstün tutmaz herhangi birine diğerlerinden farklı bir muamelede bulunmaz , ne bir ırkın üstünlüğüne inanır ne de  herhangi bir ırka farklı haklar ihdas eder , ekonomik olarak herhengi bir grubun ve gücün sömürüsünü ve tekelleşmesini kabul etmez. İşte böyle bir düzen olan Adil Düzenin kimseye ihtiyacı yok. Aksine herkesin Adil Düzene ihtiyacı var. Yani ülkemizin Adil Düzene ihtiyacı var .

 

Artık Kürtlerinde Türklerinde vakit kaybetmemesi gerekiyor , bu düzen için çalışmaktan başka çaremiz yok. Yoksa gidişatımız krizlerin ve çatışmaların olacağını gösteriyor. Bu da ne Türk’e ne de Kürt’e huzursuzluktan başka bir şey getirmeyecek. Kendi nefsimizde olanı değiştirmenin ve Hak olan için çalışmanın vaktidir.   

 

 

Zafer Kafkas






Sayı: 105 | Tarih: 19.06.2011
Mehmet Şevket Eygi
İslam ile kemalizm uyuşmaz ve bağdaşmaz
Kemalizm ve Atatürkçülük farklı şeyler
1611 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ahmet Hakan
Bu yazı seçimden bir ay önce yazıldı
Fecr-i kâzib
1150 Okunma
2 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Değişen Türkiye
Değişecek Dünya
1088 Okunma
2 Yorum
Süleyman Karagülle
Ruhat Mengi
Kemalistler’le Müslümanlar mı? Nasıl soru bu?
-izm
1068 Okunma
Vahap Alma
Ruşen Çakır
'Yeni CHP'den hâlâ umut var mı?
Kılıçdaroğlu’nun Portresi
1037 Okunma
Tayibet Erzen
Zülfü Livaneli
Demirel mecliste
Demirel mecliste Erbakan nerede
1021 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ebubekir Sifil
Kürtler Bir Delikten İki Kere Sokulmak
Herkesin İslam Düzenine İhtiyacı Var
967 Okunma
Zafer Kafkas
Ahmet Taşgetiren
Skandala beş kala
Kurtlar sofrasında polyannacılık
918 Okunma
Zübeyir Erol


© 2024 - Akevler